19; three, two one...

2.4K 262 125
                                    

vote vermeyi unutmayın.
yorum sınırı, +100
lütfen yorum yapın, bir tane bile yapsanız yorum sınırı geçecek zaten.

neyse, iyi okumalar.

Jennie'den

Salondan bahçeye açılan kapıya doğru yürümeye başlamıştık. Yeni yıla girmemize beş dakika vardı.

Chaeyoung koluma girdiğinde gülümsedim ve ondan ayrıldım. "Sen çık dışarı, ben montumu alıp geliyorum." Başını sallayıp sarı saçlarını geriye attı. "Tamam."

Gülümseyerek arkamı döndüğümde bir anda duraksadım. Taehyung mini bar masasının kenarında telefonuyla ilgileniyordu.

Dudağımı dişledim ve ona doğru yürümeye başladım. Topuklu ayakkabılarımın sesi boş salonda yankılanırken gözlerini sesin geldiği yöne doğru çevirdi.

Telefonunu kapatıp bana doğru döndüğünde mimiksiz bir şekilde yanına doğru ilerledim. "Sen gelmiyor musun?"

Masada duran viskiyi dudaklarına götürdüğünde gözlerim oraya kaydı. Birkaç yudum aldıktan sonra yüzünü ekşitti ve bardağı yerine bırakıp bana döndü. "Geliyorum, bu anı kaçıramam." Telefonu gösterdi. "Sadece birkaç işim vardı."

Başımı salladım ve askılığa doğru yürüyüp montumu aldım. "Birlikte çıkalım istersen."

Başını salladı ve düz siyah tişörtünün üzerine, sandalyesinin arkasına astığı desenli gri renk ceketini giymek için uzandı.

Üzerime montumu geçirdiğimde içinde kalan saçlarımı geriye attım ve dışarıya doğru yürümeye başladım. 

Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.

Açık olan cam kapıdan dışarı çıktığımda soğuk havayı ciğerlerime doldurdum. Havuzun etrafından dolaştığımızda bahçeye varmıştık. Jisoo, Rosé önümde gülerek bir şeyler konuşurken gözlerim Lisa'yı arıyordu. Hiçbir yerde onu göremiyordum.

Gözlerimi arkama çevirdiğimde bahçeden ağlayarak çıktığını görmüştüm. Salona doğru peşinden gideceğim sırada Bambam ile göz göze geldik. Dudaklarını oynatmıştı. "Ben bakarım şimdi."

Kaşlarını çatıp başımı salladığım sırada gözlerim Jungkook'a kaydı. Afallamış görünüyordu. Gözlerini manzaraya çevirip derin bir nefes aldı.

"On, dokuz sekiz..."

Birden Taehyung'a baktım. Gözlerimiz kesiştiğinde hemen başka bir tarafa baktım. "Yedi, altı, beş..."

Birden elimi tuttu, gözlerim istemsizce ona geri kaydığında gülümsedi. "Umarım bu yıl bizim yılımız olur. Seni seviyorum."

"Mutlu yıllar!"

Birden havai fişekler patlamaya başladığımda gözüm saniyeliğine oraya kaydı. Herkes alkış tutup bağırırken gözlerimi geri Taehyung'a çevirdim ve ona sımsıkı sarıldım. Bunu beklememişti.

Kollarını sonradan belime sardığında kendimi mutlu hissediyordum.

Vücudumu ondan ayırıp gülümsedim.

Gözlerim bahçenin diğer ucundan buraya şampanya ile gelen Jackson'a kaydığımda ise kaşlarımı çatıp gülümsedim. Hyunjin ise arkasından tepsideki bardakları herkese uzatırken ben de bir tane aldım.

Şişeyi çalkalayıp parmağını tıpaya doğru götürdü ve tıpayı birden hızla ittiğinde şampanya fışkırmaya başladı. Herkes bardaklarını şişeye doğru götürdü ve bardağını doldurdu.

trouble | bts & blackpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin