25; hands up!

2.4K 278 247
                                    


ekrana dokunduğunuzda sol alt köşedeki yıldıza basmayı unutmayın. bu kadar zor olmamalı.
yorum sınırı, +150.
iyi okumalar...

Rosé'den

Jimin'in dolgun dudakları, dudaklarımı okşarken resmen elim ayağıma dolaşmıştı. Yavaşça ona karşılık vermeye başladığımda ellerimi yanaklarına götürdüm.

Kalp atışlarım dengesizleşirken, bunun nedeninin yanımıza gelen bedenin ayak sesleri olabileceğini düşündüm.

"Hey? Sizin orada ne işiniz var!" diye bize seslenirken Jimin adamı takmayıp dilini ağzımın içine götürdü.

Gözlerim hızla açılırken, dilini ağzıma sokmasına izin verdim. Dili ağzımın içinde arsızca dolaşırken elimi yanaklarından boynuna indirdim ve orada kenetledim.

Dilini aniden ağzımın içinden çekip birden dudağımı sertçe ısırdı ve göğsümü öne atmamı sağladı.

Adamın gür sesi kulaklarımıza işledi. "Size diyorum?!"

Jimin sanki adamı yeni duymuş gibi davranıp dudaklarını benimkilerden ayırırken adamın gözlerine mahçupça bakmaya çalıştı. "Efendim kusura bakmayın biz odaları karıştırdı-"

"Resmen öpüşüyorsunuz! İşinizin başına dönün hemen!" dedi adam bizi azarlarca.

"Hey, bakar mısınız? Lavaboyu bulamadım da."

Wendy'nin sesi kulaklarıma geldiğinde birden bakışlarımı adamın arkasındaki iki silüete çevirdim. Yoongi, Wendy'nin belini tutmuş adamın gözlerine bakarken Wendy hafifçe bana göz kırpıp adama bakmaya devam etti.

Adam aniden gülümsedi. "Hemen göstereyim efendim." dedi eğilerek.

Wendy ve Yoongi oldukça zengin bir çift gibi görünüyordu. Yoongi siyah takımının yakasını düzeltirken boynunu hafifçe sağa eğdi. "Çabuk olursanız iyi olur. Karım ve ben, bekletilmeyi sevmeyiz." dedi sertçe, adama bakarak.

"Hemen efendim," dedi adam. Birden bize doğru döndü. "işinizin başına dönün sizi burada görmeyeyim."

İkimizde başımızı sallarken Jimin servis arabasının tutmaçını eline alıyormuş gibi yaptı ve adamın gitmesini bekledi.

Adam yavaşça koridorda kaybolurken birden bana doğru döndü ve kulaklığına dokundu. "Lan. Az kalsın yakalanıyorduk amınakoyayım. Jungkook hemen şifreyi söyle."

"Lalisa'nın sana söylediği bizim bildiğimiz şifreydi, ama bir seçenek daha var, yaz hemen." dediğinde Jimin elini tuşlara götürdü ve söylenmeye başladı.

"Orospu çocuğu Kim Minsung umarım şifreyi değiştirmemiştir. Alt tarafı kumarhanesini soyacağız." dedi sinirle gülerek.

"13528291." dedi Jungkook. "Eğer bu da değilse, sıçtık."

Dudaklarımı yaladım ve alnımdaki terleri elimin tersiyle sildim. Stresten oldukça terlemiştim. Jimin kızarmış dudaklarını dişleyerek şifreyi girerken ben de pür dikkat onu izliyordum.

Kapı birden açıldığında gülümsedi. "Açıldı."

"Sonunda." dedi Taehyung kulaklıktan büyük bir sinirle. "Sizin kadar biz de stres olduk."

"Hadi girelim." dedim Jimin'e bakarak. "Ne bekliyoruz?" Tam içeriye adımlayacağım sırada Jimin kolumdan tutup beni çekti. "Bu kadar kolay olamaz."

"Odaya lazer ışık alarmı koymuş olabilir." dedi Lalisa kulaklıktan. "Durun bakayım." dediğinde onu beklerken bir yandan da etrafa bakıyordum. "Hızlı ol. Her an biri daha gelebilir." dediğimde Lalisa öksürdü.

trouble | bts & blackpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin