*Special Parents*

1.7K 189 719
                                    

2K ve 500 yıldız özel bölümdür. Destekleriniz için her zaman müteşekkirim, sizi seviyorum. Iyi okumalar güzellerim.

Büyük, dijital saatin rakamları 14.55' i gösterirken, Seonghwa gergin ve sert bir nefes bıraktı.

Havaalanına geleli tam iki saat olmuştu. Hongjoong'un uçağı rötar yapmış, bu lanet olası bekleyişin süresi biraz daha uzamıştı.

"New York- Seul uçağı iniş yapmıştır."

Seonghwa sonunda duyduğu anonsla oturduğu deri koltuktan kalktı. Hızlı adımları yolcu çıkışına doğru yönelmişti.

Heyecandan titreyen elleri Hongjoong'a hoş geldin hediyesi olarak aldığı peluş Minion'a daha sıkı tutundu.

Gözleri parlıyordu. Yolcu çıkışında beliren insanları gördükçe titrek göz bebeklerine yerleşen ışıltılar daha da büyüyordu.

Uzun genç alt dudağını dişledi. Sabırsızca parmak uçlarında yükselip kalabalığın içine bakındı. Onu göremedikçe için de ki heyecan dalgaları büyümüş, bir tsunamiye dönüşmüştü.

"Aman Tanrım..."

Hongjoong kapının önünde belirirken Seonghwa hayranlıkla mırıldanmıştı.

Sevdiği adam basit beyaz bir tişört, ekoseli bir Fransız beresi ve şapkasına uygun; yine ekoseli bir pantolon giymişti. Ince vücudunu saran, zevkle seçilmiş kıyafetleri onu olduğundan daha güzel göstermişti. Üstelik önceden daha kısa ve kızıl olan saçları uzamış ve sarının güzel bir tonuyla parlamıştı.

Tam şu an, koşarak yanına gidip ona önce sarılmak, sonra da özlemini giderene kadar güzel dudaklarını öpmek istiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tam şu an, koşarak yanına gidip ona önce sarılmak, sonra da özlemini giderene kadar güzel dudaklarıöpmek istiyordu.

Fakat biliyordu ki, yan yana geldiklerinde özlediği yakışıklı yüze rahat rahat bakmak bile zor olacaktı. Uzun genç bu sebeple bir süre kıpırdamadan uzakta meraklı gözlerle kendini arayan adamı izledi.

Hongjoong ne yapacağını bilemeyen, kaybolmuş bir çocuk gibi etrafa bakınıyor, Seonghwa'yı göremedikçe kolunda ki çantaya daha sıkı sarılıyordu.

Küçük elleri çantanın kulpunu sıkarken, bu adam dünyanın en tatlı şeyi gibi görünüyordu.

Seonghwa en güzel gülümsemelerinden biriyle koşar adımlar atarak, Hongjoong'un kendini göremeyeceği bir şekilde arkasından ona yaklaştı.

"Seonghwa neredesin ?"

Tam sarılmaya yeltendiginde duyduğu endişeli ve kısık ses içini ısıtmıştı. Uzun genç kıkırdayıp kollarını büyüğün ince beline doladı. Hongjoong titremiş, ufak bir çığlık atmıştı.

ZERO | 8 MAKES 4 COUPLE |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin