Gideceğim yer belliydi. Ada'nın zirvesine çıkmalıydım. Yolculuğum zorlu olacak gibi gözüküyordu, çünkü tahminlerime göre dağ benden 18 ila 20 km uzakdaydı. Yürüyerek gidile bilir bir mesafe olsada orma'nın için den geçmek beni ürpertiyordu. Yolculuğumun zor geçecegine emindim, bu yüzden hazırlıklarımı iyi ve planlı yapmalıydım. Önce kendime kement yada halata benzer birşey yapmalıydım dağlık bölgeler için gereke bilir, ardından yolculuk sırasında kendimi savunmam gereke bilir, onun içinde kendime ilkel bir silah yapmalıydım. Son olarak Yolculuk sırasında yaralanmamak için vücudumun belirli kısımlarına ilkel zırhlar yerleştirmeliyidim. Halat için sarmaşıkları kullanmaya karar vermiştim, kendimi savunmak için mızrağım dan yardım alabilirdim, geriye kendimi korumak için zırh yapmak kalmıştı, zırhı da ağaç kabuklarından yapmaya karar vermiştim. Zırhımı sadece Kollarıma ve bacaklarıma yapmaya karar verdim, eğer tüm vücüdüma yapacak olsam hem çok ağır olurdu, hemde hareket hızımı yavaşlatırdı. Etrafımda bulunan büyük bir ağaçtan, yerde bulduğum taşın da yardımıyla bir kaç parça kabuk çıkara bildim ve önce kollarıma sonrada bacaklarımın ön kısmına ince sarmaşıklarla sabitledim. Cesaretimi toparlayıp yolculuğa koyuldum. Tek korktuğum şey orma'nın içinde yönümü kaybetmekti. Biraz yürüdük den sonra, orma'nın tam önünde duraksadım. Uzun devasa ağaçlar gök yüzünü göstermiyordu, ıssız ve sessiz. Tek bir rota da ilerlemeliydim yönümü farkında olmadan değiştirirsem kaybolurdum. Derin bir iç çekip, ormana girdim ve ilerlemeye başladım. Tahmini bir ila bir buçuk saatlik yürüyüşten sonra, bir kütüğün üzerine oturup dinlenme kararı aldım. Uzunca soluklandım. Tam ayağa kalkacakken bir çıtırtı duydum arkamdan, ses ne uzak nede yakındı. Başımı yavaşca geriye doğru çevirirken, aynı zaman da bir elimde dinlenirken yere buraktığım mızrağıma uzanıyordu. Mızrağımı alır almaz geriye hızlı bir dönüş yaptım. Arkamda hiç bir şey yoktu. Bir kaç adım ilerledim, etrafıma bakındım hiç bir şey yoktu. Küçük bir tebessüm atıp atıp içim den " ben iyice paranoya oldum." Dedim. O sırada yukarıdan tam önüme minik bir dal parçası düştü. Başımı yukı kaldırdım. İri bir dalın üzerinde yapraklar dan zor seçilen bir şey farkettim. Ani den koşmaya başladım. Arkamdan koşma seslerini duya biliyordum ama arkama bakmaya cesaretim yoktu. Koşarken ayağım bir şeye takıldı ve sağ ayağım dan bir ip beni yakalayıp, beni ters bir şekilde yukarı doğru çekti.
~~~ Evet sevgili okurlar umarım beğenmişsinizdir. Bu bölümle ilgili fikirlerinizi ve düşüncelerinizi yorum kısmında açıklamayı unutmayın şimdi den ☆TEŞEKKÜRLER.☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hâlâ hayattayım
Science Fictionsıradan bir hayat yaşayan, sıradan bir kız. Başına geleceklerden habersiz, normal bir günde, evinde, bir elinde dergisi, diğer elinde ise kahvesi ile oturmakta, pencereden dışarıyı seyretmekte. Aniden gözleri kör edecek kadar güçlü bir parlama pence...