Taşı o yaratığa attıktan sonra pişman oldum aslında ama diyerini kurtarmalıydım. Arkam dan deli gibi çığlık benzeri bağırtılarla peşime düştü. Bende son gücümle koşmaya başladım. O şey uçuyordu, beni havadan kolay bir şekilde takip ediyordu. Etraf dağlık ve kayalık olduğu için gizlenecek ağaç yada çalılık bir yer yoktu. Yaratık aniden üzerime doğru hızlı bir şekilde hamle yaparken, kendimi yere attım. Bu şey sandığımdan daha da büyüktü nerdeyse üç metre boyu dokuz metre kanat açıklığı vardı. Yerden kaltığımda, yakınımda bir mağara girişi farkettim, üstünde küçük kızmızı boya ile çizilmiş insan figürü vardı. Hiç zaman kaybetmeden mağara girişine yöneldim. Giriş dar ve kısa olsa da oradan yan bir şekilde geçe bilirdim. Mağara'nın girişinden geçmek üzereyken, yaratık beni ayak pençeleri ile tutmaya çalıştı. Giyindiğim ozva'nın zırhı beni pençeler den korumuştu. Hızla giriş den geçitim, yaratık giriş den geçemeyecek kadar iriydi. Yaratık beni giriş den öfke ile izliyordu. Ona el hareketi çekip, yoluma devam ettim. Mağara'nın içini tavandaki küçük delikler aydınlatıyardu. Mağara'nın tam ortasın da metal büyük bir çanta duruyordu. Hiç beklemeden çantayı alıp, yan kısınlarındaki
Kilitleri açtım. Çantada çelik yelek, metal bir kask, tabanca ve mermi kutusu vardı son olarak tabanca'nın üzerine yapıştırılmış sarı renk de not kağıdı duruyordu. Not kağıtında...
"Hayatta kal, merhamet etme."Yazıyordu.
Bu not biraz canımı sıksa da yine de hayatta kalmamı istemeleri güzel bir şey di.
Yeleği ve kask'ı giyindikden mermi kutusunu cebime koydukdan sonra, tabancayı Belimle pantolonumun arasına sıkıştırdım ve mağara dan çıkmak için yola koyuldum. Hedefim ozva'nın mağarasına geri dönmek, benim için güvenli tek yer orası. Mağara'nın çıkışında yaratığın beni bekleyip beklemediğini bilmiyordum. Mağara da tek bir çıkış vardı, yani aynı yerden çıkmalıydım. Cesaretimi toparlayıp
Dar geçitten geçtim. Mağara dan çıkar çıkmaz elime tabancayı alıp, etrafa göz gezdiriyordum. Etraf da kimseler yaktu, hemen koşarak ora dan uzaklaşmaya başladım. Koşarken yerde kocaman kanatlı bir gölge gördüm arkamı dönüp yukarı baktım bu o uçan piç kurusuydu. Tabancayı elime alıp yaratığa doğrulttum tetiğe bastım ama tabanca ateş etmedi. Doğrusu silah nasıl kullanılır bilmiyordum. Hayatımda ilk defa gerçek bir silahı elime almıştım. Hemen arkamı dönüm koşacakken beni yakaladı ve havaya kaldırmaya başladı. Bağırmaya ve çığlıklar atmaya başladım. Yerden yüklelirken, siyah zıpkın benzeri bir cisim, yaratıgın boynuna saplandı. Hızla yere düştük ve kolumda dehşet bir acı hissettim.~~~yesss sevgili okurlar oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın şimdiden ☆TEŞEKKÜRLER☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hâlâ hayattayım
Science Fictionsıradan bir hayat yaşayan, sıradan bir kız. Başına geleceklerden habersiz, normal bir günde, evinde, bir elinde dergisi, diğer elinde ise kahvesi ile oturmakta, pencereden dışarıyı seyretmekte. Aniden gözleri kör edecek kadar güçlü bir parlama pence...