216.Bölüm - Kamp Dönüşü

181 18 22
                                    

2 hafta sonra,
Kaan bugün kamp gezisinden dönecekti. Aslında Serkan'ın niyeti okula kadar gidip onu otobüsten tek başına almaktı ama Eylül de nasılsa arabayla gidiyoruz diyerek Serkan'a birlikte gitmek için ısrar etmişti.

Eylül : inşallah eğlenmiştir Serkan

Serkan : eğlenmiştir tabii... arkadaşlarıyla vakit geçirdi ne de olsa...

Eylül : bak geliyo...

İkisi de arabadan inmiş, kenarda oğullarını beklerken Kaan'ın yanında onun elini tutan kendi yaşıtı sarı ve kıvırcık saçlı bir kız çocuğu gördüler...

Eylül : ama yalnız değil...

Serkan : vay be! Oğluma bak sen! Tutmuş sevdiği kızın elini de...

Eylül : bakışlara bak... ay Serkan bunlar baya baya ilk aşklarını yaşıyorlar, hallerine baksana...

Kaan yanlarına geldiklerinde gülmemek için kendilerini zor tutmuş, Kaan'ın açıklama yapmasını beklemişlerdi...

Kaan : anne, baba, bu Açelya, benim kız arkadaşım...

Serkanla Eylül birbirlerine gülerek bakmış, sonra hemen Açelya ile tanışmışlardı...

Kaan : ailesinden izin aldık, onu evine biz bırakıcaz...

Eylül eliyle ağzını kapatıp güldü...

Eylül : şey, tabii... ama öncesinde yemek yiyelim mi? Böyle dörtlü gibi...

Kaan : süper olur! Gidelim o zaman...

Eylül, Açelya'ya sarılmış onu arabaya götürmüştü, Kaan ile Serkan da arkadan geliyordu...

Serkan : oğlum...

Kaan : ne? Tamam habersiz olduğunu biliyorum ama ailesi çalıştığı için gelemeyecekmiş, okul servisiyle mi gitsin eve?

Serkan : onu demiyorum oğlum, nasıl oldu bu? Kız arkadaşım dedin ya... yani sen daha küçüksün

Kaan : hiç de bile... ben Açelya'yı seviyorum, o da beni seviyor sandalyeme rağmen. Hem ben onu öptüm, o benim sevgilim artık...

Serkan şaşkınlıkla ağzını tuttu... kendini toparladıktan sonra arabaya ilerleyip arkaya oturabilmesi için sandalyesinden indirmiş, Eylül'ün arkaya oturmasına yardım ettiği Açelya'nın yanına oturtmuştu...

Eylül de Serkan da yol boyunca dikiz aynasından onları seyretti, hâlâ aşırı derecede şaşkınlardı. Oğulları hangi ara bu kadar büyümüştü?

Yemek yiyecekleri yere gelmişler, menüden yemek seçmeye çalışıyorlardı. Açelya uzun bir süre menüye baktı...

Eylül : hamburger yiyebilirsin, buranın hamburgeri çok güzeldir... ay Serkan benim de canım çekti bak... vejeteryan hamburger söyleyebilirim...

Açelya : hamburger yemem ben, çok sağlıksız. Nasıl yapılıyor bilmiyoruz... Salata olabilir, ama neli salata yiyeceğime karar veremiyorum...

Eylül ağzı açık kalırken Serkan sırıttı.

Serkan : beyaz peynirlisi güzeldir...

Açelya : olabilir, ama ben sanırım tavuklu olanından alıcam, zaten Kaan da aynısını yer... ayrıca vejeteryan olmak iyi bir şey değil, annem her zaman her şeyin azından yememiz gerektiğini söyler...

Kaan : yemekler gelene kadar bahçeye çıkalım mı?

Açelya : harika olur...

Açelya saçlarını savura savura masadan kalkarken Eylül de Serkan da şaşkın şaşkın arkalarından bakıyordu...

Eylül : Serkan bu ne?

Serkan : bizimki aşık olmuş... sevgililermiş. Kızı öptüm diyor...

Eylül : ne?! Nasıl?

Serkan : bilmiyorum...

Serkan sırıtıyordu...

Eylül : şu hale bak Serkan, ne bu surat? Nasıl bir gurur bu? Çok mu hoşuna gitti oğlunun aşık olması?

Serkan : hayır canım, ne alakası var...

Eylül güldü...

Serkan : ama sen müstakbel gelinini hiç sevmedin

Eylül : ne?

Serkan : gıcık oldun dimi? Doğru söyle bak

Eylül : ne gıcık olucam Serkan, bacak kadar çocuk. Neyinden gıcık olucam?

Serkan : tavırlarına gıcık oldun işte, kabul et

Eylül : yani biraz bilmiş... böyle yok vejeteryanlık sağlıklı değilmiş, yok hamburger yemezmiş hanımefendi bilmem ne... sonra Kaan'a da kendi yediği şeyden sipariş ettirdi, benim oğlum hamburger yiyecekti, o hamburgere bayılır, salata sevmez ama kıza uydu ses çıkartamadı... bir de şu saçını savurtarak gitmesi yok mu?

Serkan : iyi ki gıcık olmuyorsun canım, döktün içinde ne varsa

Eylül güldü...

Eylül : fena gıcık oldum, oldu mu Serkan?

Serkan kahkaha atıp Eylül'e sarıldı...

Serkan : senden fena kaynana olacak, şimdiden eminim bundan...

Eylül : ha ha ha, çok komik. Çok bilmiş, gıcık. Oğlum da bula bula bunu mu bulmuş yani? Bu böyle büyüdüğünde o tonla para harcayan kokoşlardan olacak, Eylül dedi dersin...

Serkan : sakin ol, çocukluk aşkı işte, yedi yaşında çocuğun aşkı ne kadar olur ki? En fazla bir, bilemedin iki ay sürer...

Eylül : ben bilmem... ben bu kızı gelinim olarak görmüyorum, görmem.

Serkan kahkaha attı...

Eylül : gülme! Sen de al oğlunu karşına, otur konuş. Bu yaşta aşk meşk olmaz de, hele bir kız hiç öpülmez de. Gelmiş bir de kız arkadaşım diyor utanmadan... oğlum senin yaşın kaç başın kaç. Daha önündeki menüyü zar zor okuyorsun, bir de kızı öpmüş... Allahım yarabbim...

Serkan ona kahkahalarla gülüyordu...

Eylül : gülme Serkan, hep senin yüzünden oluyor bunlar zaten...

Serkan : Allah Allah, benim ne suçum var şimdi?

Eylül : sen yüz veriyorsun Kaan'a, senden yüz buluyor. Sen konuştun onunla böyle sevdiğin biri var mı falan diye, sen girdin aklına. Daha zamanı değil, acele etme de...

Serkan : derim aşkım tamam.. sen sakin ol ama tamam mı?

Finale son 3 🧡

Zoraki Aşk 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin