218.Bölüm - Doğum

261 20 48
                                    

1 ay sonra,
Serkan işte, Eylül de evde laptobunu kucağına bırakmış Yiğit bey ile telefonda konuşuyordu...

Eylül : ... ama ne zaman arasam bir işi olduğunu söylüyor. Bir türlü randevu vermedi size...

Yiğit : anlıyorum Eylül. Diğer işi halledebildin mi peki?

Eylül : o tamam. Doğumdan önce her şeyi bitirmek istedim. Hızlı ama yalapşap olmadı, her şey olabildiğince kusursuz. Harika bir evlilik teklifi olacak...

Yiğit : ben de öyle olmasını umuyordum Eylül, bunu senden başkası ayarlayamazdı, iyi ki varsın. Ama düşünüyordum da birkaç tane de ek-...

Eylül : ah!

Yiğit : Eylül, iyi misin sen?

Eylül : şey... sanırım... neyse devam edelim, ne diyordunuz?

Yiğit : Eylül, korkutma beni bak. İşi falan bırak şimdi, sen iyi misin?

Eylül : ahh! Şey sanırım... sanırım bu sancı...

Yiğit : tamam sen telefonu kapa, ben de hemen Serkan'ı yanına gönderiyorum tamam mı?

Eylül telefonu kapadı ve ambulansı aradı ve beklemeye başladı. Sadece birkaç dakika geçmişti ki zil çaldı. Eylül bu kadar çabuk gelebildikleri için onlara minnettardı..

Ama gelen sağlık görevlileri değil, ablası Songül'dü...

Songül : Eylül? Eylül iyi misin sen?

Eylül : su... suyum geldi...

Songül : tamam tutun bana, hemen hastaneye gidiyoruz tamam mı? Arabayla geldim, seni hastaneye yetiştiricem...

Eylül sancısına rağmen ablasını dinlemedi. Ambulansın gelmesi beklemeyi tercih etti...

Songül : Eylül, tavır almanın sırası değil. Benden sana zarar gelmez güzel kardeşim. En azından bilerek değil. Hadi, hadi bir an önce gidelim...

Eylül, Songül'ün yardımıyla apartmanın dışına gelmiş, tam arabaya binecekleri sıra ambulans geldiği için hemen binip hastaneye gitmişlerdi.

....

Eylül içerdeyken Serkan dışarıda voltalar atıyordu...

Serkan : uzun sürmedi mi anne? Çok uzun sürdü...

Nazan : biraz uzun sürdü ama bu çok normal oğlum, kimi doğum uzun sürer

Tevfik : telaş yapma oğlum. Sık dişini, bekleyeceksin biraz, zamanında hepimiz bekledik...

Serkan : ters giden bir şey yoktur değil mi?

Mesude : merak etme... doğumlar kolay değildir, uzun sürmesi çok normal. Birazdan haber gelir...

Göktuğ: sakin olsana abi, Elena'da da böyle oldu. Zaman geçmek bilmedi.

Songül : ambulans hemen geldi, hızla buraya getirdiler, bir sorun çıkmaz merak etme

Serkan : hem sen neden burdasın ki? Gitsene o çok sevdiğin pislik kocana!

Ahmet : yapma Serkan, şimdi olmaz

Serkan : gördükçe tiksiniyorum. Eylül'e çektirdikleri geliyor aklıma.

Nazan : yapma Serkan... sakin ol biraz. Eylül'ün hastaneye yetiştiren oydu oğlum...

Serkan : Eylül'ü buraya getirenin o olması hiç bir şeyi değiştirmez. Ondan halen nefret ediyorum. Eylül'e bunca zaman yaşattığı travmayı ne yapsa silemez.

Mesude : haklısın oğlum ama o da benim kızım, onun hakkında böyle konuşmana izin veremem

Serkan : umrumda değil. Gelin de engel olun, olabilirseniz...

Dakikalar sonra bir hemşire çıktı içerden ve güzel haberi verdi...

Hemşire : her şey yolunda, çok sağlıklı bir kızınız oldu, tebrik ederim...

Herkes mutlulukla birbirine sarılırken Serkan birden hemşireye döndü...

Serkan : Eylül? Eylül peki? O iyi mi?

Hemşire : o da iyi... içeri girebilirsiniz...

Serkan içeri girdiğinde tahmin edemediği, hayatı boyunca hiç tahmin edemeyeceği bir şekilde sarsılmıştı..

Eylül o yatakta kan ter içinde hala gördüğü en güzel kadın olarak yatarken, kucağındaki kızları gördüğü en güzel şeydi...

Eylül : Serkan... ah Serkan...

Eylül, bir yandan ağlarken Serkan yanına gelmişti...

Serkan : gördüğüm en güzel şey bu Eylül...

Eylül : değil mi? Öyle güzel ki, az önceye kadar çektiğim her acıya değdi...

Serkan gülümseyip Eylül'ü öptü... eğilmiş Eylül'ün kucağındaki kızına bakıyordu...

Serkan : Nazlı... Nazlı'm...

Eylül : Serkan, Nazlı'yı kucağına alsana...

Serkan : alamam... beceremem. Düşer falan...

Eylül gülümsedi...

Eylül: düşmez... Ali'yi tutarken kendine çok güveniyordun, şimdi ne oldu özgüvenine?

Serkan: ben onu ilk kucağıma aldığımda bir aylıktı, büyümüştü. Şuna baksana minicik. Yapamam...

Eylül: hadi, al... korkma.

Serkan korkarak Nazlı'yı kucağına aldığında Eylül bunun gördüğü en güzel görüntü olduğuna karar verdi. Kızı, sevdiği ve aşık olduğu adımın kucağında huzurla uyurken Eylül'ün gözyaşları bir bir süzülüyordu gözlerinden...

Serkan : zarar vermiyorum değil mi?

Eylül : hayır tabii ki...

Serkan : Nazlı... sen çok güzel bir kızsın biliyor musun?

Eylül : hem de çok...

Serkan : Nazlı'm... sana bir sır vereyim mi? Bence sen annenden bile güzel bir kız olacaksın...

Eylül : bundan şüphem yok...

Serkan bir eliyle onu tutarken diğer eliyle de kafasında tüy gibi duran saçlarını sevdi... elinde olmadan sırıtıyordu...

Eylül : bu hayal ettiğimden de güzelmiş...

Serkan : çok çok güzel...

Eylül : sana hep bir cezadan bahsediyordum ya Serkan? Terkettiğinde ve ben ilk bebeğimi kaybettiğimde... yani, kaybettiğimizde...

Serkan : evet?

Eylül : artık cezan bitti sevgilim...artık cezan bitti...

Önümüzdeki bölüm final. Ve ilk defa bir hikayemde farklı bir şey denemek istiyorum çünkü bu en uzun hikayemdi ve neden olmasın 🤪

Bu hikayenin iki sonu var. Yani iki final bölümü yazdım, ikisi de aynı uzunlukta olup normal bölümlerimin üç dört katı uzunlukta. Biri mutlu biri mutsuz son diye düşünmeyin, ikisi de mutlu, ikisi de mutsuz son olabilir.

Şimdi sizden 1 ya da 2 rakamını seçmenizi ve yorum olarak buraya yazmanızı istiyorum. İki final bölümünü de aynı anda atacağım ve siz de lütfen ilk olarak seçtiğiniz rakamlı bölümü okuyun. Bölümleri yazdım o yüzden tamamen şansa olacak. Siz de şansınıza hangisi çıkmış, görmüş olursunuz. Heyecanlı olmaz mı?

Seçtiğiniz bölümü bitirdiğinizde diğerini de okuyabilirsiniz tabii ki, tamamen size kalmış 💜 final(ler)de görüşmek üzere 👋

Zoraki Aşk 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin