otuz yedi

4.6K 350 164
                                    


*
çarşamba
15.00
doğa
tuna


test kitabının başında öylesine dışarı dalmış olan Tuna, Doğa'nın onu asla affetmeyeceğini biliyordu.

dışarıda uçan kuşlar, uzaklaşan gri yağmur bulutu, kütüphanenin rutubetli kitap kokusu, yanında onunla beraber oturan Doğa; her şey bağlanmış bir düğüm gibiydi. sırtını sandalyeye yaslayıp göz kapaklarını usulca aşağı indirirken bu anın sıkışık huzurunun bir süreliğine göğüs kafesine sinmesine izin verdi. Doğa'dan ne istediğini bilmiyordu, bildiği tek şey Doğa'nın ondan bir şey istemediğiydi.

gözlerini açtı ve elinde kalemini döndüren genç kıza baktı. birkaç saniye onu öyle izleyince onun da aslında soru çözmediğini, bir şeylere daldığını gördü. "zor mu çıktı soru?" diyerek takılmaya çalıştı ona.

"sabahtan beri soru çözüyorum." başını geriye çevirip Tuna'ya baktı. kaşlarını kaldırıp masum bir ifadeyle "çok yoruldum." dedi. onun bu saf duruşu tuhaf bir şekilde Tuna'nın gerilmesine sebep oldu -ya da Tuna gerildiğini düşündü-. aslında son zamanlarda, Doğa'nın yanında fazlasıyla geriliyordu. bunun getirdiği kasıntıyla sandalyedeki oturuşunu ufacık da olsa düzeltti.

"dinlensene biraz. olimpiyatlara yarışmıyoruz sonuçta, sürekli soru çözmek zorunda değilsin."

Doğa, başını sallayarak kitaba döndü. "şu testi çözeyim, bırakırım."

Tuna, dudaklarını birbirine bastırdı ve başını sallayarak onu onayladı. eline kalemini alıp kendi test kitabının köşesine anlamsız şekiller karalamaya başladı. acaba, Doğa resimle ilgileniyor muydu?

bu tarz sorular, her bir işe başladığında beyninde yankılanıyordu. dün akşam masa başında pizza yerken Doğa'nın pizza sevip sevmediğini merak etmişti mesela. yeni tanıdığı bir şairden bir başka şiiri okumuştu, acaba Doğa da böyle şiirlerden hoşlanır mıydı? yoksa edebiyat insanından çok bir fizik insanı mıydı? fizik insanı nasıl olabilirsin ki? herhalde, bu işe hayatını adayan bilim insanları gibi. olabilir miydi, olabilirdi. ama öyle görünmüyordu. eğer öyleyse biriktirdiği parasıyla minik bir tyt fizik kitabı alabilirdi ona bir gün. Doğa da para biriktirmeyi sever miydi? eline geçen ilk parayı harcıyor muydu yoksa? öyle biri değildi herhalde, tutumlu bir insana benziyordu. 

olmadık yerlerde, olmadık şeyler düşünmeye başlamıştı. matematik sınavında bile 'acaba Doğa bu soruyu nasıl cevapladı?' diye düşünüyordu. edebiyat sınavına girdiklerinde de 'Doğa edebiyattan anlamaz ki, bu soruları nasıl yapsın?' diye kendi kendine durum kritiği yapıyordu. dedikleri de doğru çıkıyordu üstelik, Doğa edebiyat konusunda tam olarak kıttı.

etek insanı mıydı, pantolon insanı mı? sarı saç mı severdi, siyah saç mı? bunlar görünüşe bakılarak bilinecek şeyler olsa da belki de içinde başka birisi yatıyordur diye düşünüyordu. belki de uç noktalardan değil, orta noktalardan hoşlanıyordu. hem etek hem pantolon giyiyor ve kahverengi saçı beğeniyor olabilirdi.

tüm bu soruları ona sormak istiyordu ama soracak yüzü kendinde bulamıyordu. ona bir mesaj atarken belki on kere düşünüyor, on birincide mesajı yazıp sonrasında siliyor, ona mesajı on ikincide gönderiyordu. 

ondan hoşlandığını düşünmüyordu. o ciddi ilişki insanıydı ve şıpsevdi bir insan hiç değildi. Doğa'yla tanışalı birkaç ay olmuştu ve birkaç ay birinden hoşlanmak için oldukça kısa bir süreydi ona göre. daha uzun süreler geçmeliydi. on yedi yaşında birinin uzun süreden kastı da şöyle bir sene falandı zaten, yıllar değildi ama yine de bu süre Tuna için gayet büyüktü. peki ya Doğa, o nasıl ilişkilerin insanıydı? acaba kaç kişiyle çıkmıştı şu ana kadar? peki, çıktığı kişiler Doğa'ya Tuna kadar zarar vermişler miydi?

kâğıdı karalayan elini fazla sıktığını, kalemin ucu kırılınca anladı Tuna. yine saçma sapan düşüncelerle başka yerlere gitmişti. ayrıca, Doğa'nın eski ilişkilerinden ona neydi ki?

"çok sıkıldın sanırım?"

ona bakan Doğa'nın sesini duyunca bir an irkildi. iri gözleri Doğa'ya dönerken garip bir suçluluk duygusu hissetti. acaba, Doğa onun düşündüklerini duysa ne derdi?

"dalmışım öyle."

düşündüklerini duysa muhtemelen araları açılırdı. aralarının açılmasını neden istemiyordu ki? ondan hoşlanıyor muydu? yok yok, biriyle aranızı açmak istememenizin sebebi illa ondan hoşlanmanız olacak değildi ya. basit bir arkadaşlık ilişkisinde de araya küslük girsin istemezdiniz.

"hadi gidelim."

zaten, böyle bir şey olsa bile Doğa onu affedip de onunla çıkacak değildi. olur da Tuna, Doğa'dan hoşlansaydı, gerçekten de boku yemiş olacaktı.

*

erreur l textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin