kırk dokuz

3.9K 317 120
                                    

*
salı
17.10
doğa
tuna

"beyefendi ne demek boyaları döktüğümüz için parasını biz ödemek zorundayız?"

Tuna, devirdiği boya şişelerine ve sıçramış renklerden oluşan absürt desene bakarken kıpkırmızı olmuştu.

"bu bizimle alakalı bir sorun değil, beyefendi. isterseniz daha yetkili birini çağırabilirim."

gözlerini irice açtı. "kaliteli satsaydınız bir düşmeyle patlamazlardı."

Doğa, sessizce kıkırdadığında istemedeh de olsa onu duyan Tuna şok olmuş bir şekilde ona baktı.

başka bir görevli gelip yerdeki boyaları bir sepete doldurmaya başladığında Tuna aniden eğildi ve boyaları o da toplamaya başladı. "ben toplarım." diyerek sinirle yardım etmeye çalıştı.

şişirdiği yanaklarıyla yerdekileri toplarken kırmızı bir balona benziyordu.

Doğa da eğilip onlara katıldığında gülmemek için kendini zorladığından o da kızarmıştı. Tuna, Doğa'nın bu hâline bakıp asabi bir şekilde eline bulaşan boyayı Doğa'nın açıkta kalan koluna sürdü. "ne yapıyorsun?" dedi Doğa gülerek.

"niye gülüyorsun ya?"

Doğa bu sefer gülmesini tutamadı. "top gibi devrildin-" cümlesini bitiremeden gülmeye başlamıştı yere oturup. onlara yardım eden görevli, istifini bozmadan boyaları sepete doldurmaya devam etti. paket içindeki boyalardan döktüğü için bozulmayan boyaların da parasını ödemek zorundalardı.

"çok komik gerçekten." dedi Doğa'ya hayretle bakarken.

gülmesinin arasında yerdekileri toplamaya devam etti. "öderiz boş ver, zaten boya alacaktım anneme. ben hallederim yani."

"arkamı da sen topla, tamam Doğa." sonunda yerdekilerle olan işleri bittiğinde başka bir görevli elinde paspasla gelmişti. ikisinin arasından paspası geçirip yerdeki boya lekelerini silmeye başladı. Tuna yavaşça ayağa kalkarken Doğa da onun takip etti. yanındaki kadına samimi bir şekilde gülümseyerek mahcup bi ifadeyle "kusura bakmayın, yorduk sizi de." dedi.

görevli, onu başıyla onayladıktan sonra Tuna, elindeki sepetle oradan uzaklaştı yanında Doğa'yla. "kaç para yapıyor ki hepsi?"

"üç paket var." dedi sepete bakarken. "yirmi lira tanesi."

Doğa, cüzdanını çıkarttı. kâğıt paralarının arasından birkaç banknot çıkardı. "beş liram eksik çıkıyor."

"ya saçmalama ben döktüm, ben öderim."

"ya ben kullanacağım sonuçta, sen niye ödeyesin ki?"

bir süre kendi aralarında bu tartışmayı yaptıktan sonra fakir ama gururlu Doğa iki paketi ödeyecek, Tuna da bir paketi ödeyecekti. sonuçta Doğa her türlü bunları kullanacak ve bunlara bu parayı ödeyecekti. yani, o olmasa bile hiç değilse annesi yapacaktı bunu.

en sonunda üst kata kahve içmeye çıktıklarında Doğa, yine kendine göre bir fikir atmıştı ortaya.

"termosumda kahve var, bardaklara çaktırmadan döksek biraz daha oturabiliriz."

Tuna, başını iki yana salladı. "bazen Kayserili olduğunu düşünüyorum."

sessizce güldü Doğa. elini masanın üzerine koyup, şekerlikten bir paket aldı ve çantasına kattı. "bunu hatıra olarak saklayacağım."

erreur l textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin