Eğlence amaçlı yazılmıştır!
Yazım kurallarına falan pek dikkat etmedim, önceden söylim!
Samimi,
Neşeli,
Hiç susmayan,
Doymak bilmeyen,
1.55 boyunda,
Minnak bir kız!
Anası, cadaloz! Babası, pek umursamaz! Abisi, gıcık, öküz, ğıyar! Ama o haya...
Ayaz'a bakıp sırıttım. Tamam tamam bu kadar kötülük yeter. "Aney bu oğlun bana karışıyor, dicektim," dedim ve kıkırdadım.
"Ahh! Ahh! Napim ben sizi!" diye ağıt çeken anneme güldüm.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle hızla telefona uzandım. Tabii hızla alan kişi Ayaz'dı. "Ya Ayaz bırak!" deyip zıplamaya başladım. Niye bu kadar uzundu ki bu ğıyar!
"Ya ver telefonumu! Bak valla anneye söylerim!" Söylediğim şeyle Ayaz'ın gözleri kocaman açıldı ve telefonumu verdi. "Şimdi defol, ve bu odaya kapıyı çalmadan sakın girme!" deyip yatağıma tekrardan uzandım. Anam yaş ya burası!
"Ayaz, çıplak ayağınla banyo böceğine basasın! Yeni giydiğin çorap yırtık çıksın! Dışarda pantolonunun düğmesi bozulsunda gün boyu dükkanın açık gezesin! En sessiz ortamda öküz gibi hapşırasın!" Beddualarımı tek nefeste sıraladıktan sonra banyoya girip rutin işlerimi hallettim. Rutin işlerimde makyaj yok merak etmeyin. Makyaj çok nadir kullanırım. Düğünlerde falan o da sadece, eyeliner, ruj ve maskara.
Telefonuma gelen bildirime sonra bakarım deyip ıslak kıyafetlerimi soyup, daha düzgün şeyler giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ayakkabıyı yok sayın canlarım. Evin içinde ayakkabı giyecek kadar zengin değiliz.
Annemin, "Kahvaltı hazır!" diye bağırışıyla odamdan çıkıp mutfağa gittim.
"Anne kahvaltı nerde?" diye sordum. Çünkü eğer annem doğru söylüyorsa ben kördüm.
"Yardım et biraz, ölür müsün?" diyen anneme göz devirip tabakları masaya taşıdım.
Ayaz mutfağa uykulu gözlerle girince elimde duran boş bardağı Ayaz'ı korkutmak için ona doğru atarken, korkuyla gözlerini açıp bana baktı. Onu korkuttuğumu anladığında kaşlarını çatarak bana bakarken kahkaha atıp, "İti vurma korkut demişler," dedim.
Bana öldüresiye bakışlarını atıp giderken elimde duran boş bardağı masanın üzerine indirdim. Annem çayları doldururken bende çatal kaşıkları diziyordum. "Babiiişşş!" diye babama bağırdım. Babamla aramız anneminkinden kat kat daha iyiydi.
Babam ve abim mutfağa girerken gülümseyip babama baktım. "Günaydınn!" dedim. Ayaz "Günaydın," diye cevap verince. "Babama demiştim ama neyse," deyip sandalye çektim ve oturdum.
"Günaydın kızım," diyen babama bakıp gülümsedim. Saatler sonra gelen mükemmel bir cevap.
Babam Ayaz'a bakıp, "Bu üniversite sınavları ne zaman oğlum?" deyince Ayaz başını kaldırıp babama baktı. "Yaklaşıyor babacım."
"İyi çalış bu sefer. Geçen sefer kazanamadın bari bu sene kazan sınavı," diyen babama bakıp güldüm.
"Bu ğıyar mı kazanacak sınavı, güleyim bari," dedim ve kahkaha attım. Annem bana 'devam et sen. Sonra görüşürüz biz seninle' bakışlarını atınca kahkahama son verip yemeğimi yemeye devam ettim.
"Abinle düzgün konuş, Ayla!" diyen babama baktım.
Cevap vermeyip yemeğime devam ettim. Yemeğim bittiğinde anneme güzel dileklerimi sunduktan sonra, "Lina'ya ödevle ilgili bir şey sormam lazım. Yarın ki kahvaltıyı toplamana yardım ederim artık," dedim ve anneme öpücük atıp arkamı döndüm. Abimin öksürük krizine girmesini umursamadan odama girdim. Kesin giydiğim şeyden dolayıydı.
Telefonumu görünce gelen bildirim aklıma geldi ve elime aldım. İnstagramdan mesaj gelmişti. Dm kutuma girmemle birlikte gözlerimi kocamam açtım.
Oha!
Yuh!
Çüşş!
Yok deve!
Anaaammm!
Ne yaptım ben!
Tek kelimeyle,
SIÇTIM!
-----------------------------
Arkadaşlar bu bölümlerde pek mesajlaşma yoktu ama diğer bölümlerde çok mesajlaşma olacak. Bu bölümlerde biraz Ayla Gece'yi tanımanızı istedim ama diğer bölümlerde fazla fazla mesajlaşma olacak, merak etmeyin.
