1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"

9.6K 485 524
                                    

Kehanet,
Bizim kader ipliğimizin sonu ve başlangıcıydı.

1. Bölüm : Tendeki Yağmur İzi.

Gök kan kusuyordu. Gök tüm inatçılığı ile yağmur damlalarını öyle bir savruyordu ki, bir katil gibi, hangi dil olduğu çözülememiş bir büyü gibi. Ve bu yağmurun altındaydım. Yağmur tenimi bıçak gibi kesiyordu. Yağmurun anlaşılmayan büyüsünü duyuyorum. Tenime işleyen, tüylerimi diken diken eden gücünü hissediyorum.

Derin bir nefes alıp, elimi yukarıya kaldırdım. Yağmur damlaları avuçlarıma çarpıp yüzümde yok olurken daha fazla hissetmeye çalıştım. Damlaların hızı yavaşlarken, parmaklarımı açabildiğim kadar açtım.

Bu güçtü.

Dilim çözülürken, büyülü sözler mırıldanmaya başladım. Boynumdaki damarların belirginleşmeye başladığını hissettiğim zaman büyülü sözcükleri biraz daha sesli söylemeye başladım. Sözler damarlarımda can buluyordu. Boyun damarlarımdan akıp, dilimden dökülüyordu. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettiğim zaman eğri bir gülümseme dudağımı kapladı.

Yerden biraz daha yükselirken artık yağmur damlaları tenime çarpmıyordu.

'Sirina!'

Adımı duymam ile büyülü sözcükleri söyleme hızım arttı. Sözcüklerim sertleşti, damarlarım patlayacak raddeye geldi.

'Sirina!'

Ayaklarım ile yer arasında bir hayli mesafe oluştu.

Kafama yediğim sopa ile bütün atmosfer bozuldu ve yere, çamurun içine düştüm.
"Sana defalarca kez söyledim Sirina. Kara büyü yok." Sinirle John'a döndüm. Elindeki sopa ile burun buruna geldim. Kaşlarım çatılırken, sopadan uzaklaşmak için geriye gittim.

"Kara büyü yok Sirina. Bunu söylemekten sıkıldım artık. Kendini kontrol edebiliyor olman gerekiyor artık." Ben geriye kaçtıkça üstüme geliyordu.
"Eğer senin hiçbir bedel ödemeden kara büyü yaptığını fark edelerse ne olur sanıyorsun ki?"
Biraz daha geriye gittim. Aynı şekilde üstüme gelen John konuşmaya devam etti.
"Seni bir zindana tıkarlar ve istediklerini yaptırmaya çalışırlar. Yapmadığın zaman da kellenden olursun."
Sürekli burun buruna olduğum sopadan kaçmaktan vazgeçip sopanın ucunu tuttum.
"Yeter John. Farkında değil misin sıkıldım artık." Derin bir nefes alıp sopayı bıraktım. Yağmur hala aynı şiddeti ile yağarken, elimi çamurlaşmış toprağa bastırdım. Bakışlarımı ellerimden çekip, John'un yaprak yeşili gözleri ile birleştirdim.
"Sürekli aynı şeyleri yapmaktan, aynı şeyleri duymaktan." Kafama yediğim sopa ile irkildim.
Çamurlu elim refleks ile acıyan başımı ovarken,
"Ve sopa yemekten," diye ekledim.

John sopayı çekip bana bir bakış atarak arkasını döndü.
Çamura bulanmış bedenim ile yerden hızla kalkmaya çalıştım.
"Beni böyle bırakıp arkanı dönüp gidemezsin John." Sopasını bana doğrultup,
"Bak evlat hala hazır değilsin." Bu cümleyi duymam ile yıpranmış sinirlerim had safhaya ulaştı. John'un doğrulttuğu sopayı tuttum.

SİRİNA (Final Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin