yazarınız bomba bi bölümle geldi. Yok mu bi kalp?
Medya: jenniferr😁
Birkaç saat sonra
Bell ile çadırlarımızı kurduk. Çok zordu ve artık ellerim kanıyacaktı. Biraz kafamı dağıtmak için çantamdan otobüste okumayı yarım bıraktığım kitabımı aldım ve çadırda okumaya başladım.
Yaklaşık 30 dakika sonra görevli öğretmenlerden biri bizi dışarı çağırdı.
Ağaç gövdeleeinden yapılmış oturaklar vardı Herkes oralara oturup, hocayı dinlemeye başladı.Hoca: ŞİMDİ beni iyi dinleyin dediklerimi daha da tekrarlamıyacağım herkese bir görev vericez 2'li gruplara ayrılıp göreviniz olan bitkiyi bulmaya çalışacaksınız. Herkes kendi sınıflarındakiler ile grup olabilcek
Hocanın son söylediği duyduktan sonra yüzümü astım. Çünkü ben john ile gezmek istiyordum. Gözlerimi etrafta dolaştırıp johnu buldum, bana gülümseyince tüm enerjim yerine geldi sanki. Hoca tüm dediklerini saydıktan sonra herkes dağıldı. John ise benim yanıma geldi elleri ile yüzümü avuçladı
John: yaah! Surat asmak yok
-nedenmiş?
John: çünkü ben seni böyle seviyorum.
Moralim düzelmişti
Görevimiz için tam 1,5 saatimiz vardı. Herkes kendi eşini bulmuştu ben ise bell ile gezicektim.
10-15 dakika geçmişti fakat hala john'u etrafta göremiyordum.
Umursamayıp su içmek için çadıra girdim. Çadırın içindeki çantamda suyumu bulmayıp dışarıdaki çantada olduğu aklıma geldi.
Çadırın dışına çıkıp su şişesini çantadan aldım. Ayağı kalkıp kapağını açmaya çalıştım ama olamdı daha çok zorladımLanet olsun açılmıyoorr!!!!!
Tam şişenin kapağını açtım ki şişenin ağzına kadar su ile ile dolu olduğunu fark ettim. Dökmemeye çalışarak ağzıma götürürken biri arkamdan gelip omzuma çarptı. Ve tüm su yüzüme boşaldı. Üstüm başım su olmuştu. Şimdi ölecek olan talihsizin kim olduğunu görmek için arkamı döndüğümde. Kumral ve Gözleri LENS olan bi kız gördüm
Bi dakika bu kız.... Anonimi ararken, sınıf listesini istediğimde bana kafa tutan kız değilmiydi?
Evet evet oydu
Lanet olsun! O kaşındı
-NAPIYOSUN!
"Ordan gözükmüyomu, yürüyorum"
Yüzüme sahte bi gülümseme yerleştirip gözlerimi kıstım.
-kahkaha attım-
-aahhh ne güzel. O yürüdüğün bacakları kırmadan gitsen iyi olacak.
"Noooldu? Yoksa sinirlendinmi?"
Sırırıp, yavaşça ona doğru birkaç adım attım
Ve elimdeki suyu onun kafasından aşşağı boşalttım hem de hepsini. Bana kafa tutmak neymiş görmüş oldu
-bak makyajın olmayınca ne de güzel oldun
Bana sinirlendiğini her halinden ankayabiliyordum. Dişlerini sıkıyor, hızlı ve sesli nefes alıp veriyordu
KUDUR KÖPEKK!!!
Hiçbir şey demeden ellerini yumruk yapıp arkasını dönüp gitti.
Bende çadıra girip yüzümü peçete ile siliyordum. Üzerimide sildim ama hepsi kurumammıştı zaten sadece üst kısmı ıslaktı. Kuruması için dışarı çıkıp sandalyede oturup biraz vakit öldürdüm.
Bir süre sonra yanıma john geldi."Naber prenses?"
-iyiiii
"Az sonra oyun başlıcak hee. Eşin kim?"
-bell tabikide. Senin?
"Jennifer"
Yüzüne anlamamış bir ifade ile baktığımda beni anlamış olacak ki parmağı ile birini gösterdi.
"Bak işte şu kumral kız"
AMAN TANRIM
Jennifer az önce kavga ettiğim kızdı, ben o kızın sevgilimin yanında dolaşmasına izin veremezdim. O tam bir sürrüktü.
Herkeze merhabaaaaaa yazar tam vaktinde geldiğğğ
Bi 20 votenizi alırım ama değil mi?
🥰🥰🥰