BÖLÜM 8 : YALAN SÖYLEME ...

12 3 0
                                    

*** Cansu'nun anlatımı ile ***

Saat üçü geçiyor ve biz bir karşımızdaki binaya bir de birbirimize bakıyoruz.

- yanlız gençler benim gözüm yoruldu. Mona Lisa tablosu değil sonuçta . Plan şu siz ikiniz kadını alıp arabada beni bekliyorsunuz . Bende gidip kamera kayıtlarını sileceğim.

Dediğimde ikiside bana döndü.

- haklı .

- hadi o zaman .

Dedi Toprak sinirle bakınarak. Saçlarımı havalı bir şekilde arkama atarak kaşlarımla 'hadi' dedim. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik içeri. Beni kameraların olduğu odanın önüne bırakıp hızla alt kata indiler. Odaya girdim arkasına dönük iri yarı adamı görünce şok içinde etrafımda onu bayılatabileceğim bir şey aradım. Ya da bir dakika ben neden uğraşıyorum ki . Yavaş adımlarla adama doğru yaklaştım ve belindeki silahı hızla elime alıp başına dayadım. Çırpınmaya başlayınca hızla konuşmaya başladım.

- şşşş! Sessiz ol ! Eğer mezarının masrafını ödememi istemiyorsan çırpınmayı bırak.

Durdu . Gülerek baktım . Telefonumu çıkarıp abimi aradım.

- ajan Jack naptınız ?

- seni bekliyoruz.

Dediğinde gülerek başımı salladım.

- tamamdır birazdan geliyoruz .

Dedim ve telofonu kapatıp adama döndüm.

- az önceki kamera kayıtlarını sil !
Hemen !

Yüksek sesle konuşmam ve başındaki silahı biraz daha sıkmam ile hızla bilgisayar görüntülerine girdi. Şifreyi girdi. Birkaç dakika sonra işlem tamamlandı. Hızla ayağı kaldırdım.

- kahramanlık yapma yoksa cenazeni bulamazlar bile.

Başını korkuyla salladı. Hızla koridoru bitirip dışarı çıktık. Arabayı dışardaki kameraların görmediği bir yere park etmişlerdi. Arabanın önüne gelince hızla cama vurdum. Yerde ayağıma çarpan içki şişesini gülerek elime aldım. Hızla adamın kafasında patlattım. Anında yere düştü . Deniz ve Toprak onaylamaz şekilde bakarak adamı arabaya bıraktılar.

Yarım saat sonra

Ikisi de baygın sandalyeye bağlı bir şekilde yatıyorlar. Evin bodrum katındaki bagaja getirdik.
Toprak ve Deniz sandalyelere oturmuş telefonları ile ilgileniyorlardı. Sıkılmış bir şekilde ayağı kalktım. Baygın yatan hemşirenin yanına gittim ve uyanması için yanağına vurdum. Toprak ve Deniz anlamayarak bakıyorlardı.

- kızım ne yapıyorsun ?

Dedi Toprak.

- vaktimiz yok neler olup bitiyor bilmek zorundayız.

İkiside beni onaylayınca Şans'a yaptıklarının bedeli olarak kadına sert bir tokat attım. Sıçrayarak uyandı.

- günaydın tatlım.

- omdattt!

Ağzındaki bezden dolayı konuşamıyordu. Deniz ve Toprak kollarını omzuma atarak bağıran hemşireye baktılar.

- yordum edun!

Yüzümü buruşturup kulağıma dokundum.

- istediğin kadar bağır . Ya da biz çıkalım ?

Deniz ve Toprak ne dediğimi anlamaya çalışırken kollarını tutup merdivenlere doğru götürünce arkamızdan bağırdı.

- bondon ne ostoyorson ?

BURUK KALMIŞ HAYAT (Düzenlendi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin