*** Sera'nın anlatımı ile ***
Sonunda iliklerime kadar korku taşıdığım o binanın önündeyim. Hepimiz birbirimize bakıyorduk yutkunarak. Sadece birimiz hariç.
- hayatımda ilk kez bu kadar heyecanlandığımı hissediyorum.
Dedi Cansu hayranlıkla korku dolu binaya bakarak. Deniz sinirle gözlerini devirip ağzından birşeyler homurdandı.
- ben hayatımda ilk kez bu kadar korkuyorum.
Dedi Ayşe . Tuğçe sıkıntılı bir nefes verdi.
- insanların geceleri şu camdan...
Dedi parmağı ile üst kattaki yıkık dökük camı göstererek.
- birilerinin atladığı fakat sonra kaybolduklarını söylüyorlar. Bir de burada önceden yatan akıl hastaları "Ölüm tüneli'nden " birilerinin çığlıklarını , gülüşünü ve ağlayışını duyduklarını söylüyorlarmış...
- bu bir tuzak olabilir ben Şans'ı buraya getirdiklerini düşünmüyorum.
Dedi Cansu. Şans'ın telefonuna gelen bildirim ile telefonu cebimden çıkarıp gelen mesaja baktım.
Kimden : Katilin
* İçeri gir fazla düşünme bence .
Ama önce onlardan kurtulman gerek . Kendine zarar ver seni hastaneye götürsünler. Gece yarısı buraya tek başına gel .Okuduğum mesaj ile gözlerimi yumdum acı içinde sonra gözlerimi açıp etrafımda bana zarar verecek bir nesne aradım. Arka tarafımızda kalan büyük duvarda duran çerçevesiz aynayı görünce yutkundum.
- hassiktir.
Dedim fısıltı halinde. Onu oraya büyük ihtimalle katil bırakmıştı.
Sen ne yapmayı düşünüyorsun korkarak soruyorum ama ?
Yapacaktım. Bunu yapmak zorundaydım. Herkes önlerindeki binaya bakarken geriye doğru adımlar attım. Sonra onlara arkamı dönerek hızla koşmaya başladım. Başımı eğerek aynayla aynı boyuta getirip koşmaya devam ettim ve kafamı hızla aynaya çarptım. Başıma giren tarif edilmez acı ile inleyerek yere diz çöktüm gözlerimin kararması ile kendimi soğuk çimenlere bıraktım.
- Sera !?
Dedi Deniz koşarak yanıma gelerek. Gözlerimi tamamen kapattım.
-_-_-_-_-_-_-_-_
Saatler sonra
Yorgun gözlerimi yavaşça açtım. Bir hastahane odasının yatağında uyuyordum. Deniz hemen yanımdaki koltukta uyuyordu. Diğer herkes yerdeki montlarının üzerinde uyuyorlardı. Cebimden telefonumu çıkarıp saatin kaç olduğuna baktım. Gece yarısıydı.
Şans'ın telefonunu çıkarıp mesaj gelmiş mi diye baktım. Tam o an bildirim sesi ile mesajlara girdim.Kimden: Katilin
* Günaydın Sera. Acele etsen iyi edersin. Fazla vaktin kalmadı.
Dediğinde üstümdeki hasta önlüğünü hızla çıkardım. Başımın dönmesini umursamadım. İç çamaşırlarım ile kalınca beni görmelerinin vereceği utançla hızla komodinin üzerindeki kıyafetlerimi hızla üzerime geçirdim. Başımdaki sargı bezlerini umursamdan iki telefonu da pantolonumun cebine koyup yerdeki ayakkabımı hızla giyip yavaş adımlarla odadan çıktım. Koridora çıktığımda koşarak hastaneden çıktım. Önümde duran siyah araba ile duraksadım . Muhtemelen bu da katilin işiydi.
Derin bir nefes alarak arabanın arka kapısını açıp bindim. Sesini bile çıkarmayan takım elbiseli adam on beş dakika'nın sonunda beni o lanet hastanenin önüne bırakıp gitmişti. Kalbim hiç olmayacağı kadar hızlı atıyordu. Bir anda önümdeki kapının açılması ile korkuyla etrafıma baktım. Bir adım attım ve büyük bahçenin ortasında durdum. Yutkunarak adımlarımı hastanenin kapısına doğru yönlendirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURUK KALMIŞ HAYAT (Düzenlendi )
RomanceKlişe sandığımız bu hikaye aslında felaket öncesi mutluluktu.