Sonunda şok etkisinden çıkarak şok içinde kalmış dört kişiye baktım . Adrese iyice bakıp bir kağıda yazıp hızla evden çıktım. Ama dördü de peşimden geliyordu. Semih bize arabasını gösterince hepimiz o yöne yöneldik. Arabaya bindik . Ayşe ön koltukta telefon'u elinde Semih'e yön veriyordu. Biz üçümüz ise arkaya oturmuştuk. Yirmi dakika boyu karış karış mezarlığı aradık. Ama nedense mezarlığı bulamıyorduk. Sonunda araba durunca ne olduğunu anlamak için öne doğru eğildim . Aman Allah'ım ! Deniz , Cansu ve Toprak ? Allah Kahretsin ! Deniz ve Toprak yerde cansız yatıyorlardı. Cansu da başlarında ağlıyordu. Hızla arabadan inip şok içinde Cansu'nun yanına gittim .
- Cansu ?
Dediğimde ağlayışı çoğaldı.
- git burdan !
- ne saçmalıyorsun sen !?
- peşinizde ikinizi de öldürecek ! Çabuk git burdan ! Onlar yaşıyor !
Başımı hayır anlamında salladım.
- Şans'ı düşün !
Dediğinde ilk kez kendimi bu kadar çaresiz hissettim. Arkama döndüm.
- Emre !
Emre hemen arabadan inip yanıma geldi.
- onları hastaneye götür ! Cansu en ufak şeyde beni arıyorsun.
Başını hayır anlamında salladı.
- bende geliyorum.
- manyak mısın ? Abini ve Toprağı hastahane'ye götür !
- bende geliyorum .
Dedi ve Emre'ye baktı.
- onların başından bir saniye bile ayrılmıyorsun ! Tamam mı ?
Emre başını salladı . Cansu hızla yanıma geldi . Sonra Semih Emre'ye anahtarı atıp yanıma geldi . Sonra Ayşe ve Tuğçe'de yanımda bitti. Son kez arkama baktığımda Emre Toprağı arabaya bırakmış ve Şimdide Deniz'i arabaya götürüyordu.
- üzgünüm.
Diye fısıldadım. Tekrar önüme döndüm.
- bu nasıl oldu ?
Dedi Ayşe . Cansu anlamaz bakışlar atınca anlatmaya başladım.
- Şans'ın telefon sinyalleri bizi buraya getirdi. Ama mezarlık olarak geçiyordu. Şuan burda bir mezarlık yok.
Cansu hızla telefonunu çıkardı . Bir dakika boyu telefonuna baktıktan sonra bize döndü.
- burası 1200'lü yıllarda lanetli kabul edilen bir mezarlıkmış . Ama bir saatten sonra mezarlar kaybolmuş . Biri bana buranın konumunu attı . Şans'ın burada olduğuna dair. Ben inanmadım ama başka çarem yoktu . Deniz ve Toprağa da atmış olmalı. Geldiğimde ikisi de ağır darbeler almış bir şekilde yatıyordu. Sana da mı konum attı ?
Dediğinde kaşlarım çatıldı.
- hayır bana konum atmadı . Ayşe benim hacker arkadaşım . Şans'ın telefon sinyallerine göre burayı gösteriyordu.
- Şans'ı kaçıran her kimse Sera'nın buraya gelmesini istemiyordu sanırım.
Dedi Tuğçe . Cansu başını salladı.
- haklı . Şans'ın telefon sinyalleri burayı gösteriyorsa telefon buralarda olmalı . Hepimiz dağılalım ve telefon'u arayalım .
Dediğinde hepimiz cebimizden telefonumuzu çıkarıp fenerini açtık. Ve dağılıp telefonu aramaya başladık.
- buldum.
Ses Tuğçe'ye aitti. Hızla hepimiz başına toplandık.
- bir katille ilgili bilgi verilmiş .
- oku hemen !
- 1974 - 1978 yılları arasında, ABD'nin çeşitli yerlerinde çok sayıda genç kadını öldürmüştür. Kurbanlarının kesin sayısı bilinmeyen Bundy, on yılı aşkın inkâr süreci sonunda, otuzdan fazla cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Bundy, sıklıkla Amerikan seri katillerinin öncül örneği olarak kabul edilir. Gerçekten de.seri katil terimi ilk defa onu tanımlamak için ortaya atılmıştır.
Bundy'nin bir sosyopat olduğu düşünülmektedir. İşlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanımlanır. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürmüştür. Kurbanlarının çoğuna tecavüz ettiğine ve ayrıca, öldürdükten sonra da tecavüz edip, bedenlerini kestiğine inanılmaktadı.
Yerimde kaskatı kesildim. Lanet olsun ! Bir katil Şans'ı kaçırmıştı. Kendime gelmeye çalışarak telefonu elime aldım ve son aramalara girdim. Gördüklerim ile kaşlarım çatıldı. Rehberde "Katilin" diye kayıtlı bir numara vardı. Hızla arayıp kulağıma dayadım . İki çalışta açıldı.
- kimsin lan or*spu evladı !
- sakin ol .
Dedi kalın bir ses sonra bir çığlık sesi ve diz çöküp elini boğazına götürmüş bir ben.
- senin mezarını bizzat ben kazacağım am*na koduğumun evladı ! Adresini ver lan köpek !
Telefon anında yüzüme kapandı . Yutkunarak bana merakla bakan üç kişiye dehşet içinde baktım. Ayşe'ye telefonu uzattım.
- sinyali bul .
Dedim çıkmayan nefesimle . Ayağı kalkıp telefonumdan taksi çağırdım. Mezarlığın etrafında gezinirken ayağıma takılan eskimiş mermere bakmak için hızla eğilip üstündeki tozları silmeye başladım. Telefonumun ışığını tutup ne yazdığını okumaya çalıştım. Cansu ve Tuğçe hızla yanımda bitti.
- Latince yazıyor.
Dedi Cansu . Tuğçe taşı elimden aldı.
- et non morieris in dolore .
Cansu ve ben Anlamaz şekilde bakıyorduk . Yutkunarak türkçe'ye çevirdi.
- acı ile ölecek.
Dediğinde diyecek bir şeyim yoktu. Çünkü ancak bu kadar şok yaşayabilirdim.
~ bölüm sonu ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURUK KALMIŞ HAYAT (Düzenlendi )
RomanceKlişe sandığımız bu hikaye aslında felaket öncesi mutluluktu.