ÇATLAYAN KALP

31 17 0
                                    

“Gideon, bana nasıl tanıştığınızdan bahsedebilir misin?”

“Kiminle?”

“Geçen sefer hakkında konuştuğumuz şu kızla, hani hayatını altüst eden.“

“Ah evet O. Hayatımı altüst ettiğini ben mi söyledim?”

“Evet. Aynen bu kelimelerle.”

“Bunu hatırlamıyorum. Neyse onunla bir bahar sabahı tanıştık, Aslında bir tanışma olduğunu söyleyemem. Bana adını hiç söylemedi, onca yıl boyunca bir kere bile. 24 yaşındaydım ve bana yetecek kadar küçük, tatlı, tek katlı bir evim vardı. Çok güzel bir de bahçem. İşimden kalan neredeyse bütün vaktimi o bahçe de geçirirdim, farklı türlerde renk renk çikek yetiştiriyordum. Bahçe küçük olmasına rağmen o kadar güzeldi ki, bazen saatlerce hiçbir şey yapmadan hasırdan sandalyeme oturur gözlerimi bu güzellikle boğardım.

Zamanla bu bahçenin tanıdığım, gördüğüm bütün insanlardan daha güzel olduğuna inanmaya başladım. Hiçbir insanın bu kadar güzel olamayacağına dair sarsılmaz bir güven duyuyordum, ve sonra dediğim gibi bir bahar sabahı elimde bir kahve bardağıyla bahçeye çıktım ve bir kadını diz çökmüş benim çiçeklerimi koparırken gördüm, benim çikeklerimi!!

O kadar sinirlendim ki gözüm başka bir şeyi görmez oldu. Dünya bulanıklaştı. Öyle büyük bir öfke benliğimi sarmıştı ki bir an bedenimin dayanamayıp parçalanacağını zannettim. Onu öldürmek istiyordum. onu ellerimle parçalamak istiyordum. kahvenin elimi yaktığını hissetmedim bile, kupayı yere fırlatıp ona doğru giderken kendime ait olmayan hayvani bir sesle “sen ne yaptığını zannediyorsun?” diye kükredim.

Artık ayağa kalkmıştı. Ben tam kolunu tutmak için uzanmışken arkasını döndü ve o anda herşeyi unuttum. içimdeki yakıcı nefreti, bedenimi parçalayan öfkeyi, güzeller güzeli bahçemi bile. Elim havada asılı kaldı ve bütün evren içime doldu. Bütün hepsi. Nefesimin kesildiğini hatırlıyorum, bedenimin patlayacakmış gibi sarsılıp titrediğine, ve bu hissettiğim şeyi anlatacak kelimelerimin olmadığını düşündüğümü de hatırlıyorum. Bunların hepsi öyle kısa bir sürede oldu ki bana yıllar gibi geldi.”

“Çok mu güzeldi? Bahçenden bile mi?”

“Görünüşünü soruyorsan, bilmiyorum. En ufak bir fikrim bile yok.”

“Nasıl yani onu görmedin mi?”

“Gördüm ve 5 yıl boyunca onu gördüğüm her seferinde yüzünü ezberlemeye çalıştım, ama unuttum. Onlarca kez ama olmadı. Fotoğrafını bile çektim hemde kaç kez ama her defasında onu kaybettim. Olabilecek her yolu denedim ve hiçbiri bir işe yaramadı, nasıl ya da neden bilmiyorum ama yüzünü ya da nasıl göründüğünü bilmemem gerekiyordu ve bilmeyeceğim de.”

“Bahsettiğin şey iç güzellik o zaman, öyle mi?”

“Öylede denebilir. Yüzünü hatırlamıyorum ama zaten onun güzel olduğunu gördüğümü zannetmiyorum. Hissettim. Kelimenin gerçek anlamıyla hissettim.”

” Peki, sonra?”

“Ben öylece hareketsiz dururken, bana elindeki çiçekleri gösterdi ve “Bunların hepsi çok güzel ama ben en çok şu küçük mavi olanları sevdim.” dedi. Sesi gülümsüyordu. Ben daha ne olduğunu anlamadan ağzım hareket etmeye başladı ve “Onların adı beni unutma” dedi. Sanki beynim vucüdümü ele geçirmiş gibiydi. Tdıyormuş gibi bir kaç kere beni unutma diye mırıldandı ve gülümseyerek bana “öyleyse beni unutma.” dedi ve öylece çıkıp gitti.

Dakikalarca orda hareketsiz durdum. Odaklanmaya çalışıyordum, sonunda kolum sanki ölü gibi yanıma düştü ve bacaklarım beni içeri taşıdı. O gün kendime gelemedim aslında aylarca kendime gelemedim. Yine işe gittim, yine bahçeyle ilgilendim, yine saat ilerledi, takvimler değişti ama gelmedi. Bahçedeki bütün çiçekleri yerinden söküp her yere beni unutma ektim ama yine gelmedi.

Rüyalar görmeye başladım. Kalbim çatlamaya başladı ama unutmadım. Bir saniye bile onun gerçek olmadığına inanmadım.”

❣️AŞK VE SEVGİ❣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin