2. BÖLÜM: HUSBAND

24 2 2
                                    

Azad caminin bir köşesinde az önce karşılaştığı Areksiya yı düşündükçe kalbi daha hızlı atmaya başladı. Haftalardır caminin minaresinde izlediği o hulâsa genç kız birden karşısında belirmişti fakat Azad heyecanından onunla fazla konuşamadı birde Aresksiyâ nın babasını görünce birden korkması ve telaşla kaçması belki de Areksiya nın gözünde onu küçük duruma düşürmüştü. Bunları düşündükçe zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Azad birden kafasını dışarıya çıkarınca havanın karardığını görür. Sabahki olayı babasının unutmuş olmasını dileyerek evinin yolunu tutar, eve varınca kapının önünde durup babasına söyleyeceği yalanı düşünür ve içeriye girer. İçeride babası ve annesi salonda oturmuş yemek yerken birden karşısında Azad ı görürler. Azad, başını öne eğerek birazda masumane bir sesle babasına;
_" Çok özür dilerim, yalnis okumanın sebebi sözleri unutmam, daha sonra da korkup kaçtım."
Babası öfkeli bir hal almış vaziyette yemeğini yerken birden ayağı kalktı ve Azad a doğru yaklaştı, babasının sinirle kendisine doğru geldiğini gören Azad korkudan geriye doğru adımlar atmaya başladı, tabi babasından bir kez daha kaçması mümkün değildi. Korku içinde babasına baktı ve işte o an o heybetli adam, 12 yaşındaki bir çocuğa göre oldukça iri olan babası ona yaklaşıp elini havaya kaldırıp Azad in suratına hokkalı bir tokat indirdi. Neye uğradığını şaşıran küçük azad babasının ona tokat atmasıyla beraber yere yığılır, bu durumu gören annesi yerinden kalkıp oğluna doğru koşmaya başlayınca Azad in babası aynı tokatı birde karısına yapıştırır. Azad annesinin o halini görünce birden olduğu yerden ayağa dikilir ve babasının karşısına geçerek ona diklenmeye çalışır. Bu durum karşısında daha fazla sinirlenen babası, Azad ı iki elinin arasına alarak kaldırıp yere çakar.
Evinde resmen terör estiren Ferzan, oğlu Azad ı ve karısını kanlar içinde bırakıp evden çıkıp gider.
Azad ve annesi yaşadıkları bu acı olayın üzerine çaresiz bir halde durumu kabullenmek zorunda kaldılar.
Azad, daha önceden de babasından bu şekilde dayak yemiş ve bu yaşadığı ilk değildi aynı şekilde annesi de kocasından çok korkuyordu.
Dönemin şartları çok zor olmakla beraber o yıllarda erkek egomanyası tamamıyla legaldi.
Azad babasından gördüğü bu kötü muameleler sonunda artık camiye gitmemeye karar verdi, bu vermiş olduğu karar babası tarafından tabiki de kabul görmeyecek hatta çok şiddetle red edilecek muhtemelen. Bunun farkında olan Azad kendince bir yol bulmaya karar verdi.
Günlerce babasının onu camiye çağırması sırasında sürekli hasta numarası yaparak kurtulmuştu. Fakat aradan geçen bir hafta babasının daha fazla sinirlen mesine sebep olmuş ve artık hasta numarasına inanmıyordu.
Azad daha kalıcı bir şey bulmak zorundaydı çünkü babası onun dersleri kaytarmasına çok sert bir şekilde karşı çıkıyordu.
Azad bir gün cami de babasının yanında bir adam görür. Bu adam heybetli, kudretli birine benziyordu çünkü babası bu adamı her gördüğünde hemen yerinden fırlar gider bu adama saygıyla önünde eğilir ne derse de dinlerdi. Azad bu durumu fark edince kendine şöyle dedi;
_" Eğer babam bu adamın her dediğini yapıyorsa ben bu adama durumu mu anlatırsam eğer belki benim de camiye zorla gelmeme de bir çare bulur." Diye düşündü.
Babasının yanından çıkan heybetli ve kudretli adamı takip eder ve makamına girdiğini görür görmez hemen arkasından içeriye doğru oda girer. Azad bu heybetli adamın kim olduğunu bilmediği için içeriye girer girmez hemen onun eteğine yapışarak;
_" Ey kudreti çok merhameti bol hükümdar ne olur bana yardım et." Diye bağırınca etraftaki herkes ona doğru yaklaşıp;   
_" Bıre zındık Ne yaparsın sen derhal bırak kadı Efendi'nin mübarek cübbesini. " Diye onu kadı efendiden uzaklaştırmaya çalışırlar. Bu durum karşısında kadı efendi eteğini tutup çekiştirenin bir çocuk olduğunu görünce sakin bir şekilde cemaate;
_" Bırakın sâbiyi bana bir hal anlatmaktadır sanki, gelsin buyursun huzuruma."  Der.
Azad o ana kadar o heybetli adamın kadı olduğunu bilmez. Etrafın söyledikleri üzerine kadının eteğine yapıştığını anlayınca birden korku ile başını öne eğer.
Kadının karşısına geçince de kadı efendinin ona;
_" Buyur derdin nedir ne medet istersin benden tekrar bi de hele." Diye sorunca,
Azad bu sıcak yaklaşım karşısında kadı efendiye derdini anlatmaya başlar.
_" Benim babam, biraz evvel yanından geldiğiniz adamdır, caminin müezzinidir.  Bende sizi konuşurken görünce yanınıza gelmek istedim."
Kadı;
_" Ferzan Efendi'nin oğlu musun sen."
Azad;
_" Evet."
Kadı efendi;
_" De hele nedir derdin?"
Azad;
_" Benim babam çok sinirli bir adamdır. Beni 8 yaşımdan beri camiye zorla götürür orada dersler verir onun gibi müezzin olmamı ister bende dersleri çalışırken bazen yalnis yapıyorum oda sürekli beni dövüyor ben onun korkusundan hiçbir şeyi anlamıyorum sizden de babamla konuşup beni artık zorla müezzin yapmaması için yardım istiyorum."
Bu durumu dinleyen kadı efendi;
_" Derhal müezzin Ferzan efendiyi huzurum a getirin."  Diye emir verir.
Ferzan efendi kadının onu huzuruna çağırdığını duyunca birden korkar ve endişeye kapılır.
Kadı efendinin huzuruna gelince;
_" Buyrun kadı efendi beni huzurunuzda görmek istemiş siniz bilmeden bir kabahat mi işledim acep?" Diye sorar.
Kadı efendi o gelmeden önce Azad ı farklı bir odaya gönderir ve orada kararı beklemesini söylemiştir.
Ferzan ını huzuruna çıkaran kadı efendi ona;
_" Ferzan efendi bugün senin yanından çıktıktan sonra kulağıma birşeyler çalındı. Duyduğuma göre senin bir genç oğlun var imiş ve bu oğul seninle beraber her gün  camiye gelir yanında ders alır miş. "
Ferzan;
_" Evet kadı efendi, oğlum Azad dır, benle beraber gelir bende ona ilmimden öğretir onu kendim gibi müezzin yapmak isterim nasip olursa inşallah." Der.
Kadı efendi;
_" Maşallah sana çok güzel düşünmüşsün lakin bunu yaparken o sâbinin de hakkını gözetir, kollar mısın ona bu yolu seçerken, ondan da rızasını istedin mi?"
Ferzan yaptıklarını bildiği için başını öne eğerek mahcup bir şekilde;
_" Hayır, oğluma sormadım hic zaten onun da yeteneği yok sürekli yalnis lar yapıp duruyor."
Kadı efendi;
_" Belki de istemiyor dur ondan anlamıyor biz bu sâbinin hakkını korumak zorundayız ve sende artık bundan sonra oğlunu medreseye gönder ilmini başka şekilde geliştirsin kendine uygun olan zanaatı da o seçsin."
Ferzan kadı efendinin söylediklerini her ne kadar kalben kabul etmese de karar organı olan bu makamda ses çıkarmadan herşeyi kabul etmek zorunda kalır.
Kadı efendi Ferzan ile olan davayı bitirdikten sonra huzuruna Azad ı çağırır ve ona;
_" Sen bizden medet istedin bizde mahkeme kurduk ve babanın haksız olduğunu kabul ettik. Babanı huzura çıkarıp konuştuk ve senin artık medresede ilim almanı kabul etti sende artık onun zoruyla birşey yapmayacaksın medrese de eğitimini alıp kendine zanaat öğreneceksin."
Azad kadının kararından sonra mutluluktan havalara uçtu artık babasının dayaklarını yemekten kurdulduğu için mutluydu.

HAFTAYA DEVAM EDECEK.  
    

SURP GİRAGORS KİLİSESİNDE ÇALAN ÇANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin