3. BÖLÜM: Kutsal su (vaftiz)

14 2 0
                                    

Azad, kadı sayesinde babasının yanında zorla kalmaktan kurtulmuştu.
Babasının yanında kalmaktan hiç de mutsuz olmayan hatta bunu zevkle yapan Areksiya ise her sabah babasından önce kalkar annesi ile kahvaltı hazırlar daha sonra uyuyan babasının yanağına  bir buse kondurarak onu uyandırırdı. Babası ve annesi Areksiya a son derece düşkünler, bir dediğini iki etmezler. Kızlarına bu denli düşkün olmalarının sebebi ise kızları Areksiya nın dönemin en kıymetli azizlerin den biri olan Aziz Noyan tarafından bebekken kutsanmış olmasıydı.
Aziz Noyan Areksiya dünyaya gelince o sırada bebekleri kutsamak için kutsal suyu hazırlarken Areksiya ya sıra geldiğinde, suyun içindeki garip bir olaya şahit oldu. Bu olay Hristiyanlık âleminde çok nadir görülen kutsal Meryem olayıdır. Yüz yılda bir görülen bu olayı tüm azizler bilir ve kendi başlarına da gelmesi için hep dua ederlerdi. Aziz Noyan ise hayatında bu olaya ikinci kez şahit oluyordu. İlk kez bu olayı yaşadığında henüz 30 lu yaşlardaydı ve pekte bilmediği bir olaya şahit olmuştu fakat hemen kutsal İncil kitaplarından bu olayı öğrenip kutsadığı bebeğin ailesine müjdeler vermişti. Meryem olayı yeni doğan bir bebeğin hele ki bu kız bebek ise olma ihtimali kuvvetli olan bir olaydır. Bu bebekler kutsanırken özel dualar edilir bu dua ile bebekler altından bir tasa batırılıp çıkarılır bu olayı 3 kez tekrarlar lar azizler. Areksiya nın suya ilk daldırılmasın da bebek hiçbir tepki vermedi. İkincisinde ise bebek birden ağlayarak ses çıkardı. Son kez batırıldıgında ise bebek birden gülümsemeye başladı. Aziz Noyan bebeği kaldırdığında bebeğin vücudundan akan suların tasın içinde farklı şekiller oluşturduğunu gördü  bu şekiller bu bebeğin geleceğinden bir haber gibi şekilden şekile giriyor, aniden bir görülüp bir kayboluyor, aziz Noyan birden şaşkın bir halde gözleri yuvalarından çıkar gibi tasa bakmaya başladı. Onun hareketlerinin tuhaflaştıgını gören Sarkisyan hemen aziz Noyan in yanına gelerek ona neler olduğunu sorar. Aziz Noyan kafasını kaldırıp bebeği havaya doğru tuttu ve " Meryem, Meryem  işte bu bebek bu yüz yıla adını yazdıracak kutsal çocuk dikkat edin bu bebek size bir şans bu coğrafya ya ise belki de kan ve zulüm getirecek. Onu koruyun çok ama çok kıymetli bu bebek" diyerek babasının kucağına verir. Areksiya bu yaşananlardan sonra ailesi tarafından her zaman dikkatle büyütülür . Babası ve annesi onu gözünden sakınır her zaman, Areksiya, güzeller güzeli bir genç kız olunca artık onu evde kimselerin görmeyeceği bir saklı hayattan çıkarmak zorunda kalırlar. Babası Sarkisyan bunu yapmakta çok zorlanır çünkü biricik kızını yıllarca herkesten uzakta büyütmüş ama artık kızı büyümüş eve sığmaz olmuştu. Çareyi kendi yanında bulundurmakta bulan Sarkisyan kızına sevgi ile davranarak onu kendine ve kiliseye bağlı bir kız yapmıştır. Areksiya babasının yanından biran olsun ayrılmak bile istemiyordu çünkü babası ona çok iyi davranıyor hiç bir zaman baskı kurmuyor. Bu durum onun çok kıymetli bir kız olması için yeterde artardı bile.
Azad, içinde doğduğu ailede sıradan bir hayat içinde yaşayıp dururken Areksiya ise bir kraliçe gibi yaşamaya devam ediyor.
Azad bu sabah uyanıp, her sabah yaptığı gibi kilisenin karşısındaki duvara yaslanıp Areksiya nın çanı çalmasını bekledi. Areksiya ise babası ve annesiyle kahvaltısını yaptıktan sonra kiliseye geldi.  Sabah ki ilk çanı çalmak için hazırlanan Areksiya merdivenlerden usul usul çıkıp çanı çalmaya başladı. Azad çan sesini duyar duymaz hemen heyecanla ayağı dikilir ve Areksiya ya bakmaya başlar. O aşk dolu gözler hayaller dünyasına dalıp dalıp çıkar. Öyle ki o müthiş yüksek çan sesi Azad a bir senfoni gibi geliyor onu hülyalara daldırıyordu.
Henüz on iki yaşında olan Azad bu yaşadıklarının ne demek olduğunu bilmiyordu bile. Zaten aşkın bir kitabı yada klavuz u yoktu ki. Aşk sadece hissedilir, aşk insana hangi yaşta olursa olsun aniden gelir ister adını bil istersen bilme ama yaşadığın o his senin rehberin olur. Azad da tam da bu şekilde hissettiği duygunun ne demek olduğunu bilmeden sadece yaşadığı bu müthiş duygunun gereği her sabah bu duvarın altında o çan sesinin çalmasını heyecanla bekliyordu. Bu sabah sanki bambaşka çalıyordu o çan Azad bambaşka bir heyecan yaşıyordu çünkü iki gün önce babasından kaçıp sığındığı kilisede onu karşısında görmek bambaşka bir duygu yaratıyordu Azad da bu sabah . Sırtını dayadığı duvardan metrelerce yukarda çalan çanı dakikalarca izledi Areksiya yı  izlemeye doymayan Azad birden Areksiya nın işini bitirip içeriye girdiğini görünce o daldığı rüyadan uyanır ve medresenin yoluna koyulur.

Haftaya devam edecek...

SURP GİRAGORS KİLİSESİNDE ÇALAN ÇANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin