5.Portre

237 45 41
                                    

At arabası yolda ilerlerken irili ufaklı taşlara takılıp bizim de sarsılmamıza sebep oluyordu. Ben, Park Jimin ve Conrad, Düşes Anna'yı ziyaret için epey uzun bir yola koyulmuştuk. Düşes son zamanlarda Jimin Bey'i konağına davet etme maksadıyla pek çok kez mektup yollamış ve aldığı olumsuz cevaplara karşın asla yılmadan devam etmişti. Kendisini görmememe ve tanımamama rağmen bir nebze önyargı edinmiştim. Evli bir kadın olan Düşes'in bu denli genç bir beye çağrıda bulunması hoş bir hareket değildi. Düşes'in ait olduğu sınıf Park ailesinin üstünde yer aldığı için artık nezaketen de olsa Düşes'i görmek için hazırlık yapmıştık.

Park Jimin elini çenesinin altına yerleştirmiş düşünceli bir şekilde yolu izliyordu, Conrad'ın yapılacaklar listesini tekrar etmesini pek umursuyor gibi değildi. Conrad sıkıntıyla iç çekerek yardım ister gibi bana baktı.

"Jungkook lütfen efendimize bir şey söyle, Düşes'in yanında bu sıkkın tavrına devam etmemesi için ricada bulun."

Park Jimin'e neyi yapıp yapmayacağını söyleyebilecek veya bir ricada bulunabilecek statüde olmadığım için bu sefer sıkıntıyla ben Park Jimin'e baktım. O ise bir süre sonra hem bana hem Conrad'a uzun uzun baktı ve şapkasını düzelterek gözlerini kapattı.

"Anladım Conrad, artık lütfen biraz sessiz ol da yolun geri kalanında başımı dinleyeyim. Konakta yeterince başım şişecek zaten."

Conrad ve ben birbirimize baktıktan sonra sakince arkamıza yaslandık. Park Jimin'in bu tavrı benim Düşes'e olan merakımı iyice arttırdığı gibi ön yargımı da epey körüklemişti.

Konağa vardığımızda giriş kapısını açmak için bekleyen güzel giyimli iki hizmetçi vardı. Bizleri buyur ettikten sonra hemen ortadan kaybolan hizmetçileri yeni hizmetçiler takip etti. Misafir odasına alındığımızda Düşes de yüzünde büyük bir gülümseme ile odaya teşrif etti.

Düşes otuz küsür yaşlarında biraz balık etli ve oldukça süslü bir kadındı. Çiçek desenli kabarık elbisesini sürerek girdiğinde Park Jimin'e selam verip kendi koltuğuna yerleşti. Ben ve Conrad, Park Jimin'in arkasında ayakta bekliyorduk. Düşes birkaç dakika hal hatır sorduktan sonra gözlerini bana dikti. Sebebi anlamadığım bir şekilde yüzünü buruşturduktan sonra Jimin Bey'e doğru eğildi.

"Bu beyefendi de kim oluyor acaba?"
"Kendisi yeni yardımcım, Jeon Jungkook."

Düşes başıyla duyduklarını onayladıktan sonra birkaç saniye daha bana baktı, sonra da ben ve Conrad hiç yokmuş gibi koyu bir sohbete girdi. Jimin Bey'in hoşnutsuzluğu yüzünden bu kadar net okunmasına rağmen kadının neşeli ifadesi epey ilginç bir manzara oluşturuyordu. Bir süre daha havadan sudan konuşulduktan sonra Düşes hizmetçilerini odaya çağırttı.

"Hizmetçilerim, Bay Jeon Jungkook ve Bay Müller Conrad'a izninizle bir şeyler ikram etsin, o arada siz Park Jimin'le konuşmak istediğim özel bir mevzu var."

Hizmetçilerin eşlik etmesi üzerine yavaşça odadan çıkarken Park Jimin ile birkaç saniyeliğine göz göze gelmiştik. Onu kurtarmamı ister gibi bana baktıktan sonra yalandan bir gülümseme ile Düşes'e döndü.

Düşes'in hizmetçileri de kendisi gibi kibirli kişilerdi. Bizlere ikram ettikleri birkaç çöreği tabaklarımıza yerleştirirken bile bundan büyük bir zahmet duyuyorlarmış gibi oflayıp puflayarak hizmet ediyorlardı. Hizmetçiler arasında bile sınıf farkı yaratan şu kişileri aklım almıyordu. Zoraki yiyebildiğim çöreklerden sonra Conrad ile konakta kısa bir tura çıkmıştık. Conrad'dan duyduğum kadarıyla Düşes'in eşi oldukça yaşlı ve varlıklı bir adammış. Düşes'in çocuğu olmamasına rağmen ondan ayrılmamış bunca zaman evli kalmıştı. Ayrıca iş için sürekli yeni toprakları gezermiş o yüzden o yokken evde sözü geçen Düşes Anna olurmuş. Konuşmalardan anladığım, pek hoş bir tabir olmasa da, Düşes Anna'nın eşi Kont ile parası için evlendiğiydi. Burada geçirdiğim kısa sürede bile kendisinden buram buram görgüsüzlük ve kibir kokusu geliyordu.

The Last Portrait ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin