"Kader"

264 49 30
                                    

Gökyüzünün karanlığa büründüğü saatlerdi. Istanbul beyoğlunda kalabalık bir pazar günüydü. Şehire ilk kar henüz düşmemisti. Yorucu bir kış günü, insanlar ısınmak için kalabalık barlara hücüm ediyordu. "Mask Bar" ismiyle anılan, beğenileriyle meşhur olan bir bar cafeydi burası. Küçük bir bar olmasına rağmen birçok insan rahatça eğlenebiliyordu. İçeriyi ter ve içki kokusu sarmıştı. Patron bana siparişleri dağıtmam için hızlı olmamı söyleyip duruyordu. Garson arkadaşlarımın yanina gidip tepsileri aldım ve o iğrenç kokuşmuş insan kokusunun arasından geçmek zorundaydım. Tabi ki Bar'ımızın isminin Mask Bar olmasınında bir sebebi vardı. Tüm çalışanların kendine özel tasarladıkları enteresan maskeler vardı. Maskeler sayesinde insanlar ın gözü hep bizim üzerimizde oluyordu. Elim ayağıma dolanırken ter icinde biraları hazırlarken birçok insanın dertlerine ortak oluyor, sıkıntılarına çare arıyordum. O gün 2 yıldır çalıştığım Bar'ın kaderimi değiştereceği aklımın ucuna bile gelmezdi. Hayatım, dünyaya gözlerimi actığım günden beri beni dışlamişken; uzun zamandır ilk defa kendi ayaklarım üzerinde durduğumu sandığım zaman bana yine tuzak kurmuştu. Hayatımı sevmeye başlamıştım taki o korkunç sahneye şahit olana kadar... O gün her hafta sonu olduğu gibi yoğun bir iş günü geçirmiştim. Barı kapatmıştık ve sabah aydınlığı yavaş yavaş gokyüzünü sarmaya başlıyordu. Arkadaşlar temizlik yaparken bende biraz dinlenmek için terasa çıktım. Terasa giderken patronun odasından bağrışma sesleri geldiğini fark ettim. Belli etmeden yarisı açılmış olan kapının arasından içerde ne olduğuna bakmaya çalışıyordum. Hani demişler ya fazla merak iyi değildir diye... çok doğru bir tabirmiş. Gözlerime inanamıyordum. Bizim yakışıklı, serseri Dj Deniz, babasının arkasında siyah takım elbiselerle aynı bir koruma gibi clas ve karizmatik bir hâle bürünmüş bekliyordu. Sahnede ki tarzına uymayan bir şekilde giyinmişti. Biraz daha etrafa göz gezdirirken patronumun; yerde dizleri üzerine çökmüş ağzı burnu kan içinde bırakılmış, 40'larında ki adama silah kaldırdığını gördüm. Elimi ağzıma götürerek gozlerimi kocaman açmış şekilde bir patrona birde o adama bakıyordum. Patron sinirli bir şekilde silahı adamin kafasina tutarak tetiğe bastı. Ben refleks olarak çığlık atmıştım. Fakat hemen kapının kenarına saklanarak kendimi belli etmemeye çalışıyordum. Ne yazık ki artık çok geçti. Ben yerimden hareket edemez haldeyken Deniz kapının kenarından beni yakalamıştı. Ben tam bağıracağım sırada eliyle ağzımı kapatarak beni duvara yapıştırmıştı. Nedenini bilmiyordum fakat o an Denizin gözlerine baktığımda çok derin bir korku ve mahcubiyet hissetmiştim. Sanki bunu yapmaya mecburmuş gibi bakıyordu. Ama ne yazık ki bir süre sona gozlerim bulanıklaşmaya başlamış ve zamanla heryer kararmıştı.

TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin