Jimin artık sekiz günden beri bu balonları alıyordu, ve kimin gönderdiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Ön sırada oturan çocuğa "etrafta kırmızı balonla dolaşan birisini gördün mü" diye sormuştu, ama onun da faydası dokunmamıştı. Sonunda Jimin araştırmaktan vazgeçip evine döndü.
Jimin'in tek yapabildiği şey söylenmekti ve en yakın arkadaşı onu çekmek zorundaydı.
"Anlamıyorum Tae, neden bu kişi bana yüz yüze söylemek yerine her gün not bırakıyor? Eğer gerçekten böyle hissediyorsa bana söylemesi gerekmiyor mu?"
Taehyung omuzlarını silkip elindeki kalemi kitabın üzerine bıraktı, artık canı ders çalısmak istemiyordu. "Bilmiyorum, belki sahne korkusu vardır?
"Kalabalık olmayacak, sadece bana söyleyecek"
"Ama karşıdaki kişi seni kalabalık gibi görüyor olabilir"
Jimin gözlerini düşürdü ve Taenin söylediğinin aslında mantıklı olduğunu düşündü. "Liseden beri bu kadar kısa bir sürede nasıl akıllannmayı başardın?"
"Ders çalışarak, ve şu anda sen beni bunu yapmaktan alıkoyuyorsun."
Jimin ona şaşkın bir şekilde bakarken, Taehyung ayağa kalkmış ve eşyalarını topluyordu.
"Ben notlarımı kiminle değişeceğim o zaman?"
Taehyung kütüphanede bakındı ve gözleri o belirli kişiye takıldı. Kahverengi saçlı çocuğa işaret edereken onu Jimin'e gösterdi, ama Jimin'in gördüğü tek şey çocuğun sırtıydı.
"Jungkook, bizim ingilizce sınıfımızda"
Taehyung Jungkook'u yanlarına çağırmıştı. Jimin'i gördüğünde Jungkook gülümsemesine engel olamamıştı.
jungkook diye düşündü jimin bu ismi duymuştum
"Jimin, Jungkook'u hatırlıyorsun değil mi? Sizi daha önce tanıştırmıştım."
Jimin hatırlayınca yüzünde bir gülümseme oluştu. Burnundan düşen gözlüklerini düzeltip "Evet hatırlıyorum, sen Yoongi'nin arkadaşısın" dedi
"Evet, o benim."
"Tamam birbirinizi de hatırladığınıza göre, Jungkook ingilizce notlarını Jimin ile paylaşır mısın? Geçen derse gelememişti çünkü ona balon bırakan kişiyi bulmaya çalışı-"
"Evet tabiki, gidip notları alacağım." Jungkook Tae'nin sözünü kesip çıkmıştı. Jimin içinden ona teşekkür edip gözlerini Tae'ye dikmişti.
"Ne?" Taehyung geri kalan eşyalarını toplarken bir yandan da gülüyordu
"Balonları söylemek sorunda değildin" deyip yerine iyice sindi
"Ah, hadi ama, bu çok tatlı. Bütün dünyaya gizli bir hayranın olduğunu ve sana her gün balon gönderdiğini söylemelisin"
"Evet tatlı ama kimin gönderdiğini bilmiyorum, bir psikopat bile olabilir."
"Ama yine de aldığın notları saklıyorsun"
Jimin tam cevap verecekken Jungkook boğazını temizleyip kitaplarını masanın üzerine bıraktı.
"Artık gitmeliyim" Taehyung her şeyini çantasına koyduktan sonra yerinden kalkmıştı.
"bekle, bizimle çalışmayacak mısın?" Jungkook şaşırmış bir şekilde Taehyung'a bakıyordu. Tae başka bir şey söylemeden sadece kafasını olumsuz anlamda sallayıp onları yalnız bırakmıştı.
sevimli diye düşündü Jimin yeni insanların yanında utangaç
"ee, ne kaçırdım?"
Jungkook ile ders çalışmak Jimin'in hoşuna gitmişti
Jungkook biraz rahatladığında aralarındaki sohbet uzamıştı, ve sanki bunu ilk kez değil de milyon kez yapmışlar gibiydi.
Gitme vakti geldiğinde ikisi birbirine numaralarını verdiler ve yollarını ayırdılar.
Çok geçmeden Jimin evine gelmişti ve kapısının önünde yine aynı kırmızı balon vardı.
Jimin bir saniye bile düşünmeden balonu içeri alıp, çatık kaşlarla patlatmıştı. İçinde tabiki yine bir not vardı.
isminin muhteşem anlamına geldiğini biliyor muydun?
-jk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 Balloons ▪︎ Jikook (TR çeviri)
Hayran KurguPark Jimin her gün kapısının önünde içinde kısa mesaj yazan kırmızı balon buluyor. cr. @taesyoongi ♡