"Bu geceyi benimle geçirir misin Jaemin?"
İçtiği içeceği hafiften püskürterek öksürmeye başladı genç adam. Bedeni cayır cayır yanıyor, yanakları hızlıca kızarıyordu.
"A-anlamadım?"
"Gün ışıyana kadar beraber vaki geçirelim. Gezelim, yemek yiyelim, eğlenelim... Olmaz mı?"
"Hee.. Öyle diyorsun."
"Sen ne sandın?"
"Hi-hiç..."
Karşısında utançtan kızaran genç sarışını daha da güldürmüştü. Ne anladığını tabikii de biliyordu. Ama onu daha fazla utandırmaya gerek yoktu.
"Olur, beraber olalım. Yani sabaha kadar gezelim."
Biraz önce kopan kahkaha fırtınası yine koparken ikili başlarını önlerine eğip bir süre bakışmalarına ara verdiler. Liseli sevgililerden hiç farkları yoktu.
Tepsideki her şeyi silip süpüren iki genç hamburger restoranında çıkararak dolaşmaya başladılar. Bir kaç giyim mağazası, bir kaç kitapçı gezerek hava kararanan kadar vakitlerini geçirmiş oldular. Şimdiyse rota barlar caddesindeydi.
"Cesaretin var mı?"
"Neye?"
"İçeri girip biraz eğlenelim randevulu gibi. Fakat yakalanırsak sıçtık demektir."
Kafasını kaldırıp kumar barını süzdü Jaemin. İnanılmaz eğlenceli olacaktı.
Birlikte görevlinin yanına gittiklerinde içeri girmeden önce planladıkları gibi sarışın görevliye oyalamış, Jaemin ise randevu defterinden bu saate denk gelen randevu kişilerinin adını öğrenmeyi başarmıştı.
Sarışının kulağına fısıldadığı iki ismi kendi kendine tekrar edip görevliye kendinden emin adımlarla daha çok yaklaştı.
"Ben Kyung Minha. Bu da dostum Xiao Min. Kendisi Çin'den yeni geldi ve daha fazla vakit kaybetmek istemiyor."
"Tabii efendim, dördüncü masa sizin. Rakipleriniz çoktan yerleştiler."
Göreviyi selamlayıp birbirlerine beşlik çaktılar. İlk görevi başarmışlardı. Şimdi sıra daha tehlikeli kısımdaydı.
"Merhaba efendim. Ben Kyun Minha. Çin'den rakibinizi getirdim. Kendisi dilimizi bilmiyor. Çeviriyi ben üstleneceğim."
Ayağa kalkan mafya tipli adam saygıyla eğilip eliyle oturmalarını işaret etti. Ciddilijlerinden hiç pas vermeyen ikili rahatça oturup kartların dizilmesi için müsaadeyi verdiler.
" Daha önce oynadın mı? "
" Hayır. "
" Güzel, amatör şansımız var o halde."
Yakalanmamak için fısıltıyla konuşan ikili tam olarak amatör şanslarına teslim olup oyunun ilk yarısındaki bütün parayı almış, neşeyle kadehlerini birbirlerine vurmuşlardı.
"Yaşınız küçük ama çok iyi oynuyorsunuz Bay Kyun."
"Teşekkür ederim efendim, tecrübem çoktur."
Bir kaç kez dilden kaynaklı şüphe uyandıran ikili bir saatin sonunda daha fazla risk almamak adına oyuna son vermek istediklerini söyleyip paraları ceplerine yerleştirdiler. Tam o sırada arkadan gelen sesler ile bok çukuruna düştüklerini anladılar.
" Geç kaldım kusura bakmayın. Bay Xiao uçağı kaçırmıştı."
Arkasında konuşan adama baktı sarışın. Oyunun gerçek sahipleri gelmişti. Şüphe uyandırmamaya çalışarak Jaemin'in kulağına yaklaştı.
"Sıçtık."
"Kaçalım. Ne dersin?"
"Başka seçeneğimiz mi var?"
"Elimi tut."
Verilen emre itaat ederek onlara dik dik bakan mafya babası olduğunu öğrendikleri adama baktılar. Adam en nihayetinde dönen dolabı fark etmişti. Fakat bunu ikili koşmaya başlayınca anlayan adam sinirle çığlığı bastı.
"Yakalayın şu kaltakları! Derhal!"
Binadan çıkan ikili ellerini iyice kenetleyip bütün güçleriyle koştular. İçlerindeki korkuya rağmen dudaklarından çıkan kahkahaları geceyi aydınlatmış, kalplerine sevgi serpmişti. Şüphesiz ki bu gece ikisinin de en güzel gecesiydi, en güzel gecesi olacaktı...
