Karar...

39 5 0
                                    

O günden sonra üç gün geçmişti. Yanıma bi defa gelmişti onun dışında mesajlaşıyorduk gelmemesi konusun da sık sık tembihliyordum onu. Yine yatağa girmek üzereydim esnedim uykum gelmişti. Yatınca anın da uykuya daldım.

Sabah alarmın sesiyle hemen uyanıp lavaboya gittim ve çıkınca hazırlanmaya başladım.
Hafta sonuydu ve yine işime gitmem gerekiyordu.
Gri pantolon ve pudra pembesi tişörtle kombinim tamamdı. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım ve maşayla hafif dalgalar yaptım. 2 kat geçerek rimelle hafif kirpiklerimi belirginleştirdim açık şeftali tonlarında ki rujumu da alt ve üst dudağıma 2 3 dokundurup yaydırdım. Bu kadar hazırdım. Çantamı ve beyaz ayakkabılarımı alıp çıktım. İşe gittiğim de daha temizlik yapılıyordu. Hızla odaya geçip üstüme kafenin önlüğünü geçirdim. Bi kaç dakika sonra Ege geldi kapıdan girer girmez gözleri beni buldu bana bakarak ama herkese hitaben 'günaydın' dedi. Herkes de ona karşılık verdi. İlerleyen saatlerde kafe iyice müşterilerle dolmaya başladı ama rahatlıkla uyumlu bir şekilde hepsine yetişebiliyorduk. Yeni bir müşteri gelince masasının başına gittim.

"Ne alırdınız,efendim?" Adam yirmilerinin başlarında gibiydi. 3'e vurulmuş saçları ve masmavi gözleri vardı. Ama 3'e vurulmuş saçları hiçte kötü durmuyordu bu adam da tam tersiydi.
Yüzüme baktı ve kafasını eğip telefonda bişeyler yazıp gönderdi. Sonra kafasını çevirdi ve ayaklarım dan başlayarak başıma kadar süzdü -allahım sen sabır- en sonun da
"Sade kahve" dedi.
Baş onayı verip hemen tezgâha dönüp siparişi verdim.
Hazır olduğun da tam fincan tepsisini alacakken Ege benden önce davranıp aldı. Kaşlarımı çatarak ona bakarken "ben götürürüm" dedi ve gitti.

Diğer müşterilerle ilgilendim. Zaman çabuk geçti.
Çıkış saati yaklaştı birazdan çıkacaktık ben önceden izin isteyip çıkmak istedim ve Ege de benimle birlikte çıkmak için izin istedi zaten yapacak bişey yoktu. Birlikte seri adımlarla benim evime konuşa konuşa geldik. Eve geldiğim de tam ayrılacağımız sıra telefonum çalmaya başladı. Ekran daki yazıyı görmemle şaşırdım.

"Babam arıyo pek aramaz aslında ne oldu acaba bişey mi anladı ki"  paniklemeye başladım. Beni kolumdan tutup binaya soktu.

"Dur sakin ol ve sakin bi şekilde aç telefonu"
Nefes alışverişlerim sakinleştirmeye çalışırken kafamı salladım aşağı yukarı.

Bi elimi kalbimin üstüne koyup telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Efendim, baba" ve bekledim.

"A kızısınız demek" bu ses bi kadın sesiydi ve tanımıyordum

"Evet, siz kimsiniz?" Şüpheyle sordum.

"Ben *****hastanesinden arıyorum buraya gelseniz iyi olacak babanız ağır bi trafik kazası geçirdi,durumu ağır" şaşkınlığım katbe kat arttı gözlerim kocaman açıldı.

"Ta-tamam hemen geliyorum" dedim ve hemen kapattım telefonu,

"Kim o, ne dedi sana"

"Bi hemşire, babam trafik kazası geçirmiş durumu ağırmış"
Kaşları havaya kalktı o da şaşırmıştı.
Beni yalnız bırakmadı ve benimle birlikte hastaneye geldi. Danışmaya adını söyleyip nerde olduğunu öğrendim ameliyata almışlardı. Önüne gidip beklemeye başladık. Yarım saat sonra doktor çıktı.
Ayağa kalkıp yanına gittim
"Nasıl"
"Şuanlık net bir şey söyleyemeyeceğim,kendinizi en kötüsüne hazırlasanız iyi edersiniz"

Gözlerim doldu tutamadım kedimi geri geri gitmeye başladım. Ege kollarını bana sarıp yavaşça banka oturttu. Ne kadar bana kötü davransa da babamdı sonuç olarak. Bi iki damla yaş aktı gözümden morelim yerlerdeydi.
Nolursa olsun buna engel olamıyordum. İki dakika sonra da çıkarıldı ameliyattan. Götürüldüğü odaya gittik. Cihazlar, serumlar bi çok şeye bağlıydı. 
Hemşire yanıma gelip bilgiler verdi ve gitti.
Artık bitkisel hayattaydı o kendine gelme ihtimali düşükte olsa vardı ama oldukça düşüktü.
Oda da ki koltuğa oturdum bitkin bi şekilde kendimi tutamadan ağlamaya başladım.
"İyi de olsa kötü de olsa hayatım daki tek kişi o eğer o da ölürse kimsesiz kalıcam"

"Şşş hemen aklına kötü şeyler getirme ben yanına da olucam senin"başımı alıp göğsüne yasladı ve sımsıkı sarıldı.
Bende ona sımsıkı sarıldım onun etkisiyle iyice  ağlamaya başladım.
Ağlarken ağırlık bastı uykum geldi ne kadar uğraşsam da karşı çıkamadım zaten beklemekten de başka yapabileceğim bişey yoktu. Ege'nin göğsünde uyuya kaldım.

Kargaşayla uyandım ve öğrendim ki beyin ölümü gerçekleşmişti. Sadece benden gelecek makine fişlerini çekme haberini bekliyorlardı. Bu saatten sonra ölüden hiç bir farkı yoktu. Koridora çıkıp yürümeye başladık. İlerlerken bi kadının seslice ağladığını duydum. Eşine bişeyler söylüyordu.
"Sinan o daha çok küçük ona bişey olursa eğer ben ne yaparım nasıl dayanırım buna" dedi.

Eşi ona daha da sıkı sarılarak ağlarken cevap verdi.
"Biliyorum canım biliyorum, ama bu gün birinin beyin ölümü gerçekleşmiş ve az da olsa umudumuz var kesmeyelim. Belki nakil gerçekleşebilir"

"İnşallah öyle olur Sinan" dedi ve sonra ağlayarak dua etmeye başladı.
'Allah'ım, nolur onu koru yalvarırım Allah'ım ona yardım et bize sabır,dayanacak güç ver'diye başı eşinin omzunda yaslı devam etti. O kadar içime dokundu ki sözleri bi annenin en çaresiz hali.

Emin değildim ama büyük ihtimal de bahsettikleri beyin ölümü gerçekleşen kişi de babamdı. Babamın odasına geri dönüp doktorlara haberi verdim. Makine kapatmaları konusun da ve nakil için gerekli izinleri verdim. Burukluk vardı içim de bi ama birinin hayatını kurtaracaktı. Dik durmaya çalıştım olabildiğince.

Ertesi gün cenaze işlemleri başladı ve defnedildi babam. Kimsem olmadığı için mahalleden bi kaç amca ve teyzeler yardım etti bana. Bi saat için de bitti her şey ama hepsinde de yanımda Ege ve Derin vardı. Derin'e hastanede olduğum süre boyunca haber verememiştim. Anca cenaze de haberi oldu.

Mezarın başında biraz durduktan sonra annemin mezarının başına gittim. Sonra da eve geldik. Eve gelince ağlamaya başladım. Yine sarıldı Ege omzunda saatlerce ağladım ses çıkarmadılar ikisi de Derin hepimize mutfakta yemek hazırlamıştı.
Yanıma oturup elini omzuma koydu.

"Şimal,canım kalk hadi azcık bişeyler ye hiç bişey yemedin sabahtan beri"

"Canım bişey istemiyo"sesim hem çatallı hem de ağlamaktan dolayı burnum tıkandığı için kalın çıkmıştı.

"Az da olsa ye bak bu sefer kendini de hasta edersin bi kaç kaşık ye sonra zorlamam seni"

Kafamı salladım,
"Yüzümü yıkadıktan sonra gelirim"

Kafa salladılar ve mutfağa geçtiler. Bende lavaboya gidip yüzüme su çarptım. Ellerime yaslayıp ayna da yüzüme baktım. Kıpkırmızıydı gözlerim. Çıkıp bende gittim mutfağa

Lütfen oylamayı unutmayın😊💜

Deli midir nedir?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin