Luhan, Seul üniversitesi manga tasarım ve kurgu bölümü ikinci sınıf öğrencisiydi. Girdiği maddi sıkıntılar yüzünden bir arkadaşının tavsiyesine uymak zorunda kaldı ve başını Oh Sehun adında bir delta ile belaya soktu.
"Demek beni böyle gizli gizli izliyordun." dedim gülerek. Müziği kapatmaya giderken gözlerini kısıp kapıyı ayağı ile açtı.
"Gizli gizli izlemiyorum ki beni fark ettin. Yeni gelmiştim."
Sözlerine inanmayarak ona döndüm.
"Gizli izlesem beni fark etmezdin Sehun. Bugüne kadar fark etmediğin gibi. Yeni gelmiştim."
Elimi ağzıma götürüp şaşırıyormuş gibi yaptım.
"Demek beni o kadar çok izledin? Beni birçok kez izleyecek kadar benden etkilendin yani?"
Sakin adımlarla bana doğru yürüyüp tam önümde durdu.
"Evet. O kadar çok izledim. Bir sorunun mu var bununla?"
Gözlerini gözlerime dikmiş bana meydan okuyordu.
Luhan ile aşkımızı itiraf edeli yaklaşık iki hafta olmuştu ve bu iki hafta içinde çok zor zamanlar geçiriyordum.
Bugüne kadar iki sevgilim olmuştu. İkisi de kadındı. Flörtleştiğim kişiler de hep kadın olurdu. Çok çok çok, oldukça çok güzel değilse bir erkek ile flörtleşmemiştim de. Bir erkek ile nasıl sevgili olunur, nasıl davranılır bilmiyordum. Bunun hakkında sadece düşüncelerim vardı. İlişkimizi Luhan ile keşfediyordum ve bu keşif sandığım kadar kolay olmuyordu.
Çevremde gördüğüm kadarıyla homo bir ilişkinin heterodan farklı olmadığını düşünmüştüm. Homo ilişkisi de olsa bir pasif taraf vardı. Kadın rolünü üstlenen biri oluyordu. Omegalar böyle varlıklardı. Benim gözümde ben baskın, Luhan ise doğal olarak pasif taraftı. Çünkü o bir omegaydı. Piramidin en altıydı. Ben ise en üstteydim. Bu yüzden bana itaat etmesi gerekiyordu. Doğası buydu.
Kısacası baskın taraf olarak ilişkimize ben yön verecektim. Benim davranışlarımdan Luhan beni takip edecekti. Örnek veriyorum : Bana ponçik ponçik davranacaktı. Ona sevgimi gösterdim mi utanıp kızaracak ve benden kaçacaktı. Böyle basit ve kızsal şeylerin Luhan'ın yapacağını düşünerek ilişkimizin bu gibi şeylerin üstünden rahatça ilerleyeceğini düşünmüştüm.
