3|Minki İçin

5K 362 457
                                    

Yeni bölümle geldim ♡

Affetmek erdemlikti ama affedemiyordunuz bazen.
Öyle çok canınız yanıyordu ki çünkü, nefesiniz kesiliyordu.

Minki usulca babasının kucağına yerleşmiş en sevdiği çizgi filmi izlerken kıkır kıkır gülüyor, bense geçen gün ki kavgamızı düşünüyordum. Olayların nasıl geliştiğini, nasıl yavaş yavaş yıkıldığımızı.

Jungkook'un bana beni aldattın mı deyişi kulaklarımdaydı hâlân daha.

Her şeyin başlangıcı Jimin'di. Bu zamana kadar ne kadar arkadaşımız gibi gözükse de sürekli Jungkook'u benle ilgili doğru olmayan şeylerle doldurur ve bana yollardı. Bu da tıpkı onlar gibiydi,  Jungkook'a eve geç gelmelerimin ve sürekli telefonda konuşmamın başka bir sebebi olabileceğini ve benim onu aldattığımı düşündüğünü söylemiş. Şirkette söylemiş bunları ona. Namjoon duymuş kapının önünden nasıl bir aileyi yıktığını.

Jungkook eve geldiğinde her şeyi yakıp yıkmıştı, tıpkı Minki ve bizim yüreğimizi yakıp yıktığı gibi.

Affedemezdim, sevgimden şüphe edip, ondan başka birine bedenimle ruhumu sunduğumu düşünen sevgilimi affedemezdim. Siz affedebilir miydiniz?

"Babacığım," düşüncelerimi bir köşeye çekerek bana dokunan minik ele baktım, küçücüktü benim için, minicik. "Efendim bebeğim?" ikisinin bakışları bendeyken öptüm minicik elini. "Filmi sevmedin mi? Değişebiliriz istersen, değil mi baba?" Jungkook başını usulca salladı. Minki'nin onu hâlân daha affetmediğini biliyordu. Minki küstüğü veya affetmediği zaman baba derdi.

Bana bu zamana kadar hiç baba demedi. Hep Jungkook'a dedi.

"Hayır bebeğim, sadece çok uykum geldi, bana küsmezsen uyumaya gideyim mi ben?" Minki Jungkook babasının kucağından hızlıca kalktı ve kendi odasına doğru yürümeye başladı.

"Yalan söylediniz bana işte, biliyorum. Sırf ben üzülmeyeyim diye barışmış gibi yapıyorsunuz ama beni daha çok üzüyorsunuz, birbirinize hiç sarılmadınız, birbirinizi öpmediniz, sarılıp beni ortanıza almadınız bile, oysa birbirine sarılıp beni aranıza alırdınız, Yoongi babacığım hep saçlarımı okşar öperdi," telaşla yerimden doğrulup onun yanına gittim ve durduğu yerde dizlerimin üstüne çökerek boyumuzu eşitledim. Gözünden akan bir damla yaşı sildim.

"Bak babacığım, bilirsin ki kalbimiz kırılabilir, birbirimize küsebiliriz. Bazen çok üzülürüz ve barışmak istemeyebiliriz, bunların ne kadar doğal olduğunu bilmen gerek. Birkaç gün sonra altı yaşına gireceksin Minki, bunları bilmen gerek bebeğim. İnsanlar birbirine küser ve affetmek istemezler. Bu durum ne kadar çevresindekileri üzse de böyledir. Baban bizden özür diledi ama bazen özürler bizim üzüntümüzü alıp götürmez. Mesela Tae amcan yanlışlıkla en sevdiğin oyuncağını kırmıştı değil mi?" başını usulca salladığında gözünden bir damla daha yaş düştü, "Özür dilediğinde oyuncağın eskisi gibi oldu mu? Kırıkları birleşip sapasağlam bir oyuncak oldu mu?" başını usulca hayır anlamında salladığında saçlarını öptüm, "Bu da oyuncağına benziyor güzelim, sadece tek fark bu bir oyuncak değil, bizim kalbimiz," kollarını sıkıca bana doladığında hıçkırarak ağlamaya başladı. Saçlarını okşayarak ona sıkıca sarıldım. Daha sonra onu kucağıma alarak odama -Jungkook'la benim odamdı- girdim. Usulca Minki'yi yatağa yatırdım ve saçlarını öptüm.

"Jungkook babanla uyumak ister misin bebeğim?" tereddüt etti, eminim ki şu an Jungkook babasıyla uyumak istiyordu ama Jungkook babasıyla uyursa ondan küsebileceğimi düşünüyordu. "Hayır, Jungkook babanla uyursan sana küsmem," gözlerinin parladığına an ve an şahittim.

fracturas del corazón | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin