10|Kalp Kırıkları

3.4K 239 329
                                    

Fracturas del corazón = Kalp kırıkları

Yeni bölümle geldim♡

Yalnız hissediyordum.

Sanki herkes samimiyetsiz, üzülmeyeyim diye gülüyormuş gibi.

Jungkook üç gecedir eve gelmiyordu. Çocuklar bu sırada yanıma gelmiyor sadece konuşma grubumuzdan kısa mesajlar yazıyorlardı. Minki ise çizgi film izliyordu. Kardeşine verdiği öpücükler birkaç gündür azalmıştı. Bu durum canımı çok fazla yakıyordu.

Neden böyle oldu?

Çalan telefonumla başımı Minki'ye yakın olan telefonuma çevirdim. "Bebeğim telefonumu verebilir misin?" Minki yan tarafındaki telefonuma baktı ve daha sonra yüzüme bile bakmadan uzatıp çizgi filmine döndü.

Tanrım, çok kırılıyorum.

Gözlerim dolarken yerimden kalkarak odama çekildim. Telefonumdan Jungkook'un aramasını yanıtlayarak camın kenarına geçerek dışarıyı izlemeye başladım.

"Merhaba," kısık çıkan sesimi pek umursamadım. "İyi misin?" sorduğu soruyla alayla güldüm. "İyiyim, sen?" telefondan birkaç hışırtı sesi gelirken bebeğimi okşadım. "İyiyim, birini yollayıp kıyafet aldıracağım, poşete birkaç kıyafet ekler misin?"

Tanrım, dayanamıyorum.

"Nasıl yani? Bugün dönecektin Jungkook, söz verdin," gözümden bir damla yaş akarken ellerim kalbimi buldu usulca. Canım yanıyordu ve artık dayanamıyordum. Değersiz hissediyordum. "İşlerim uzadı bebeğim, yarın geleceğim," burnumu kaba olmayacak bir şekilde çektim. "Yarın da işlerinin uzadığını söylersin Jungkook," derin bir nefes verdi. "Benim çok mu hoşuma gidiyor üç gündür evden uzakta olmak? Bebeğine kıyafet seçerken paralar gökten yağmıyor bilgin olsun diye söylüyorum. Şirket batmak üzere ve sen bencillik yapıyorsun!"

Bebeğine? Bencillik?

Kaburgalarıma vuran acıyla inledim. "Yoongi?" telefon elimden kayıp düşerken bedenimdeki dengeyi sağlayamayarak sertçe yere düştüm.

Sonrasını pek hatırlamıyorum...

Göğsümde kocaman bir acı vardı.

Tanrım, kaburgalarımın altındaki kalbim cayır cayır yanıyor.

Gözlerimi usulca araladığımda elim göğsüme gitti. Elimle göğüs kafesimi hafifçe okşayıp acısını dindirmeye çalışsam da olmuyordu.

Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde sadece benim olduğum bir hastane odasında olduğumu farkettim. Göğsümdeki elime baktığımda elimde olan serumla ister istemez tedirgin olmuştum. Ellerim hızlıca bebeğime inerken sakinleşip onu hissetmeyi bekledim.

Fazla bekletmedi beni.

Avuçlarımda hissettiğim tekmeyle tebessüm ettim. Onu hissetmek beni mutlu ediyordu.

Odanın kapısı tıklatıldıktan hemen sonra açıldığında gelene baktım. Jungkook perişan olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Sırtımı ona çevirdim.

'Bebeğine kıyafet seçerken paralar gökten yağmıyor bilgin olsun diye söylüyorum. Şirket batmak üzere ve sen bencillik yapıyorsun!'

Sözleri aklıma gelirken yüzüne bakmak bile istemiyordum. "Bebeğim, ben çok özür dilerim. Biliyorum özürler bir şeyleri geri getirmiyor, tıpkı kırılan kalbini iyileştiremeyeceği gibi. Bu seni ikinci paramparça edişim, üzgünüm çünkü bilinçli olarak yaptığım bir şey değildi, Yoongi uykusuz ve yorgundum, sürekli birilerine laf anlatıp anlamalarını beklemekten yorulmuştum, çok sinirliydim ve sen de öyle söylediğinde sorumsuz gibi hissettim ve tüm gün bir şeylerle uğraşıp düzeltmeye çalışırken senin öyle demen beni daha da sinirlendirip kırdı," gözlerimden akan yaşı usulca sildiğimde ona dönmek istemiyordum.

fracturas del corazón | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin