18|Jeon

2.5K 203 180
                                    

Yeni bölümle geldim

(Woojin 4 , Minki 10 yaşında)

"Abinin saçını çekmeyi bırakır mısın Woojin? Canı acıyacak yoksa," Woojin gözleri dolu dolu bana baktı. İçim gidiyordu ama. "Ama o da beni yanında istemiyor baba," gözünden bir damla yaş aktığında bükmüş olduğu dudakları titredi. Yerimden kalkıp yanına gittiğimde onu kucağıma alarak sıkıca sarıldım.

"Abin ders çalışıyor ama miniğim, o yüzden yanında istemiyor seni. Sen yanındayken seninle oynamak istediği için dersine odaklanamıyor," Woojin başını boynuma gömüp sessizce ağlarken dolan gözlerim görüşümü bulanıklaştırdı.

Aşırı duygusal birine dönüşmüştüm. Önceden alınıp kırılmayacağım şeylere alınır olmuş, çocukların bir damla göz yaşına katlanamaz olmuştum. Özellikle Jungkook. Benimle ufakta olsa terslediği veya dalga geçtiği şeylerde oturup hüngür hüngür ağlıyordum. İltifat ettiği zaman ise kalbim yerinden çıkıyor, dünyadaki en mutlu insan ben oluyordum.

"Özür dilerim Woojin ama ders çalışmalıyım, söz veriyorum hızlıca bitirmeye çalışacağım," Minki merhametle ona baktığında tebessüm ederek ikisinin de saçlarını öptüm. Woojin başını boynumdan çıkarıp elleriyle abisinin yanağını okşadı. "Özür dilerim abiciğim," Minki gülümseyerek ellerini öptü ve yanımızdan ayrılarak dersini çalışmaya geri döndü.

"Karamel'le oynamak ister misin bebeğim?" Woojin hızlıca kafasını salladığında gülümsedim. Karamel'i ilk gördüğümüzde az kalsın araba yüzünden eziliyordu. Sokakta kaldığı bariz belliydi ve biz onu bulduğumuzda yalnızca bir yaşındaydı. Biz de onu yaklaşık olarak iki yıl önce evlat edinmiştik.

"Karamel koş," Woojin Karamel'e koş demesine rağmen hızlıca koştuğunda kıkırdadım. Karamel onu yere devirip yalamaya başladığında Woojin kıkırdayarak onu durdurmaya çalışıyordu. Karamel durduğunda Woojin kalkarak ona sıkıca sarıldı. "Ben senden büyüğüm, hem de bir yaş!" Woojin kıkırdayarak bir parmağını gösterdiğinde, Karamel parmağını yaladı ve daha sonra Woojin'i bırakarak yanıma usulca yaklaştı.

"Merhaba minik dostum," ön patilerini dizlerime koydu ve daha sonra başını iki bacağımın arasına yasladı. "Acıktın mı? Hadi sana yemek verelim," hızlıca kuyruğunu sakladığında kıkırdayarak yerimden kalktım ve dolaptan mamasını çıkardım.

Üzerinde Karamel yazan kutuya günlük yemesi gereken miktar kadar yemek koyarak yanıma gelmesini bekledim. Kabındaki suyu değişip yerine koyduğumda Woojin'le beraber yanıma gelmişti. Karamel yemeğini yerken Woojin karamelin başındaki kalp şeklini okşuyordu.

Yerimden kalkıp Minki'nin yanına gittiğimde birkaç sorusunun kaldığını farkettim. Usulca saçlarını öptüm. "Yardıma ihtiyacın var mı miniğim?" başını hayır anlamında salladı. "Babacığım bana meyve suyu getirir misin? Bir de kurabiye," yüzünde kocaman bir gülücük oluştuğunda gülerek yanaklarını öptüm ve mutfağa girdim.

Erik suyu dolu bardakları ve kurabiyeleri hazırladıktan sonra mutfaktan çıkarak Minki'nin ders çalıştığı masaya gittim. Önüne ona ait olan bardağı ve kurabiye tabağını koyarak Woojin'e seslendim. Minik adımlarıyla koşturarak buraya geldiğinde onu kucağıma alarak ona ait olan pipetli bardağı ona verdim. İki eliyle bardağını kavrarken minicik ellerine baktım ve ellerinin üstünü usulca okşadım. Kucağıma oturduğu zaman başını göğsüme yaslamayı çok seviyordu.

Kapı çaldığında Woojin'i kenardaki sandalyeye koyarak kapıya yöneldim.

Çocuklarım yemek yerken birinin beni rahatsız etmesinden hoşlanmıyordum.

fracturas del corazón | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin