▪︎6▪︎

180 18 1
                                    

"Güneşi gülüşüne nasıl sığdırdın? Döndürür kalbimi çöle..."

Yastığı kafamın altından hızla çekip, eline aldığı tarakla bağıra bağıra şarkı söyleyen Rana'ya fırlarttım. "Auugghh!"

"Yeter be! Güneşi gülüşüne nasıl sığdırmış-mış. Şurada uyuyoruz dimi?" dedim bağırarak. Sonra elimi yastığı vermesi için salladım. O da yavaşça yastığı yerden alıp bana geri fırlattı. "Tamam be. Al yastığını ve uyu. Çünkü uykun benden değerli. Benden önemli, dimi Şura?"

O bunları söylerken çoktan pikeyi üstüme çekip gözlerimi kapatmıştım. "Şştt! Kime diyorum?" derken yanıma gelmiş, omzumu deşiyordu. Sinirle gözlerimi açtım ve doğruldum. "Noldu Rana?"

Ayak tarafıma çöküp bağdaş kurdu. "Sen çok güzel uyuyordun. Ben de seni uyandırdım."

"Neden?" dedim merakla.

"Çünkü ben uyumazken uyuman zoruma gitti. Anlıyor musun?" dedi masum bi tavırla. Gel de ağzına çakma. "Zoruna mı gitti? O zaman yataydın yanıma. Uyuyaydın."

"Off! Bak, annenler gelmeden oturup iki lafın belini kıralım. Valla çok sıkılıyorum."

"Sen psikopat mısın bacım?" deyince ben, hızlıca kafasını iki yana salladı. " Tamam o zaman." diyerek ayağa kalkıp tavşanlı terliklerimi taktım ayağıma.

Doğruca mutfağa gittiğimde tezgahın üzerindekiler beni şaşırtmaya yetmişti. Ve tabi mutfaktakiler...

"Sürpriz!!!"

Annem, Nazan teyze, Uygar abi...ve Rüzgar... Ne yapacağımı şaşırmış öylece üstümdekilere bakıyordum. Pijamalarım, tavşanlı ev terliği...

Ve mırıltı halinde yayılan doğum günü şarkısı...

Bugün doğum günüm değildi, yarındı. Ama muhtemelen geceden kutlamak istemişlerdi. Hepsi kabulümdü şu an. Rüzgar dışında tabi...

Beni böyle ev halimle görmeleri normal şartlarda canımı sıkmazdı. Ama işte şartlar normal değildi. Uygar abi, abim gibiydi. O sıkıntı değildi. Diğerleri zaten beni başka şekilde görseler şaşırırlardı. Ama işte Rüzgar, bu atmosferin dışında kalıyordu. Olmadı böyle.

Sonunda boşvermeye karar verdim. Gözüm tezgahın üstündekilere kaçmıştı. Nazan teyze yine döktürmüş anlaşılan. Sarma, amerikan salatası, kısır, poğaça, börek, çörek...ne ararsan vardı.

Sonra bütün kızlarla masayı kurduk. Önce karnımızın doğması gerekirdi değil mi?

"Ben bi dilim daha alayım valla Nazan teyze." diyen Uygar abiydi. Tatlıyı diğer şeylerden daha çok severdi ve Nazan teyze de çok güzel yapardı. Sevilmeyecek gibi değildi yani.

"Sus bakayım." dedi Nazan teyze elimdeki tabağa tatlı koyarken. Hepimiz ona dönmüş, neden bir anda çıkıştığını anlamaya çalışıyorduk.

Dilimi tabağa alıp devam etti. "Anne. Anne diyeceksin."

Rana, masanın altından elimi tutup sıkmaya başlamıştı. Kendini gülmemek için zor tutuyordu. Bu hali çok tatlıydı. Uygar abi, önce Rana'ya küçük bir bakış atıp sonra Nazan teyzeye döndü. "Peki, anne."

Ben bile kıkırdamıştım, Rana ne yapsın?

Gözlerim Rüzgar'ı bulduğundaysa onun da gülümsediğini farkettim. Onun da gözleri beni bulduğunda ne oldu, der gibi göz kırptı. Kafamı iki yana sallayıp poğaçamdan bi ısırık daha aldım.

Annem ve Nazan teyzenin küçüklük anılarını dinliyorduk. Kaya, arada annemin lafını bölse de, devamını Nazan teyze getiriyordu. Onlar tıpkı Rana ve ben gibiydiler. Çok yakındılar eskiden beri. Aynı okula gitmişlerdi. Bu onlar için paha biçilmez bi arkadaşlığın başlangıcıydı.

SEV LAN BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin