23. Bölüm: Kurtulduk!

1.4K 445 211
                                    

*Belalar son bulmuştu. Şimdi rahatlama zamanıydı...*

Defne ile şaşkın gözlerle birbirimize bakarken, kafam bir hayli karışmıştı. Alex kimdi? Bize neden yardım etmişti? O adamların bir daha dönemeyeceklerini söylemişti. Bunun doğru olup olmadığını nereden bilebilirdim? Bu dediğinin doğru olmasına şu an o kadar çok ihtiyacım vardı ki.

Defne ve benim dışımda herkes koltukta baygın bir haldeydi. Ayağa kalkıp Berke'ye doğru ilerlemeye başladım. Yüzündeki siyahlıklar yoktu. Yanına oturup elimi omzuna koydum ve biraz salladım. O sırada ağzımı da aralamıştım.

"Berke... Berke aç gözlerini... Berke, kurtulduk bitti! Berke... Berke..."

Bir süre onu bu şekilde dürttükten sonra Berke ağır çekimdeymiş gibi açtı gözlerini. Aynı zamanda öksürmeye de başlamıştı. Hareket gücümle bir bardak su getirdim ve elime geldiğinde yavaşça, dökmemeye dikkat ederek Berke'ye içirmeye başladım. Berke yavaşça suyu içerken ben hafif gülümseyerek ona bakıyordum. Ona bir şey olmaması, beni en çok sevindiren şey olmuştu. Bunun için Alex adındaki kişiye teşekkür etmek isterdim ama henüz kim olduğunu bile bilmiyordum.

Berke suyu bitirdiğinde, bardağın hareket gücümle mutfağa gitmesini sağladım. O sırada diğer bardaklara su doldurmuş ve yanımıza gelmesini sağlamıştım. Diğerlerinin de suya ihtiyacı olacaktı. Berke yavaşça başını bana doğru çevirirken ben hipnotize olmuş gibi ona bakıyordum. Bir süre bana baktıktan sonra dudağının sağ kısmı yukarı doğru kalkmıştı. Gözleri hafif kapalı bana bakarken, ağzını aralamıştı.

"Bir daha... Böyle bir anda peşimden gelme. Bu çok tehlikeli!" dedikten sonra yine öksürmeye başlamıştı. Bu söylediği gözlerimi devirmeme neden olurken o gözlerini kapatmıştı. Adamlar orada benim sevdiğim adamı kaçıracak, ben orada öylece dikileceğim ha? Yok daha neler!

"Uff Berke, çok konuşma. Ne yapsaydık yani. Aaa Berke'yi kaçırmışlar neyse boşverin biz kaçmaya devam edelim de yakalanmayalım, mı deseydik?"

Ben bunu söylerken Berke gülümsemesini büyütmüştü. Beni böyle bir anda bile gıcık edebilen bir yapıya sahip olduğunu söylemiş miydim?

Gözlerimi Defne'ye çevirdiğimde Furkan hariç diğerlerini uyandırmakla meşgul olduğunu fark etmiştim. Muhtemelen Furkan'ı tanımadığı için, uyandırmak konusunda çekinmişti. Bu duruma göre Furkan'ı uyandırmak bana kalıyordu. Ayağa kalktıktan sonra Furkan'ın yanına oturup onu da dürtmeye başladım. Furkan benim sırdaşımdı, kardeşimdi. Ondan gücümün varlığını sakladığım için kendime her defasında kızıyordum. Furkan'ı dürtmeye devam ederken ağzımı da aralamıştım.

"Furkan... Furkan uyan... Furkan... Furkan... Kurtulduk Furkan hadi uyan!"

Ben Furkan'ı uyandırmaya çalışırken Defne göz ucuyla bize bakıyordu. Ona baktığımı fark ettiğinde gülümsemeye başlamıştı. Kısa bir süre Furkan'a baktıktan sonra tekrar önüne döndü ve diğerlerini uyandırmaya çalışmaya devam etti. Ben Defne'ye bakarken Furkan hareket etmeye başlayınca gözlerimi ona çevirmiştim. Yavaş yavaş hareket ederken, ben ona bakmaya devam ediyordum. O ise gözleri kapalı bir biçimde konuşmaya başladı.

"Durucuk... Kurtulduk değil mi? Ne yaptın dövdün mü?" dediğinde gülmeye başlamıştım. Başımız her belaya girdiğinde bana bu soruyu sorardı. Benimse verdiğim cevap genel olarak hiç değişmezdi. Ama bu sefer az da olsa değişmişti.

"Pek sayılmaz."

Ben bunu söyledikten sonra Furkan gözleri kapalı bir biçimde başını bana doğru eğdi.

"A, b, c? Hangisi?" dediğinde gülümsemeye başlamıştım. Furkan ile konuşup dertleşmeyi de özlemiştim.

Söylediği harfler ise gizli konuşmalarda kullandığımız harflerdi. A, yumruk kullanmak anlamına gelirdi. Daha doğru bir tâbir yapmam gerekirse, döverken kol ve el kullanmak anlamına geldiği de söylenebilirdi. Dirsek ile vurmak, yumruk atmak gibi.

Güzel Güçlü SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin