"Umarım işe yararsın."
Elimdeki elma şekerine bakıp fazlaca panikken kurduğum bu cümle oldukça saçmaydı çünkü, bir elma şekeriyle konuşuyordum. Resmen şizofrence bir hareketti bu.
Dün Baekhyun'un evinden çıkar çıkmaz Yun'un evine koşmuştum ve oraya Kyungsoo'yu da çağırmıştım. Yaptığım şeyin tam olarak ne olduğunu söylemeyip, sadece Baekhyun'u çok üzdüğümü anlatmıştım ve ikisi de benim karşılarında çocuk gibi ağlamamı sabırla izlemişlerdi. Sonunda sakinleştiğimde de onun gönlünü almam gerektiğini söylemişlerdi. Ben de gönlünü alabilmek için elma şekeri almıştım en sevdiğime. Umarım beni affederdi.
Okulun bahçesine elma şekeriyle girmiştim, ders daha başlamamıştı. Umarım Baekhyun'u bir an önce yakalayıp şekeri verebilirdim, yoksa daha fazla beklemekten kalp krizi falan geçirebilirdim, içim daralıyordu.
Okula girip koşar adımlarla merdivenleri çıktım ve sınıfıma gittim. Çantamı ve montumu sınıfa koyduktan sonra elimdeki paketle birlikte sınıftan çıkıp Baekhyun'un sınıfının kapısının önüne geldim. Manyak gibi heyecanlıydım, Baekhyun'un bana ters tepki vermesinden ödüm kopuyordu. Gerçi dün o kadar da sert çıkışmamıştı ama işte, yine de korkuyordum.
Sınıfın kapısından içeri kafamı uzattığımda kimse beni fark etmedi, herkes kendi havasındaydı. En sevdiğimi cam kenarının ikinci sırasında kitap okurken görmek yüzümü güldürdü. Tam ismini seslenecekken kitaptan başını kaldırdı ve kapıya doğru baktı. O zaman beni gördü işte.
Yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdiğimde o da gülümsedi bana. Elimle gel işareti yaptığım zaman yerinden yavaşça kalktı ve yanıma geldi, o kadar güzeldi ki, eriyordum.
"Günaydın." O tatlı sesiyle konuştuğunda gülümsemem büyüdü. "Sana da günaydın."
"Ne oldu?" Meraklı meraklı sorduğunda elimdeki paketi gözlerinin hizasına kadar kaldırdım. "Sana şeker aldım da."
Cümlemle gözlerinin içi parladı, elma şekeri onu dünyanın en mutlu insanı yapan şeydi, tüm mutluluğuydu. Sadece küçük bir şekerle dünyanın en mutlu insanına dönüşmesine aşıktım.
"Özür dilerim tekrardan. Lütfen bunu kabul et." Özür dilediğim an yüzündeki gülücük silindi. "Özür dileme, özür dilenecek bir şey yok, Chanyeol."
"Olsun." Omuzlarımı silkerek söyledim ve elimdeki paketi Baekhyun'un göğsüne doğru ittirdim. O da paketi elimden aldı ve konuştu. "Bugün piyano öğretmeye başlıyorum sana, hazır mısın?"
Sorduğu ani soruyla heyecanlansam da bunu belli etmemeye çalışarak kafamı aşağı yukarı salladım. "Güzel. Teşekkür ederim."
Kafamı tekrardan salladığımda güldü ve konuşmaya devam etti. "Şimdi içeri girmem gerekiyor çünkü hoca geliyor." Benim arkamı işaret ettiğinde Baekhyun'a el sallayıp kendi sınıfıma gittim hemen. Bu sırada da Baekhyun'un dersine giren hoca sınıfa girmişti.
------
"Hadi beni yine uçur."
Saatleri tek tek saymıştım yine. Zaman aşırı yavaş geçse de sonunda okulun sonuna gelmiştik ve Baekhyun tıpkı dünkü gibi bisikletimin arkasına oturmuş, kendisini uçurmamı söylüyordu.
"Sıkı tutun." Belimdeki eller daha da sıkılaştı ve sürmeye başladım. Birlikte okulun bahçesinden mutlu bir şekilde çıktık. Etrafta olan biten her şeyden habersizdik, benim aklım belimdeki ellerdeydi, belimdeki ellerin sahibi de kendini rüzgara kaptırmıştı.
Her şeyden habersiz olduğumuz için etrafta kim var kim yok hiç bilmiyorduk. Ve hâliyle de biz birlikte giderken bizi izleyen Yixing ve arkadaşlarından da habersizdik. Keşke izlendiğimizi bilseydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
byun baekhyun'un elma şekerleri // chanbaek
Fanfiction"Ve ben yanıldığımı fazlasıyla geç anladım. Tahminen ne zaman mı anladım? Sen elinde o elma şekeriyle müzik odasına girdiğin anda, bendeki aşkın tanımı bambaşka bir şeye dönüştü."