Sabahın köründe dışarıdan gelen gök gürültüsüne yerimde sıçrayarak uyanmıştım. Gözlerimi açtığım anda hâlâ dünkü pozisyonumuzda olduğumuzu gördüm. Tek farkla, en sevdiğim kafasını benim boynuma gömmüştü.
Gördüğüm dünyanın en güzel görüntüsüyle yerimde hafifçe kıpırdandım ve belindeki elimi tekrardan sıkılaştırıp gözlerimi kapattım. Ama uykuya dalamadım çünkü gök yeniden gürledi ve benim uykumu tamamen kaçırdı.
Gözlerimi açıp kollarımın arasındaki küçüğümü izlemeye başladım. Boynuma kafasını gömdüğü için yüzünde sadece yanaklarının bir kısmını görsem de gülümsedim.
Belimdeki elini çekip elimi saçlarına götürdüm. Kulağının üstüne dökülen tutamlarını alıp kulağının arkasına koydum ve elim yanağına gitti. Bu sırada karşımdaki güzellik kıpırdandı. Sanırım uyandırmıştım.
"Günaydın." Kafasını boynumdan çektiğinde kısık sesle söyledim. Gözleri beni bulur bulmaz daha fazla açıldı, dudaklarının kenarı kıvrıldı.
"Günaydın." Tatlı ve çatlak sesiyle konuştuğunda delirecek gibi oldum, karşımda gördüğüm en şeker şey duruyordu.
"Seni uyandırdım galiba?"
"Biraz öyle oldu ama memnunum." Alt dudağını ısırdı ve ensemdeki elini belime indirip beni kendine çekti. Kıkırdadım.
"Dışarıda yağmur yağıyor, gök gürledi de ona uyandım." Kafasını anlayışla salladı ve sordu. "Saat kaç şu an?"
Belimdeki elini nazikçe tutup üstümden çektim ve yerimden kalktım. Odamdaki saate baktıktan sonra geri yattım ve tuttuğum elini tekrardan belimin üstüne koydum. Tekrardan tutuşunu sıkılaştırdı. "Yedi buçuğa geliyor."
Kaşlarını kaldırdı. "Çok erkenmiş daha. Ama uykum kaçtı benim daha uyuyamam."
"Ben de uyuyamam." dediğimde güldü ve başını tekrardan boynuma gömdü. Resmen kalbim şu anda boynumda atıyordu.
"Annen okula gitmediğini şimdi fark ederse ve odana pat diye dalarsa ne yaparız biz?"
Annem fark etmezdi. Zaten ben okula giderken hiçbir zaman kalkmamıştı, her zaman uyuyor olurdu ve ben de onu uyandırmazdım. Bu saatte de hayatta kalkmazdı, şu anda fark edebileceği hiçbir şey yoktu yani. "Zaten ben okula giderken annem hiç uyanmaz. Fark etmeyecektir bizi, hem fark etse bile hiçbir şey olmaz ki."
Dediğime şaşırmış gibi kaşlarını çattı. "O kadar eminsin yani?"
"Eminim." Aslında değildim. Annemin tepkilerini hiçbir zaman kestiremiyordum ancak yine de karşımdaki güzelliğin kafasını bunlara yormasını istemiyordum.
"Tamam o zaman." Rahatladığını gösterircesine söyledi ve başını boynumdan kaldırdı. Yüzüme aşırı yakınken konuştu. "Kalkalım mı artık? İkimizde de uyku diye bir şey kalmadı."
Böyle yıllarca durabilirdim aslında, ancak sen karşımda bu kadar güzel bir şekilde sorarsan seni nasıl reddederdim balım? Benimle cehenneme gelir misin diye sorsan bile kabul ederdim ben.
Kafamı salladım ve aynı anda yerimizde doğrulduk. Elim hâlâ belinin üstündeydi, rahatsız oluyormuş gibi bir hâli yoktu ama yine de elimi çektim. Elimi çektikten sonra kaşları çatıldı ve elimi alıp tekrardan beline koydu. Bu sırada o da iki kolunu birden boynuma sardı ve alınlarımızı birleştirdi. Ben de diğer elimi de onun beline sardım ve ona uydum, bir süre öylece durduk ve hayatımın en güzel dakikalarını geçirdim. İlk defa rahat bir şekilde nefes aldığımı hissettim.
-----
"Yaraların çok acıyor mu?"
Hayatımın en güzel ve en huzurlu dakiklarını geçirdikten sonra birlikte oturduğumuz yerden kalkmış, yatağımı düzeltmiştik. Şimdi en sevdiğim yatağımın üstünde oturuyordu, sırtını yatak başlığına vermişti. Ben de sandalyeme ters bir şekilde oturuyordum, birlikte sohbet ediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
byun baekhyun'un elma şekerleri // chanbaek
Fanfiction"Ve ben yanıldığımı fazlasıyla geç anladım. Tahminen ne zaman mı anladım? Sen elinde o elma şekeriyle müzik odasına girdiğin anda, bendeki aşkın tanımı bambaşka bir şeye dönüştü."