Ben, dünyanın en mutlu insanıydım.
En sevdiğimle karaoke yapmıştım, gözlerinin içine bakarak her ne kadar şarkı sözü olsa da ona seviyorum demiştim, en sevdiğim beni yanağımdan öpmüştü. Bugün kesinlikle benim günümdü ve ben bugün dünyanın en mutlu insanı olmuştum.
Onu evine bırakmıştım, kapının önünde bana tekrardan teşekkür ettikten sonra gülümseyip içeri girmişti. Ben de yol boyunca kendi kendime gülerek eve yürümeye başlamıştım.
Onun eviyle benim evim arasındaki mesafe fazlaydı, bisikletle bile uzun süren bir yoldu, şimdi eve yürüyerek kaç saatte giderdim bilmiyordum ama önemi yoktu. Bugün dünyanın en mutlu insanıydım ve dünya yansa umurumda değildi. Hiçbir şey mutluluğumu bozamazdı.
Dakikalarca kendi kendime gülerek yürüdüm. Bizim okulun önünden geçerken de kendi kendime gülüyordum, iki ay önce biri gelip Baekhyun'la yakınlaşacaksın dese hayatta inanmazdım, ama şimdi böyle güzel şeyler yaşıyordum. Bunları düşündükçe yüzümdeki gülüş daha da büyüyordu, büyük ihtimalle sokakta yanlarından geçtiğim insanların hepsi deli olduğumu sanmışlardı fakat deli değildim, dünyanın hatta belki de evrenin en güzel şeyine vurulmuştum sadece.
Kafamı yere eğmiş gülümsememi bastırmaya çalışırken göz göze geldiğim ayakkabılarla başımı yukarı kaldırdım. Kafamı kaldırdığım anda yüzümdeki gülücük silindi, yerine kaşlarım çatıldı ve dudaklarım aralandı.
Karşımda Zhang Yixing ve diğer üç arkadaşını görmem beni epey bir mutsuz etti.
Hiçbir şey demeden adımımı sağ tarafa atınca Yixing tekrardan tam karşıma geldi. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum.
"Ne var?" Sinirle sorduğum soruya karşılık güldü. Yüzünü dağıtmak istiyordum.
"Rahat bırak beni." Tekrardan konuştuğumda kafasını iki yana salladı. "Sevgilimden uzak duracaksın."
Baekhyun ondan ayrıldığı hâlde ona hâlâ sevgilim demesi midemi bulandırdı. Ulan, bu pislik benim küçük elma şekerimi aldatıyordu be.
"Sevgilin mi vardı?" Kollarımı bağlayıp söyledim. "Evet, sevgilim var. Ve şu an onu benden çalıyorsun. Haftalardır seninle birlikte. Seni sevmediğini göremiyor musun?" İşaret parmağını göğsümün üstüne koyup beni hafifçe itelediğinde sendeledim.
"Sen onun seni sevmediğini göremiyor musun? Sevgilisini aldatmış biri olarak sence de bu yaptığın haklı bir davranış mı?"
Dediğim cümlelerden sonra yüzündeki iğrenç ve gevşek gülüş silindi, bunun yerine kaşları çatıldı ve üstümdeki ince montuma tutunup bana kafa attı.
Yediğim darbeyle neye uğradığımı şaşırıp kolumu üstüne doğru sallasam da ona isabet ettiremedim. Beni yere dört arkadaş yatırdı ve her biri ayrı bir yerime darbeler yapmaya başladı.
Yixing karnımın üstüne oturmuş ağzımın ve burnumun üstüne yumruklar atarken kollarımla ona zarar vermeye çalışsam da yapamadım, çünkü arkadaşlarından biri kollarımından tutup hareket etmemi engelledi.
Diğerleri de bacaklarıma tekme atmaya başladılar, acı içinde bağırsam da hiçbiri bana acımadı ve beni dövmeye devam ettiler.
Uzun bir süre boyunca -bana göre çok uzundu- beni dövmeye devam ettiler ve o sokaktan kimse geçmedi.
Sonunda birisi geçti ve o kişiyi gördükleri an kaçıp gittiler, beni yolun ortasında öylece bıraktılar. Odadan geçen kişi de yerdeki zavallı halimi gördü ve beni evime kadar taşıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
byun baekhyun'un elma şekerleri // chanbaek
Fanfiction"Ve ben yanıldığımı fazlasıyla geç anladım. Tahminen ne zaman mı anladım? Sen elinde o elma şekeriyle müzik odasına girdiğin anda, bendeki aşkın tanımı bambaşka bir şeye dönüştü."