"Cemal hadi!" aşağıdan bana seslenen Berkan'a oflayıp bende bağırdım.
"Geliyorum!"
Onlar önceden hazırlanmış çıkmadan 10 dakika önce bana haber veriyorlardı. Daha ne giyeceğimi seçmemiştim ki!
En sonunda sıfır kol bir tişört ve kot pantolon giymeye karar verdim. Aynadan kendime baktım ve saçlarımı düzeltip aşağı indim.
Merdiveni aynı yerine koyduğumda tekrar bir şeye çarpmam bir olmuştu.
Neden ona her çarpışımda başım acıyordu?
"Seni çağırmaya gelmiştim." dediğinde başımla onayladım ve merdivenlerden inmeye başladım.
O da arkamdan geliyordu, aşağı indiğimizde herkes bizi bekliyordu. Buna Burak da dahildi.
Gelmese ne olurdu sanki?
O altı kişilik bisikletle gidecektik yine.
"Ben geçerim Barış'ın yanına, Cemal öne otursun." Burak böyle deyince tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Yo, ben arkaya geçeceğim." diyerek arkaya oturduğumda göz devirip öne geçti. Yanıma oturan Barış'a döndüğümde sırıtıyordu.
"Seninle oturmak istediğimden değil, arkada oturmayı seviyorum." dediğimde kıkırdadı ve "Tabii." deyişini duydum. İçimden onu taklit ettim ve etrafı izlemeye başladım.
Tabii ki kulaklığımı yanıma almış müzik dinliyordum. Gece yıldızları izlerken daha huzurlu hissediyordum.
Omzumdan dürtüldüğümde Barış'a döndüm. Kulağını işaret ettiğinde kulaklığın tekini çıkarıp ne diyeceğini bekledim.
"Bende dinleyebilir miyim?" diye sormasını beklemiyordum. İstemsizce gülümseyip başımla onayladım ve tekini ona uzattım.
Ama 1.86 boyundaysanız ve yanınızdaki insan 2 metre ise aynı kulaklıktan müzik dinlemek gerçekten zordu.
Barış sanki içimi okumuş gibi aşağı kaydı ve başını omzuma koydu. Dışarıdan bakıldığında çok soğuk duran adam başını omzuma yaslıyordu.
Biraz gerilmiştim, dün bile bu kadar garip hissetmemiştim.
Çıkan şarkıyla gülümsedim ve kafamı onun başının üstüne koydum.
You've got those big blue eyes drive me crazy
(Beni deli eden o büyük mavi gözlere sahipsin.)Make me fantasize
'bout you baby
(Bana kendin hakkında fanteziler kurduruyorsun bebeğim.)And you smell so sweet
(Ve sen çok tatlı kokuyorsun.)Like fresh-picked daisies
(Taze seçilmiş papatyalar gibi.)Call me Dahmer 'cause your heart's so tasty
(Beni Dahmer diye çağır çünkü kalbin leziz.)"Mavi gözlere sahip olan benim ama papatya gibi kokan sensin." birden böyle fısıldamasıyla tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
Bir şey demedim ve dışarıya bakmaya ettim. Durduğumuzda Barış başını kaldırıp yüzüme bile bakmadan aşağı inmişti.
Bara girdiğimizde müzik sesliyle biraz kendime gelmiştim.
Yalnız kim çalıyorsa bok gibi çalıyordu, yani böyle kötü bir müzik zevki görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summertime sadness | cembar
De Todo"Senin için bir yaz aşkından başka bir şey değilim öyle değil mi?"