Bölüm 6: Bahar Gözlerimize Yağmur Yağdırmayacağız.

72 45 3
                                    

Özel Numara: Ben... Ben sadece sizin yıldızlarınızı, aydınlıklarınızı istiyorum...
*dıt dıt dıt*

Artık yorulmuştuk. Düşmüştük ve ayağa kalkmakta zorlanıyoruz diyemeyeceğimiz kadar yerdeydik. Her şekilde dibe çekiliyorduk. 3 günde bi insan ne kadar yorulabilir ve bitebilirse, o şekilde yorulmuştuk ve bitmiştik. Hayat bize zorlu yollar koymak yerine, bizi zorluğun ortasına bırakıyordu. Adaletsizdi. Ama bir gün o adalet sağlanırsa, hakimi biz olacaktık...

~~~~~~~~~~~~

Hava yavaştan kararıyordu. Büşra'nın evinden ayrılmıştık ve yollarda boş boş yürüyorduk.
Ege: Gençler bu gece hepimizin ailesi evde. Nerede kalacağız?
Ben: Bilmiyorum buna bi çare bulmak lazım.
Bartu: Aklıma geldi bak. Dedem ölmeden önce evin anahtarını bize bırakmıştı. Şimdi bizim eve gidelim, daha bizimkiler işten gelmemişlerdir. Anahtarı alalım o eve gidelim. Biraz toparlayalım, amaç yatmaya yer olsun öyle değil mi?
Ahsen: Helal kız sana.
Eylül: Hadi o zaman gidelim de alalım bir an önce çünkü çok yorgunum. Bi an önce uyumak istiyorum.
Ege: Yok öyle uyumak. 3 gündür doğru düzgün bişey yemiyoruz, bişeyler alalım da eve de öyle geçelim. Yemek yeriz öyle yatarız.
Ben: Aynen ya bende acıktım birazcık.
Bartu: Hadi o zaman gidelim.
Hızlı adımlarla karmaşık sokaklardan geçtik. Bartuların eve vardık. Anahtarı alıp hızlıca çıktık. Ailesiyle karşılaşmak istemiyorduk. Markete uğradıktan sonra eve vardık. Dışarıdan gösterişli bi evdi ama şu an hiçbirimiz gösteriş meselesine takılamıyorduk. Bi kaç yeri hafiften temizledikten sonra, Eylül'le mutfağa geçtik. Yaptığımız küçük çaplı sandviçleri içeri götürürken Eylül de aldığımız içecekleri getiriyordu. Ev gayet büyüktü ve hepimize yetecek kadar oda vardı. Sanırım yeni evimiz burasıydı. Bartu'nun evi, bizim evimiz. Masaya oturduk ve kendimizi bilmez şekilde yemek yiyorduk çünkü 3 gün boyunca neredeyse hiçbir şey yememiştik. Okuldan bahsetmiyorduk bile. Neredeyse bıraktık sayılırdı. Çokta umrumuzda da değildi açıkçası. Herkes yemeklerini yedi ve yavaştan masayı topladık. "Gençler hadi yatalım yarın ne bok olacağını bilmiyoruz, en azından uykumuz tam olsun." Hak verirmişçesine kafa salladık. Biz Bartu'yla birbirimize baktık ve gözlerimizi kırpıştırdık. Anlaşmıştık. Bu gece yıldızları izleyip öyle uyuyacaktık. Herkes odalarına dağıldı. Büyük bir battaniye alıp bahçedeki koltuğa oturduk. Bartu hafiften gülümsedi; "E o zaman her zamanki klasiği yapıp, ilk baş şarkı açıyoruum." Gülerek cevap verdim; "Bekliyoruuum" Şarkıyı açıp telefonu yanımıza koydu ve hafiften bakıştık. "Eeee hadi ama başını göğsüme yaslamanı bekliyoruum." Gülümsememi durduramıyordum. Yavaşça başımı göğsüne yasladım ve tahmin ettiğim gibi beni kocaman sardı. Hava soğuktu ama ben yine hissetmiyordum. Bana zarar verecek duyguları hissetmemi istemiyordu ve engelliyordu. Güzeldi. Herşeye rağmen, herşeyiyle güzeldi. Inceden konuşmaya başladı; "Dediğim gibi seni hiç bırakmayacağım. Bazen düşeceksin, elinden tutup ben kaldıracağım. Bazen göz yaşlarına hakim olamayacaksın, beraber ağlayıp beraber sileceğiz gözyaşlarımızı. Bazen de yaşama hevesin kalmayacak, bizimle yaşayacaksın. Ege, Eylül, Ahsen, ben ve tabikide Büşra. Biz yaşatacağız seni. Hep biz olacağız. Annen belki seni görmek istemiyor. Biz senin annen olacağız. Biz senin babanı yaşatacağız. Biz senin herşeyin olacağız güzelim." Şarkıyla daha ayrı bi duygusallık katmıştı, göz yaşlarıma hakim olmaya çalışıyordum. Yutkunup titreyen sesimle konuşmaya devam ettim; "Peki bir gün bizim yıldızlarımız elimizden kayıp giderse, yıldızlarım olabilecek misiniz?" Ağır sessizlik çökmüştü. Cümleyi söylediğim için ağır pişmanlık hissediyordum. Kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı; "Bir gün bizim grup ayrılırsa, işte o zaman yıldızlarımız söner. Ama birleşemesekte, ben senin yıldızın olacağım. Buna söz veriyorum.." Gözlerim bulanıklıktan görüş açısını kaybederken, kocaman ona sarılıyordum. "Ben de söz veriyorum." Aslında Büşra o haldeyken bu kadar mutlu olmayı kendimize yediremiyorduk. Ama yine de ayakta durmaya çalışıyorduk. Ona sarıldım ve gece karanlığında hoş bir şarkıyla yıldızlarımızı izliyorduk. Hafiften öksürerek devam etti; "Yıldızlarla donanmış gökyüzü. Benim yıldızlarım, bizim yıldızlarımız. Aklımızdaki yıldızlar alanından bir bir kayıp giderken gökyüzündekiler aklımızdakilere inat bizimle. Her şey yıldızlarla, her şey aydınlıklarla güzel. Sence de öyle değil mi?" Ah be çocuk. Çok hoşuma gidiyordu. "Evet kesinlikle öyle. Benim yıldızlarım, bizim yıldızlarımız..." Hafif rüzgar sesiyle titresekte yan yana olmaktan sıkılmıyorduk, sıkılmayacaktık. Ve kendimizi şarkıya bıraktık; "Düşerdim yamaçlarından, sapsarı saçlarından, avuçlarından. Yine de kalkar severdim, gülüşün özeldi. Beni kendinden kurtar..."

~~~~~~~~~~

ay niye böyle bi bölüm yazdım anlamadım Afra ve Bartu sahneleri güzeldi ama diğer sahneler pek hoşuma gitmedi bölüm olsun diye attım idare ediiin☺
bu adam kimse ortaya çıksın artık ben soldum buralarda döemeödmeöfn
neyse okuduktan sonra oy atmayan çok ayıp eder öptüm çiçekleeerrriiiimm🦋🧡

~YILDIZLARIN ÖTESİNDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin