Bölüm 10: Ümit Ömrü Bitirdi.

62 42 10
                                    

multi: Ateş Erçin~
Keyifli okumalaar💃

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Aniden duyulan ambulans sesleri, Bartu'nun haykırışları ve benim onun yanında olamayışım. Vücudumun her tarafının uyuştuğunu hissederken, bir yandan da konuşmaya çabalıyorum. Ama Bartu'nun sesinden başka ses duymuyorum; "Acele etsenize! Bak ben yanındayım canım benim. Bak burdayım, yanında. Seninle geliyorum korkma. Ege ve Ahsen! Benim arabayı alın sizde. Ben ambulansla gidiyorum." Etrafımda ayrı bir koşuşturma. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi yumuyorum. Aklımsa o haldeyken bile çok yere yetişmeye çalışıyor. Kendim dışında herkesi düşünüyorum. O sırada Bartu devam ediyor; "Kapatma gözlerini çiçeğim. Bak hatırla yıldızlarımızı. Benim yıldızlarım, bizim yıldızlarımız. Hatırla." Elimi yavaşça dudaklarına götürüyor ve sayısız kere öpüyor. "Hatırlıyorsun biliyorum. Unutamazsın onu da biliyorum. Sen şarkı dinlediğinde dinlenirsin. Bekle." Yutkundu ve şarkı söylemeye başladı:

"Uzun bir yolculukta, denizi görmek adın
Mirasın bu kokuyla baş edemez hiç bir yanım
Koşar adım, koşar adım uzağına bu volkanın
Dayanamaz, kül olurum can verir bu sol yanım

Alınyazım haketmedin sana yaptıklarımı
Vur yüzüme günahları korkup kaçtıklarımı
Utanırım utanırım gözlerimde yaş oldun
Üzülme sevgilim gülümse şarkı oldun bugün

En iyi sen tanırsın aşk kokan şarkıları
Kah öldük kah öldürdük yaşadık aşkı kadın
Zaman geçer ecel çeker kollarımdan yanına
Biraz üzül, biraz ağla n'olur iyi hatırla beni..."

Gözlerimden dökülen yaşlar, nerede olduğumu hatırlatıyordu. Ben hayatımın küçük bir köşesindeydim. Onlar tamamını kaplıyordu. Artık ne yapacağımızı bilmiyorduk. O sırada hafiften kulağıma Ege'nin sesi ilişti; "Yavaş olun yavaş!" Sanırsam hastaneye girmiştik. Boğuk bir koku kapladı burnumu. Yavaştan gözlerimi açmaya çalışıyordum. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Ama 4 kurşun yemiş insandan beter durumdaydım. Gözlerimi açtığımda başımda hemşireler ve bizimkiler vardı. Gözümü açtığımı gördüklerinde hepsi göz yaşlarını silip gülümsedi. Gülümsemeye çalıştığımı fark ettim ve başarmıştım. Geniş bir odaya girdikten sonra hemşireler gittiler ve bizimkileri camdan izliyordum. Kendimi onlara adadığımı fark ettim. Ahsen ağzını oynatarak kantine gittiklerini söyledi. Hafif başımı salladım ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi dinlendirmem gerekiyordu. O sırada kapı açılma sesiyle irkildim. "Korkmana gerek yok sakin" Yanımdaki koltuğa oturarak gülümsedi ve bende aynı şekilde karşılık verdim. "Biraz hastaneye olaylı bir girişin olmuş. Arkadaşların falan. Seni öyle görünce delirmiş olmalılar. Ha bu arada ben psikolog Ateş Erçin. Az önceki hemşireler senin bu durumunun psikolojik olduğunu söyledi. Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Yavaşça başımı kaldırdım. "Biraz karışık ya. Ama sesiniz birine benziyor. Acaba bana mı öyle geldi?" Şüpheci bir bakış attım. Bu ses, televizyon da ve telefonda duyduğumuz sesin aynısıydı. Ama yüzü alakası yoktu. Tam tersine gayet yakışıklı ve vizyon sahibi bir doktor olarak gözüküyordu. Gülerek konuşmasına devam etti; "Kime benzettiniz acabaa? Bu kadar gerildiğinize göre." Hala hafiften gülüyordu. Anlık sinir bozukluğuyla gelen gülmemi durduramıyordum. "Biliyor musunuz asıl komik olan da bu. Beni bu hale getiren kişinin sesine benzettim sesinizi. Kusura bakmayın doktor bey." Gülmeyle karışık ağlamaya başladığımı fark ettim. Hem gülüyorum, hem de yanaklarımdan süzülen damlaları durduramıyorum. Bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı; "İyi misin Afra? Sanırsam çok sağlıklı bir psikolojin yok. Destek almak ister misin? Hadi sana kıyak yapayım. Benim tarafımdan bir destek. Hemdee ücretsiz. Benim gibi bi doktoru kaçırmak ister misin gerçekten?" Gülüyordu. "Niye bana yardim ediyorsunuz ki? Hemde bu şekilde?" İçimde tuttuğum şüpheyi dışarı fark ettirmemeliydim. "Bu hastane de senin gibisine çok rastlamadım da ondan. Daha küçüksün. Ve bu yaşadığın şeyler seni çok yaşlandırmış. Sadece yardım etmek istiyorum. Hepsi bu.." Bence yeterince paranoya davranmıştım. Bu halime bi son vermem gerektiğini fark ettim. "Ya kusura bakmayın. Bu aralar dediğim gibi biraz tuhaf şeyler oluyor. Bundan bu paranoyaklığım. Çok naziksiniz teşekkür ederim." Ayrı bi havası vardı. "Rica ederim her zaman. Ben artık yavaştan çıkıyorum hem zaten dinlenmelisin. Dikkat et kendine Afra hanıım." Hâlâ gülüyordu. Bende gülerek cevap verdim; "Aldım tavsiyelerinizi Ateş beey." Kapıyı yavaşça kapatıp dışarı çıktı. Gözlerimi kapattım ve kendimi derin uykulara bıraktım...

ATEŞ'İN AĞZINDAN~
Demek karşılaşma zamanı gelmiş. Doğru zamanda mıyız? Onların da kantinde olduğunu biliyorum.. Hızlı şekilde kantine yöneldim. Kahve sırasının yanındaki masa da oturmuşlar, bitmiş vaziyette hayatlarını mahveden adamı düşünüyorlar. Kahve sırası geldiğinde onlardan bakışlarımı ayırdım; "Merve ablacım bana bir sütlü kahve rica ediyorum." Hafif gülümsedim. Yine de dikkat çekmeyen duruşumu bozmuyordum. "Tabiki Ateş bey. Hemen yapıyorum." Evet sırasıydı. Başımı kaldırıp onlara bakmanın tam sırasıydı. Derin nefes alarak başımı kaldırdım ve onlara baktım. Tahmin ettiğim gibi hepsi sesimi tanımış olmalı ki, hiçbirşey yapmadan bana doğru bakıyorlardı. Kahvemi aldım ve yavaşça yukarı çıkmaya başladım. Sanırım Afra'yı biraz daha yakından görme vakti gelmişti. İçime gelen tuhaf hisle ilk olarak odama girmem gerektiğini hissettim. Aynanın karşısına geçtim ve önlüğümü düzelttim. Hazırdım. Karşısına çıkmaya hazırdım. Kahvemi odamda unutmuş, hızlı adımlarla odasına koşuyordum. Kendimden emin şekilde odasına girdim. Gözlerini kapatmış, sadece beni düşünüyordu. Beni düşündüğünü bilmiyordu. Yerinden sıçramasıyla anlık içime gelen tedirginlik sesime ve hareketlerime engel olmamalıydı. Lafa gülümseyerek başladım; "Korkmana gerek yok sakin" O da bana aynı şekilde karşılık vermişti. Derin nefes alarak yanındaki koltuğa oturdum ve konuşmaya başladım; "Biraz hastaneye olaylı bir girişin olmuş. Arkadaşların falan. Seni öyle görünce delirmiş olmalılar. Ha bu arada ben psikolog Ateş Erçin. Az önceki hemşireler senin bu durumunun psikolojik olduğunu söyledi. Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Şüpheci bakışları üstümde hissettikçe garip şekilde rahatlama geliyordu. "Biraz karışık ya. Ama sesiniz birine benziyor. Acaba bana mı öyle geldi?" Sadece ses tonumdan bile korktuğunu hissediyordum. Keşke onu bu şekilde tanımasaydım, korkutmasaydım. Biraz daha sakin gibi görünerek gülümsedim; "Kime benzettiniz acabaa? Bu kadar gerildiğinize göre." Bana beni anlatmasını istiyordum. Onda nasıl bir etki bıraktığımı bilmek istiyordum. Ben olmayı becerememiş beni, ondan dinlemek istiyordum sadece. Kahkaha atarak gülmeye başladı; "Biliyor musunuz asıl komik olan da bu. Beni bu hale getiren kişinin sesine benzettim sesinizi. Kusura bakmayın doktor bey." Aynı anda gülerken, bir yandan da ağlamaya başladı. Onda nasıl bir etki bıraktığımı anladım ve o an o etki altında ezilip kalmıştım. "İyi misin Afra? Sanırsam çok sağlıklı bir psikolojin yok. Destek almak ister misin? Hadi sana kıyak yapayım. Benim tarafımdan bir destek. Hemdee ücretsiz. Benim gibi bi doktoru kaçırmak ister misin gerçekten?" Ortamı yumuşatmak için gülüyordum. Aynı bakışları atarak konuşmaya devam etti; "Niye bana yardım ediyorsunuz ki? Hemde bu şekilde?" Biliyordum. Bir daha benim yüzümden kimseye güvenemeyeceğini, sadece içine kapanık büyüyeceğini hatta ve hatta geleceğinin yok olduğunu biliyordum. "Bu hastane de senin gibisine çok rastlamadım da ondan. Daha küçüksün. Ve bu yaşadığın şeyler seni çok yaşlandırmış. Sadece yardım etmek istiyorum. Hepsi bu.." Biraz daha sakinleşmiş görünüyordu. "Ya kusura bakmayın. Bu aralar dediğim gibi biraz tuhaf şeyler oluyor. Bundan bu paranoyaklığım. Çok naziksiniz teşekkür ederim." Tuhaf şeylerden kastı bendim. Karşısında oturuyordum. Benim o adam olduğumu bilse ne diyecekti bana? Hiçbişey. Çünkü yorgunluğu her halinden belliydi. "Rica ederim her zaman. Ben artık yavaştan çıkıyorum hem zaten dinlenmelisin. Dikkat et kendine Afra hanıım." Onunla böyle tehditsiz konuşmak çok tuhaftı. "Aldım tavsiyelerinizi Ateş beey." Gülerek odadan çıktığımda, odadan çıktığım an gözlerinin kapandığını fark ettim. Onu bu halde görmeyecektim. Kendimi tanıyordum. Çünkü artık planlarım içinde Afraya en zarar vermeyecek düşünceler yatacaktı. Bunu kendi kendime yapmıştım. Duygularım mantığımı ele geçirmişti. Buna katlanacaktım. Ve ona yaşattığım şeyler için kendimi affetmeyecektim, affedemeyecektim...

~~~~~~~~~~~~~

şu ana kadar en heyecanlı en güzel hatta ve hatta en içime dinerek yazdığım bölüm bu oldu🕊
Ateş'i ne zaman devreye soksam diye düşünüyordum ve artık vakitin geldiğini fark ettiiimm
abi şimdi Ateş'e de içim ısınıyor ama Bartu'ya ihanet etmiş gibi hissediyorum niye öyle oldu ki cçsösçmxsçcm
hepsi benim için ayrı yerde hepsi ayrı güzel❤
neyse çok güzel bir bölüm oldu okuduktan sonra oy atmayı unutmazsınız umarım❣
OY VE YORUM LÜTFEEEENNN😂🥳

~YILDIZLARIN ÖTESİNDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin