"Robin, merhaba ben Eden. Senin en iyi dostun. Biliyorum bu çok yüzsüzce. Ama başka çarem yok. Olivia'dan adresini aldım. Hala Çin Mahallesinde yaşıyormuşsun. Aynı yerde. Bizim mekanımızda...
Ben şuan California Avalon'da yaşıyorum, belki merak edersin diye söyledim. Ben... Senin hakkında deli gibi endişeliyim. Kendine zarar vermedin değil mi? Eğer böyle bir şey yaparsan yada yaptıysan seni affetmiyorum. Bu önemli değil çünkü ben- Çünkü bende kendimi affetmiyorum. Ben ve ya başkası yüzünden kendini üzme...
Ben hata ettim. Yaptığım her haltı hatırlıyorum. Sarı-buğday tenini okşadığımı da, o güzel tenini kırmızılaşana kadar dövdüğümü de . Biliyorsun Robin ben aptalım. Sana aşık olmamış, sevmemiş gibi davranıp her gece arkandan ağlayanım. Beni affet. Hatta affetme. Affedersen ben...
Avolon cennet gibi. Sahilin kenarında oturuyoruz. Ailemle oturuyorum. Mutluyuz. Burda çalışıyorum. Küçük bir iş ama hiç yoktan iyidir. Geçenlerde nişanlandım. Adı Emily. Ne kadar tanıdık değil mi? Evet bu Chet'in kardeşi. O zamanlar bana açılmıştı, evinizin arkasında. Bende camdan seni görmüştüm, 'ondan hoşlanıyorum' diye seni işaret etmiştim biranda. Yazık kızcağız neye uğradını şaşırmıştı, bundan keyif almıştım. Sır olarak saklamasını istemiştim. Eğer abinin kulağına gitseydi bunlar muhtemelen yaşıyor olmazdım.
Ben üzgünüm. Umarım hala beni sevmiyorsundur yoksa yazdıklarımın kahrından ölürüm. Ben utanmazım ve biliyor musun hala senin burnuma gelen kısa boyuna, buğday tenine, çarpık, bir o kadar da nadir gülüşüne aşığım. Yorgun ve ruhsuz bakışlarını, süpürge misali kirpiklerini, çekik, tek göz kapaklı gözlerini özledim. Kışın üzerinden çıkarmadığın Olivia'nın ördüğü kazakları, hava ısındığında eskisi gibi zorla çıkarmak istiyorum. Aslında gizliden gizliye sürekli ilgi isteyişini, bunun yüzünden bacağıma uzandığın zamanları... (hatta sadece benim de değil amcanın, abinin ve herhangi birinin bacağına uzanma huyundan nefret ediyorum)
Ben sadece seni bana istiyordum. Sürekli ilgi göstermeni, benim kibirim yüzünden seni alaşağı etmeyi, seni reddetmeyi istiyordum. Düşününce bunu zaten yapıyordum. Hislerini incitiyordum. Bahane olarakta erkek olmanı ve asyalı olmanı savunuyordum. Ben bir pisliktim. En çöp kokanından. Seni kolayca kandırıyordum. İstediğimde; oynuyor, avuçlarımın içine alıp sıkıyordum. Sıkılınca da köşeye atmaktan çekinmiyordum. Önümde göz yaşlarını tutman hoşuma gidiyordu. Diğer çocukların üstünde kuramadığım üstünlüğün keyfini sürüyordum. Bana bağımlı olmanı bekliyordum. BEN ÇOK ŞEY İSTİYORDUM...
Şimdi istediğim ne biliyor musun? Amcanın yönettiği restoranda kaldığın için is ve ızgara kokan saçlarını içime çekmek istiyorum, burnumu biraz kaşındıracak olsa bile...
Kahverengi saçlarının her telini parmaklarının arasına tek tek almak, dökülenleri de polisiye filmlerde ki gibi küçük paketlere kilitleyip sonsuza kadar numune olarak saklamak istiyorum...
Yanımda kalmanı istiyorum. Ben seni seviyorum Robin. Beni sakın affetme...
Eden' dan Sevgilerle.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eden's Letter [BİTTİ]
Roman d'amour"Ben hata ettim. Yaptığım her haltı hatırlıyorum. Sarı-buğday tenini okşadığımı da, o güzel tenini kırmızılaşana kadar dövdüğümü de. Biliyorsun Robin ben aptalım. Sana aşık olmamış, sevmemiş gibi davranıp her gece arkandan ağlayanım. Beni affet. Hat...