October 18 : Eden's Letter

26 5 7
                                    

"Ahh Robin sesimi duyuyor musun?

Ben bugün Aaron ile buluştum. Yine seninle ilgili konuşmaya başladı. Yüzü üzgün görünüyordu, biraz da çökmüş.
Sanki benden bi cevap almak istiyormuş gibi. Bu beni çok az gerdi. Bana 'mutlu musun?' Diye sordu. Bende eften püften, herkesin aynı verdiği cevabı söyledim. Konu orda kapandı. Ama içime oturdu.

Eve geldim ve gece. Ama sana direk yazmak istedim. Sanırım sana ulaşmadığını düşünerek burayı günlük, hayır aylık olarak kullanıyorum. Anılarımı kendime saklamayı düşünmüyorum. Ama özellikle bugün mutlu olmak istiyorum. Seninde benimle mutlu olmanı. Sana mutlu anılarımızı yazıyorum.

Bugün olduğu gibi bir gün lunaparka gittik. Benim doğum günümdü. Hiç sevmediğin arkadaşlarımla anlaşıp beni lunaparka götürmüştünüz. Ama bilmediğin bir şey vardı. Lunapark aletlerinden aşırı korkuyordum. Ama size hissettirmemeye çalışmıştım. Su kayağına bindiğimizde bile arkada kusmuştum. Ve sanırım sen bunu farketmiştin..

Arkadaşlarım güneş batarken teker teker ayrılmaya başlamıştı. Günün sonunda lunapark ışıkları, sen ve ben kalmıştık. Kalbim deli gibi atıyordu yeniden. Ama neden biliyor musun? BENİ DÖNME DOLAP KUYRUĞUNA SOKTUĞUN İÇİN! Yükseklik korkum yüzünden o sıkışık kabinde karşına değil, yanına kıvrılmıştım. Bütün utangaçlığımın bana attığı zincirleri kırıp, koluna yapışmıştım.
Sen ise hayatında ilk kez gelmiş gibi eğleniyordum. Seni çok kıskandım  ama bu duygu sandığından kısa sürdü. Çünkü koluna yapışıp kalmak hiçte kötü hissettirmemişti. İkinci bir ele bile razıydım.

Tam tepeye geldimizde sen birden ayağa kalkıp cama yapıştın ve bağırdın 'Tüm şehir ayaklarımızın altında!'. Merak etmiştim. Ama sen yanımdan kalkınca tüm cesaretim gitmişti benden bir adım uzak olmana rağmen.. Giysinden tutup çekmeye başladım. 'Uzaklaşma' diyerek. Durup bana bakmıştın ardından da elini uzatmıştın. Elini tutmaktan başka seçeneğim yoktu. Bana bir kaç güven verici söz söyledin. Bende buna kandım. Elini tutup tüm gücümle koluna yapıştım. Bu sırada çoktan tepeden inmiştik. Ay ışığından uzaklaştık. Bir de bu yetmez gibi herkes tezgahların ve aletlerin ışıklarını kapattı. Sanki hepsi birbirimizi görmeyelim diye ışıkları kapattı. Gözüm hiçbir şeyi görmezken yanağımda hissettiğim ıslaklık ve yumuşaklık bana yalnız olmadığımı hissettirdi. O an bana en çok işime yarıycak şeyi verdin. Yanağıma bir öpücük.

Yere yaklaştık. Ve adam bize inin işareti yaptı. Şuan kendimi güvende hissediyordum. İnmeye niyetim yoktu. Seni omuzlarından tutup kendime  çevirmiştim. Yanaklarımı saklamak içinde aşağı bakıyordum. Bizde adamı kandırarak kabinden inmemiştik. Kabin gittikçe yükselirken adamın küfürlerine kıkırdıyorduk. Tekrar el ele tutuşmaya başladık. Sen tekrar cama yapışmıştın tepeye yaklaşırken.

O zamanlar boylarımız yakındı. Aramızda belki 1-2cm vardı. Bundan hep şikayet etsemde o gün işime gelmişti. Sen bana arkanı dönmüş camdan havai fişeklerini izlerken bende tepede olmanın cesareti ile arkadan, kolumu beline dolamıştım. Hayatımda yaptığım en iyi şeylerden birisi bu olabilirdi. Çenemi ise omzuna geçirmiştim. Kulağına çarpan nefesimden dolayı titremeye başlamıştın. Hissetmiştim...

İyice gece bastırdığında birlikte döndük eve ama sizin eve. Çünkü sizin restoranda bana parti hazırlamıştınız. Gerçi abin bundan pek memnun değil gibiydi. Yiyip içtikten sonra senin odanda tekrar yalnız kalmıştık. Sen bana bir hediye bahanesiyle gidip likörle geri dönmüştün. Bir kere içmekle bir şey olmaz diye gün içinde beni iki kez kandırmış oldun.

Hayatımda geceyi hatırlamadığım iki sabah olmuştu. Birisi sevgililer gününde kendimi kaybetmemden diğeri ise doğum günüm bittikten sonraki sabah. İkimizde leş gibi likör kokuyorduk. Odayı bi hayli dağıtmıştık.

Hiç bir şeyi hatırlamamamın üstüne sende hatırlamıyordun. Benim, senin yatağında gözlerimi açmam başlı başına olaydı. Ve senin de yanımda yatman.

Hala hatırlamıyorum ama sence bir şeyler olmuş mudur Robin?"

Eden's Letter     [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin