"Oğlum eline ne oldu?"
Hâlâ fular sarılı elime bakarak konuşan anneme doğru dönmeden önce sağlam bir bahane arıyordum.
"Basketbol sahasının tellerinden kesildi."
Hayal gücüm anca bu kadar çalışırken daha fazla sorguya maruz kalmamak için ufak ufak odama doğru adımlamaya çalışıyordum.
"Basketbol oynamazsın ki sen?"
"Of anne arkadaşımı izlemeye gittim işte, ödevim var benim görüşürüz."
Ödevim falan yoktu tabii ki, hemen odama gidip TWD maratonuma kaldığım yerden devam edebilmek için öyle söylemiştim. Liseye giden bir ergendim, vaktimi ödev yaparak harcayamazdım. Eğer bir vampir bulursam kendimi de vampir yaptırır, sonra da kiralık katil olup hem para kazanırdım hem de karnım doyardı. Özetle, bir vampir bulamazsam işim yaştı.
Aklıma gelen planla yeni kapattığım odamın kapısını tekrar açıp koşarak annemin yanına gittim.
"Anneciğim."
"Efendim?"
"Canım annem."
"Takma diş alamayız, Jeongguk."
"Onu istemeyecektim ki."
Ellerimi yalvarır gibi önümde birleştirip gülümsemeye başladım.
"Kırmızı lens alabilir miyiz?"
Kaşlarını çatıp "Ne yapacaksın kırmızı lensi?" diye sorduğunda çoktan hazırladığım yalanımı altın tepside önüne sundum.
"Cadılar Bayramı için lazım."
Kafasını 'salak bu çocuk' der gibi iki yana sallayıp isteksiz olduğu oldukça belli olan onaylayan mırıltılar çıkardı. Aldığım izinle kelimenin tam anlamıyla havalara uçarken anneme sarılıp teşekkür etmeyi de ihmal etmedim. Hızla odama koştum, yeni planımı anlatmam gerekiyordu.
jeongguk:
hey hey hey gel çabuk
sen planımızı açığa çıkardığın için yeni plan yaptım koş
hyunjin:
bu sefer nasıl bir mallık yapacağız çok merak ediyorum gerçekten
jeongguk:
vampir bulma ekibine mal demeni şimdilik görmezden gelip planı anlatıyorum
bak şimdi
Jimin hyung'un vampir olup olmadığını öğrenmek için biraz riskli bir plan ama değer
biraz sonra annemlerle kırmızı lens almaya gidiyoruz
yarın o lensleri okula getireceğim
taktıktan sonra Jimin hyung'u tek yakalayıp 'hyung yardım et kontrol edemiyorum' gibisinden şeyler söyleyeceğim
eğer telaşlanırsa vampirdir
hyunjin:
bana hyunjin oppa desen bile uygulatmam sana bu planı
*****
"Hyunjin oppa, nasılsın?"
Kızlar bana dönüp garip bakışlar atsa da takım arkadaşımın peşinden koşmaya devam ediyordum.
"Jeongguk saçmalama."
"Hyunjin oppa n'olur, lütfen, lütfen, lütfen."
Resmen fangirl gibi etrafında gezmeme rağmen inatla izin vermiyordu.
"Takım arkadaşım olmadan yapamam, lütfen."
Kulağıma iyice eğilip "Vampir çıkarsa ne bok yiyeceksin?" diye sorduğunda elimdeki tokayı gelişigüzel saçıma geçirip "Beni de vampir yapmasını isteyeceğim tabii ki." dedim.
"Aynen, o da biri gelsin vampir olmak istesin diye bekliyordu zaten."
"Kaç won verdim ben o lenslere, planı uygulamak zorundayız."
"1 hafta daha bana Hyunjin oppa diye seslenirsen belki kabul edebilirim, Coco."
"Kabul."
"Ama bir sorunumuz var..."
Kaşlarımı çatarak "Neymiş?" diye sordum, çünkü planım mükemmeldi.
"Vampirler uzaktan da seni duyabilir demiştin, değil mi?"
"Evet?"
Kaşlarını çatarak baktığı yeri çenesiyle işaret ettiğinde Jimin hyung'un dikkatle bizi izlediğini gördüm.
"3 diyince kaçıyoruz."
Yavaş yavaş geri adım atmaya başlamıştık bile.
"3!"
İlk önce 3'e kadar saymadığından biraz afallamış da olsam Hyunjin gibi hızla koşmaya başladığımda arkaya bakmamak için çok büyük bir çaba sarf ediyordum. Fakat sonunda merakıma yenilip geriye doğru baktığımda, oturduğu sandalye boştu. Film sahnesinde gibi hissetmemin mutluluğuyla beraber şaşkınlık da eklendiğinde hızla etrafı taradım. Neyse ki her klişe gibi birden önümüzde belirmemiş, sadece arkadaşlarının olduğu masaya geçmişti.
"Tamam dur."
Dün fuları çıkarıp sargı beziyle sardığım elimin acıyacağını umursamadan Hyunjin'in koluna asılıp durdurdum.
"Sanırım yeni bir plana ihtiyacımız var."
"Plan yapma işi sende zaten. Bana Hyunjin oppa demeye devam edeceksin ama, değil mi?"
"Defol git Hyunjin."
İşaret parmağını bana doğrulttuğunda şimdiden pişman olmuştum.
"Oppa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouver, jikook
Fanfiction"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?" •Bu fic'te ciddiyetin c'si yoktur.