4

954 110 66
                                    

"Coco, bizde kalsana bugün."

"Hayatta olmaz."

Kafasını sağa eğerek kaşlarını çattığında ben de kaşlarımı çatıp konuşmaya başladım.

"Beni bağlayıp Twilight izlettiğinden beri senin evine gelmeye korkuyorum, Hyunjin."

O beklentili bakışı attığında omuzlarımı düşürüp "Oppa." diye ekledim.

"Seni bağladığımda yüzün çok komikti ama. Sanki tecavüz edecekmişim gibi."

"O gün senin elleri bağlama fantezin hakkında konuşmuştuk çünkü?"

Kaşlarını kaldırıp gülemeye başladığında ona eşlik ederek güldüm, ki bence gülmesem sohbet çok kötü yerlere gidiyordu.

"Her neyse, bir daha yapmam zaten onu, anneni ara da bizde kal."

"Peki."

Tişörtümün koluna sakladığım telefonu çıkarıp annemin numarasını tuşlayıp -rehberden bulmaya çok üşenmiştim- annemin açmasını beklerken gözlerimi etrafta dolaştırıyordum.

"Alo?"

Diğer hattan gelen sesi duyduğumda konuşmaya başlayacaktım ki sesin anneme ait olmadığını fark etmemle duraksadım.

"Kimsiniz?"

"Annen şu an meşgul, ne iletmemi istersin?"

Kaşlarımı çatıp Hyunjin'in gözlerine baktığımda hiçbir şey anlamadığını fark ettim.

"Kim olduğunu söyleyecek misin?"

"İleteceğin bir şey yoksa kapatıyorum."

"Bugün Hyunjin'lerde kalacağımı söyle."

"Memnuniyetle."

Telefon yüzüme kapandığında şaşkınlık ve endişeyle siyah ekrana bakakaldım.

"Ne oldu?"

Sonunda tuhaf bir şeyler döndüğünü anlayan surata bakıp koşturmaya başladım.

"Dur, nereye?"

"Annem tehlikede olabilir!"

"Ne?!"

Hızlı adımlarım merdivenle okulun çıkış kapısı arasındaki yol ayrımına ulaştığında anlık bir duraksama yaşayıp merdivenlere yöneldim.

"Peki neden yukarı çıkıyoruz?"

"Jimin hyung'dan yardım istememiz lazım."

"Ne alaka?"

"Hani vampirlerin doğaüstü güçleri var? Bir tehlikeyle karşılaşırsak biz dövüşebilir miyiz sence?"

"Onum vampir olduğunu nereden biliyorsun?"

"Bay Wang'ı test ettiğimiz günü hatırlıyor musun?"

Nefes nefese olsa da onaylayan mırıltılar çıkardığında gülümseyerek konuşmaya devam ettim.

"Yanımıza sırf çöpçatanlık yapmak için geldiğini hiç sanmıyorum."

*****

"Ben ne alaka?"

"Sen bizden büyüksün hyung, hem de güçlüsün. Annem tehlikede olabilir diyorum, yardım etmeyecek misin?"

"Güçlü olduğumu nereden çıkardığını sormayacağım şimdilik."

Oturduğu yerden kalkıp birkaç arkadaşını da çağırdığında önlerinden koşmaya başladım. Belki de boş kuruntu yapıyordum, sonuçta sadece annemin telefonunu başka biri açmıştı, ama gayet iyi biliyordum ki annemin iki eli kanda da olsa benim aramamı açardı.

"Eve kadar koşamayız. Taksi mi çağırsak?"

"Geç olur."

Jimin hyung daha önce hiç fark etmediğim motoruna bindiğinde ben de hemen arkasına yerleştim.

"Siz arkadan taksiyle yetişirsiniz bize."

Onaylayan mırıltılar duyduk ama Hyunjin suskundu. Ne oldu, der gibi kaşlarımı çattığımda o da gözleriyle Jimin hyung'u işaret edip ağzını 'dikkatli ol' der gibi oynattı. Sonuçta potansiyel vampirle beraber tek başıma gidiyordum, aslında beni kaçırabilirdi de, ama annemin tehlikede olduğunu söylediğim hâlde beni kaçıracak kadar vicdansız olduğunu sanmıyordum. Hyunjin'e doğru 'sorun yok' der gibi ağzımı oynatıp gülümsediğim an motor hareket etmişti.

Tabii ki düşük bütçeli Kore dizilerindeki gibi beline sıkıca tutunmayacaktım, düşecek gibi hissetmesem gerçekten tutunmayacaktım. Fakat ben ne kadar inat etsem de sırtım hızdan dolayı geriye gittiğinde aceleyle beline kollarımı sarmıştım. Eh, kabul etmeliydim ki beli incecikti.

"Buradan sola dönüyoruz."

Rüzgârdan dolayı bağırarak konuştuğumda başını sallayıp motoru sola doğru yönlendirdi. Birkaç yönlendirmeden sonra evimiz göründüğünde elimle işaret edip motoru yanına park etmesini bekledim.

"Diğerlerini beklemeli miyiz?"

Eve kısa bir bakış attıktan sonra "Sessiz görünüyor, gidebiliriz bence." dediğini duyduğum an hızlı adımlarla kapıyı açıp içeri girdim.

İçeri girdiğimde kapının önünde karşılaştığım çamurlu ayak izlerinin devamını görmüş, takip ederek benim odama kadar gelmiştim. Şüpheyle etrafa bakıp potansiyel vampirimin burada olduğundan emin olduktan sonra kulbu çevirip içeri girdim. Annem yatakta uyuyordu -ya da baygındı-, odam darmadağınıktı, Damon posterlerim yırtılmıştı. Hemen annemin yanına koştuğumda ilk işim ısırık izi olup olmadığını kontrol etmek için boynuna bakmaktı, sonrasında yaralanmadığından emin olup derin nefes alarak yere oturdum.

"Ne olmuş buraya böyle?"

"Bilmem, belki sen söylemek istersin."

"Ne yapmışım ben?"

Kaşlarımı alayla kaldırıp içimde hiçbir korku hissetmeden yakalarına yapıştım.

"Bizim planımızı öğrendin sonuçta, tanıdığın birilerine söylemediğin ne malum?"

Şaşkın bir yüz ifadesi takındığında kalkık kaşlarım çatılmıştı.

"Hangi planınız?"

"Saf ayağına yatma."

"Jeongguk, tüm okul vampir hayranı olduğunu ve herkesi sapık gibi izlediğini biliyor. Benim duymamdan mı rahatsız oldun?"

"Evet, çünkü sen vampirsin."

"Değilim."

"Kanıtladığımda kaç benden."

"Kaçayım mı?"

"Üstüne atlarım."

trouver, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin