"Hyunjin saçmalama, okula geleceksin."
"Oğlum götüm tutuştu resmen, nasıl geleyim?"
"Ya insanların içinde ne yapabilir ki?"
"Jeongguk salak mısın, bunun eve dönüşü var, hafta sonu var. Sürekli kalabalık ortamda mıyız biz?"
"Filmlerden birkaç taktik öğrendim ben. Bak şimdi, mine çiçeği içiyoruz, çantamızda kazık bulunduruyoruz, bir de kas çalışıyoruz, olay bitti."
Yattığım yerde kulağıma tuttuğum telefondan gülme sesini duyduğumda ben de hafifçe güldüm.
"Senin zaten kasın var, öküz herif."
"Bana öküz herif diyene bak."
Yattığım yerden kalkıp üstümdeki bol kapüşonluyu düzelttim.
"Her neyse, bugün okula geliyorsun yoksa bu öküz herif sana tekme atar."
Kısa vedalaşmadan sonra telefonu yastığın altına sıkıştırıp ayağa kalktım. Çok büyük olmayan odamın bir duvarında yırtık Damon posterleri, diğer tarafında ise -çalışma masamın karşısında- matematik işlemleri asılıydı. Askılıkta duran Hyunjin'in fularına gözüm çarptığında kendimi saçmalamamak konusunda uyardım, onu boynuma takarsam çok utanç verici olurdu.
"Hadi bakalım Jeongguk, yıllarca vampir aradın, şimdi de buldun. Ne halt yiyeceksin bakalım."
Üstümdeki kapüşonluyu giymekten vazgeçip tek hamlede çıkardım. Dolabımdan giyecek bir şeyler ararken pencerenin oradan bir click sesi gelmişti.
"Cidden mi?"
Yine takıntılı bir kız fotoğrafımı mı çekiyordu? Kesin o psikopat Hyeri'dir, diye geçirdim içimden.
"Poz vermemi ister misin?"
Pencereme doğru bağırdığımda hızlı adım sesleri duydum. Birkaç adımda cama iyice yaklaşıp kim olduğuna bakmaya çalıştığında bir erkek bedeni gördüm.
Harika, şimdi de etrafımı gayler sarmıştı.
******
"Coco, yanlış anlama da sen üstünü çıkarsan ben bile fotoğrafını çekerim."
"Sen zaten erkeklerden hoşlanıyorsun geri zekâlı, ne demek 'ben bile'?"
Parmağını dudaklarına götürüp 'şşşh' gibi bir ses çıkardı.
"Çaktırma."
Hyunjin bana anlamaz bir ifadeyle döndüğünde yine ne saçmalayacağını çok merak ediyordum.
"Sen de gay değil misin, feminen de giyiniyorsun?"
"Ee?"
"Niye gaylerle dalga geçer gibi bir havan var?"
"Gayim diye gaylerle dalga geçemez miyim?"
"Nutkum tutuldu."
Okulun sevimsiz zili birden çaldığında yerimde zıpladım.
"Hassiktir, ne yapacağız?"
"Bak, tekrar söylüyorum, insan içindeyken bir şey yapamaz."
Kapının eşiğinde Jimin hyung ile Wooyoung hyung belirdiğinde kafamı çevirdim.
"Şimdi düşündüm de, yapabilir."
"Korkutma beni."
Jimin hyung rahat bir tavırla sınıfa gelip yanımıza ilerlediğinde olası kaçma durumuna karşı Hyunjin'in kolunu kavradım.
"Sizi duyabildiğimi biliyorsunuz değil mi?"
"Evet?"
"Hyunjin, merak etme Jeongguk haklı, koskoca okulda bir şey yapamam. Ama eve dönerken kollayın götünüzü."
Yüzümü buruşturup "Tüm imajın bozuldu şu an." diye mırıldandıktan sonra bir şey fark ettim.
"Wooyoung hyung da mı şey?"
"Aynen ben de 'şey'im."
"Başka kimler var okulda?"
Bizim sınıfta köşede oturan ve benim bu asla olamaz dediğim, sabah sabah sarımsak yiyip gelen çocuğu gösterdiğinde ağzım bir karış açıldı.
"Nasıl ya?"
"Her gördüğün efsaneye inanmayacaksın."
"Yani şu an bizi duyabiliyor?"
"Muhtemelen."
"Hassiktir, tüm planlarımızı duydu o zaman?"
"Muhtemelen."
*******
Kolumu Hyunjin'in omzuna atmış, etrafımıza bakına bakına yolda ilerliyorduk.
"Bizde kal bugün."
Teklifime karşılık kaşlarını kaldırdı.
"Niye?"
"Eğleniriz işte."
"Tamam annemi arayayım dur."
Biraz yalvarma seansından sonra telefona öpücük atıp kapattı.
"İzin aldım."
Omzundaki kolumu sıkılaştırıp iyice kendime bastırdım.
"Gel bakalım fıstık."
"Ay sikesi var beni."
*******
eveeet eveeet biliyorum boş bir bölümdü ama söz diğer bölüme biraz feels koyacağım. söz bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouver, jikook
Fiksi Penggemar"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?" •Bu fic'te ciddiyetin c'si yoktur.