Mağazanın kadın reyonunda gezdiğim için üstüme çektiğim tuhaf bakışları umursamadan bol dökümlü bir gömleği inceliyordum. Güzel olduğuna kanaat getirip koluma attıktan sonra reyonu incelemeye devam ettim.
"Beyefendi, burası kadın reyonu."
Sarı saçlı, hiç doğal durmayan makyajıyla bana tuhaf bakışlar atan görevli kıza döndüğümde yapmacık bir şekilde gülümsedim.
"Farkındayım."
Tam ağzını açıp bir şey diyecekken umursamadan arkamı dönüp kasaya ilerledim. Hiç mi annesine hediye alan bir erkekle karşılaşmamışlardı? Pekâlâ, ben kendime alıyor olabilirdim ama bu hiçbir şeyi değiştirmezdi.
"Jeongguk?"
Tanıdık bir ses duyduğumda arkamı dönmemeyi tercih etmiştim. Okulda simsiyah giyiniyordum, şimdi biri beni böyle görürse hoş şeyler yaşanmazdı.
"Seni burada görmeyi beklemiyordum."
Jimin hyung yanıma geldiğinde onu görmemiş gibi davranmaya devam ediyordum, ama elbette işe yaramamıştı.
"Sana diyorum."
Derin bir nefes aldıktan sonra "Efendim?" diyerek pes etmiş bir şekilde yanımdaki bedene döndüm.
"Feminen giyindiğini bilmiyordum."
"Evet, giyiniyorum, ne olmuş?"
"Sakin ol, amacım dalga geçmek değildi."
Aramızdaki saçma gerginlik elini durduk yere belime atmasıyla daha da artarken şaşkınlıkla gözlerine bakıyordum.
"Yeni planını görmek için sabırsızlanıyorum."
Sonrasında hiçbir şey olmamış gibi öylece yavaş adımlarla uzaklaştı.
******
"Sonra da dedi ki 'yeni planını görmek için sabırsızlanıyorum.'"
"Fısıldadı mı yoksa normal mi dedi? Ona göre oha diyeceğim."
Hyunjin'in kafasına bir tane vurup gülmeye başladım.
"Normal dedi, ne fısıldaması."
"Bu bile kanıt bence."
Somurtarak saçımdaki tokayı çekiştirerek saçlarımı serbest bıraktığımda tokayı parmağımda döndürmeye başladım.
"Bize daha somut bir kanıt lazım."
Ders fizikti ve ben fiziğin f'sini anlamadığım için ders boyu düşünen adam heykeli gibi oturup plan yapmaya çalışmıştım.
"Üstüne mine çiçeği falan mı fırlatsak?"
"Saçmalama Hyunjin."
Gülümsemeye başladığında kaşlarımı çattım.
"Sana daha fazla oppa demeyeceğim."
Çok imkânsız bir şey söylemişim gibi şaşırdığında dikkatimi ondan alıp tekrar plana çevirdim. Öyle bir plan yapmalıydım ki, şaşkınlıktan o vampir gözleri faltaşı gibi açılmalıydı.
Biraz beyin fırtınasından sonra zil çaldığında oturduğum pozisyonu bozup sevinçle sağa doğru döndüm.
"Ne yapacağımızı buldum."
Onun da yüzü aydınlandığında sırıtıyordum.
"Anlatacak mısın yoksa ayaklarına mı kapanayım?"
"Jeongguk oppa dersen anlatırım."
Gülen yüzü bozulup kaşlarını çattığında sırıtışımı bozmadan devam ettirdim.
"Asla!"
"Anlatmıyorum o zaman."
"Ama Jeongguk..."
Kaşlarımı kaldırıp onun bana attığı bakışı attığımda omuzlarını düşürdü.
"İyi."
Yüzünü sıvazlarken ben de dirseğimi sıraya, yanağımı da avucuma dayamış bir şekilde heyecanla bekliyordum.
"Hadi planı anlat Jeongguk oppa."
"Aferin köle."
Hyunjin göz devirirken aceleyle kolundan tutup erkekler tuvaletine doğru sürükledim. Tuvalete ulaştığımızda kabinleri tek tek inceleyip boş olduğuna emin olduğumda dışarıdan birinin bizi duymaması için bir musluğu da açtım.
"Biliyorsun, vampirler iyi duyabildikleri için yüksek sesten rahatsız oluyorlar."
"Evet?"
"Tennefüslerde Jimin hyung'un kıçından ayrılmayacağız, birden zil çaldığında tepkisine bakacağız. Eğer belirli bir tepki vermezse de normal insanın duyamayacağı ama vampirlerin duyabileceği bir yerden dedikodusunu yaparız."
Kollarımı iki yana açıp 'bu kadardı' işareti yaparken karşımdaki bedenin düşünürken parmaklarıyla olmayan sakalını kaşımasını izledim.
"Ölüm riski yok."
"Evet."
"Harika bir plan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouver, jikook
Fiksi Penggemar"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?" •Bu fic'te ciddiyetin c'si yoktur.