"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?"
Yattığım yerde kaşlarımı kaldırarak doğrulup elimdeki telefonu daha sıkı tuttum.
"Ne yapsaydım? Aptal film karakterleri gibi şok olup kaçsam daha mı iyiydi?"
"Klişe olmamak için ölümü bile göze alırsın sen."
Sırıtarak "Beni ne kadar iyi tanıyorsun." dediğimde hafif güldükten sonra "Bugün okula da gelmedin zaten, yiyecekler beni bir gün göreceksin." diye sesindeki sahte kızgınlıkla konuştu.
"Annemi tek bırakamazdım, korkudan titriyordu kadın."
"Kimin yaptığını görmemiş mi?"
"Görmemiş, öyle diyor. Görse de bu korkuyla söylemezdi zaten."
"Tamam, dikkatli ol. Benim derse gitmem lazım."
"Hangi ders?"
"Kimya."
"Geçmiş olsun o zaman, notları atarsın bana."
Cevabını beklemeden kendimce havalı bir şekilde telefonu kapatıp ayağa kalktım. Bu hareketi her zaman yaptığımdan Hyunjin pek şaşırmamış olmalıydı, ama her zamanki gibi telefonun ekranına bakakaldığına yemin edebilirdim.
"Anne, acıktın mı?"
Yatak odasının kapısını yavaşça aralayıp yatakta bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde yatan anneme bakarak sorduğumda yavaşça kafasını sağa sola salladı.
"Ama hiçbir şey yemedin."
"Midem bulanıyor."
Kapının eşiğinden çekilip yavaşça annemin yanına oturduğumda saçlarını hafifçe okşamaya başladım.
"Anne, kim olduğunu söylersen sana yardım edebilirim."
"Hatırlamıyorum."
Her sorduğumda verdiği cevabın aynısını verdiğinde derin bir nefes alarak yanından kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Midem bulanıyor dese de birazcık yemesi lazımdı, yemezse bayılabilirdi. Buzdolabını açıp ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Sonunda hızlı hazırlayabileceğim için noodle yapmaya karar verip dolabı kapattım. Hızlı hareketlerle küçük bir tencerede suyu kaynatıp noodle'ı içine attım. Birkaç dakika bekleyip tozu da attığımda anneme zorla yedireceğim yemek hazırdı. Tepsiye kâseyi ve çubukları koyup annemin yanına geldiğimde çoktan kokuyu alıp yüzünü buruşturmuştu bile.
"Bir şeyler yemezsen hastalanacaksın. Ne olur, benim için ye birazcık."
'Benim için ye' dedikten sonra ikna olmuş olacak ki ağzına doğru götürdüğüm lokmayı isteksiz de olsa yedi. Uzun uğraşlarımdan sonra yemeğini bitirdiğinde rahatlayarak ayağa kalktım.
"Bir şey olursa çağırırsın beni."
*****
"Oo, gelmişsin?"
"Annem zorla evden kovdu resmen, dersleri kaçırıyormuşum."
Sıraya her zamanki gibi çuval misali yığıldığımda yanımdaki beden yüzünü buruşturdu.
"Bu seferki uyumama sebebin neydi peki?"
"Sağlam bir plan yapmaya çalıştım."
"Yapabildin mi peki?"
"Hayır."
İkimiz de ofladığımızda kapının önünden sırıtarak geçen Jimin hyung'a gözlerimi kıstım.
"Sanırım dinlenmeden konuşmanın bir yolunu bulmalıyız."
"Plan yapamamışsın zaten, duysa ne olacak ki?"
"Olsun."
Jimin'in gözünden, önceki gece:
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"
Jeongguk'un annesinin ve odasının hâlini gördüğümden beri tam bir sinir topuydum, eğer bizimkiler yaptıysa elimden çekecekleri vardı.
"Ne yapmışız?"
"Daha 16 yaşındaki çocuğun annesini bayıltıp odasını talan etmiş olabilir misiniz mesela?"
"Bizden haberi vardı."
Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirip bağırmaya başladım.
"Bizden haberi falan yoktu, vampir hayranı bir ergendi sadece! Şimdi sizin sayenizde bizden gayet haberi var ve beni suçluyor."
Derin nefesler alarak deri koltuğa oturduğumda annem -ama herkes ablam olarak tanıyordu- de yanıma oturup sırtımı sıvazlamaya başladı.
"Sakin ol, sinirini kontrol edecek kadar yetişkin değilsin."
"Sinirimi kontrol edebilmek için illa 200 yaşında mı olmak gerekiyor? İyiyim ben."
İşaret parmağımı sırayla kardeşlerimin üzerine doğrultup sinirle konuşmaya devam ettim.
"Ama bunlar tekrar öyle bir şey yaparlarsa hiç iyi olmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouver, jikook
Fanfiction"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?" •Bu fic'te ciddiyetin c'si yoktur.