"Ya hâlâ inanamıyorum."
"Valla ben de."
"Ben yıllarca gay olduğumu saklayayım, o da canlı yayında oğlanlarla fingirdeşsin. Ben de fingirdeşmek istiyorum. Ben niye fingirdeşemiyorum?"
"Ne anlatıyorsun sen?"
"Diyorum ki acil birine hallenmem lazım."
"Aman gidip şap diye öpme de ne yaparsan yap."
"Sen de ne kafana taktın ha."
Hyunjin bana yaklaşıp öpecek gibi olduğunda ittirip etrafıma baktım.
"Oğlum öpücük fobin mi var senin?"
"Okuldayız geri zekâlı."
"Ha okulda olmasak öptüreceksin yani?"
"Siktir git Hyunjin."
(Buraya bir açıklama eklemem gerek, Hyunjin Jeongguk'tan hoşlanmıyor, ileride de hoşlanmayacak. Onların arkadaşlığını bozamam. Devam edelim.)
"Abimle konuşmalı mıyım sence?"
Hyunjin bana soru yönelttiğinde dünden beri düşündüğüm şeyi düşünüyordum, mis gibi çocuğu niye geri çevirdiğimi. Kendi kendime 'vampir dururken normal biriyle ne yapıyorum ki' demiştim ama Jimin hyung ile bir şansımız olduğu fikrine nereden kapılmıştım ki? Sadece yavşaklık yapıp beni öpmüştü sonuçta.
"Ne düşünüyorsun?"
"Konuş."
"Ne?"
"Abinle diyorum, konuş. Hem hallenecek biri bulmana da yardım eder."
Ensemi kaşıyıp etrafa bakındığımda Jimin hyung'un bu tarafa baktığını gördüm. Dinlemiş miydi her şeyi? Mahrem diye bir şey vardı, dinlememiştir herhalde.
Kendi kendime 'Jimin hyung' diye fısıldadığımda arkadaşlarına çevirdiği başını tekrar bana doğru çevirdi. Yine kendi kendime 'Bizi dinlemeyi kes artık.' diye fısıldayıp tepkisini izlemeden Hyunjin'in belinden tutup sınıfa doğru sürüklemeye başladım.
"Ne diyordun sen kendi kendine?"
"Jimin hyung'la konuşuyordum."
"Nası-"
Tam anlam veremeyeceği sırada vampir olduğunu hatırlamış olacak ki 'haaa' diye bir ses çıkarıp başını salladı.
"Unutuyorum bazen doğaüstü güçlere sahip birini tanıdığımızı, pardon."
"Salak."
"Peki neden öğle arasında sınıfa gidiyoruz şu an?"
"Mahrem diye bir şey var, manyak çocuk bizi dinleyip duruyor."
"Çocuk olduğuna çok da emin değilim ben."
"Her neyse işte."
Bacaklarımı rahatsızlıkla sallayıp ofladım.
"Bu pantolon çok rahatsız, şort giysem ne olur ki?"
"Yapma Coco, insanlar buna hazır değil. Biraz daha sakla bacaklarını."
*******
jeongguk
sana bir haberim varsaçımı kestirmeye gidiyorum
hyunjin
HAYIR
OLAMAZ
YAPMA BUNU
NOLUR
HAYIR
DURjeongguk
ağla******
jeongguk
gittiler😭hyunjin
hepsi senin yüzünden şerefsiz herif
defoljeongguk
ne oldu şimdihyunjin
bunu yapmayacaktınjeongguk
👁️👄👁️*****
"Okulda biri mi öldü?"
Herkesin siyah kıyafetlerine ve yerdeki başlarına bakıp biraz üzülerek sordum. Tanıdığım biriyse ben de bir koşu gidip üstümü değiştirirdim.
"Evet."
"Kim?"
Koridordaki çocuğa sorarken yanımdaki Hyunjin'in gülmesini sakladığı çok belli oluyordu. İşine geldiğinde oyuncuları kıskandıracak oyunculuk yapan çocuk şimdi gülmesini tutamıyordu.
"Kim mi?"
"Evet?"
"Tabii ki de..."
Spiker gibi heyecanlandırarak söylerken ben de gaza gelip cevabı beklemeye başladım.
"Saçların!"
Koridordaki herkes hıçkırarak ağlamaya başladığında omuzlarımı düşürdüm. Her şeyi Hyunjin planlamıştı yani, öyle mi?
"Ben de bir an öldürdüğüm cesedi buldunuz sandım."
Herkes donup kaldığında Hyunjin şokta gibi görünüyordu.
"Öyle kalırsınız işte. Bir daha bu malın lafına uymayın."
Azarlar gibi konuşsam da hoşuma gitmedi değildi. Saçımı tekrar uzatsam iyi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouver, jikook
Fanfiction"Sen iyice kafayı sıyırdın. Koskoca vampire 'üstüne atlarım' denir mi?" •Bu fic'te ciddiyetin c'si yoktur.