Bölüm 7

13 11 0
                                    

Her insanın yorulduğu bir yer vardır. Ben gittiğim yerdeyim. Sanırım bu hikayenin mutsuz olanı da bendim. Neşet Ertaş'ın bir sözü vardır;
"Ben ölürsem öldü demeyin yoruldu gitti deyin"
Tam olarak böyle hissediyordum. Annemin mezarının başında saatlerce oturduktan sonra kalkmıştım. Bir dahaki gelişimde ona papatyalar getirmeyi planlıyordum. Acaba o da benim gibi seviyor muydu papatyaları? Onun hakkındaki herşeyi merak ediyordum. Yorgun bitkin eve gelmiştim. Annemle babam hala salonda oturuyorlardı. Annem beni yanına çağırdı ve konuşmaya başladı.
-"Gece biz seni bunca zaman kızımız gibi görmeye çalıştık. Denedik ama sevemedik. Sana karşı hep uzaktık.İnsanın kendi öz evladı çok başka. Babanla çok denedik ama bir evladımız olmadı. Tam ümidi yitirmişken Erhan Bey çıktı karşımıza . Karısı vefat etmişti.Sana da bakacak durumda değildi. Anca 3 yaşlarındaydın.Ruhsal olarak dağılmıştı." Peki ya ben? Şuan benim ruhum nasıldı? Ben söyleyim darmaduman. Annem devam etti konuşmaya ;
- "Bize zamanında bir miktar para verdi. Bizde çocuk istediğimiz için seni kabul ettik .Yıllar geçti o parada toz olup uçtu gitti. Bizim çalıştığımız yerleri de biliyorsun o kadar iyi bir gelirimiz yok. Erhan Bey şuan sadece senin eğitimine para harcıyor. Özel okula gitmenin sebebi buydu."
Demek O yüzden özel okula gidiyordum. Kendi vicdanını rahatlatmak için benim eğitimimi düşünüyormuş gibi davranıyordu. Sonra annem sözlerine devam etti ve donup kalmıştım.
-"Gece ben hamileyim o yüzden sana daha fazla bakamayacağız. Erhan Bey de bizim istediğimiz parayı vermeyi reddetti. Elimizde avucumuzda birşeyimiz kalmadı.Babanı bulup gitsen iyi olur."
Resmen beni evden atıyorlardı. Burda daha fazla kalamazdım zaten. Odama çıkıp valizimi toplamaya başladım. Neyim varsa aldım. Burda tek bir çöp bile bırakmayacaktım. Bunlar nasıl insanlardı böyle ? Hemen Senayı aradım.
Telefonu çalıyordu ama açmıyordu. Muhtemelen onu o gün orada bıraktığım için benimde Karanı sevdiğimi düşünüp benimle arasına mesafe koymuştu. Her neyse kendisi kaybeder. Valizimle beraber aşağı inip evden çıktım.Dışarda çok fazla yağmur olduğu için yanıma şemsiye almayı da ihmal etmedim.Nereye gideceğimi bilmiyordum. Issız ve buz gibi havada öylece yürüyordum. Biraz zaman sonra yanımda bir araba durdu. O bana bakıyordu ben ona bakıyordum. Arabanın camları siyah olduğu içinde yüzünü net bi şekilde göremiyordum. Yine bir sapık faciası diye düşünüp hızlı hızlı ilerlemeye başladım. Beni takip ediyordu. En son dayanamayarak dönüp arabasına tekme attım. Belki benden korkar da çekinip gider diye. Aksine arabadan indi. Onu görmemle donup kaldım. Bu Karandı. Bir kaç saniyelik şokun ardından kulaklarımı Karanın sesi doldurdu.
- "Atla çabuk gidiyoruz." Bende hemen atlardım zaten arabana. Onu tanımıyorum bile doğru düzgün arabasına binmem benim için yanlış olurdu. Onu takmayıp yürümeye başladığımda arkamdan bağırmaya başlamıştı.
-" Gece bin çabuk şu araya." Binmek istemiyordum ama gözlerime de öyle bir bakıyordu ki binmezsem öldürecek gibi . Hava da zaten iyice soğumaya başlamıştı ve başka çarem yoktu.İstemeye istemeye arabasına bindim.
-"Üşüyormusun Gece " diye sordu . Yok canım ne üşümesi donuyorum ben. Gözlerine bir kaç saniye baktıktan sonra evet üşüyorum deyiverdim.
O da klimayı ve radyoyu açtı. Bi dakika nereye götürüyordu bu adam beni? Nereye gidiyoruz diye sormuştum ama bir cevap dahi alamamıştım.
Bir kaç defa daha tekrar ettikten sonra pes edip
kafama cama dayadım dışarıyı izlemeye başladım. Onun müzik zevkini beğenmediğim için kulaklığımı çıkarıp taktım ve kendi zevkime uygun bir şarkı açtım. Yarım saat sonra tekrar dışarı baktığımda orman gibi bi yerde olduğumuzu anladım ve benim uykum çoktan gelmişti. Daha fazla dayanamayarak kendimi arabanın rahatlığına bırakıp uyumaya başladım.

-Bölüm Sonu

Vedalar Güzel OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin