4|eşsiz yapan şey

408 59 61
                                    

"Senin için herhangi biri olmadığımı bilmek içime su serpti. Ama biz sadece birkaç saattir birbirimizi tanıyoruz, Mark, nasıl bir anda herhangi biri olmanın ötesine geçebildim ben?"

İşin aslı, bunu ben de bilmiyorum. Bir anda olup biten her şey sonucu hayatımızda küçük ya da büyük birçok değişiklik olur, bu da onlardan biri olmalı, onun sesini duyduğum ilk an bile farklıydı benim için, Haechan farklıydı.

"Hâlâ benimle konuşuyor olman bile bunun için oldukça büyük bir sebep. Sanırım yirmi yıllık hayatımda ilk defa biri benimle bu kadar uzun süre konuşuyor, normalde sıkıcı olduğum için geride bırakılanlardan biriydim halbuki."

Büyük bir kahkaha işittiğimde söylediğim şeylerin komik olup olmadığını tartmaya çalışıyorum içimde. Hayır, komik bir yan bulamıyorum gerçekten, komik değil, bu kadar ezik oluşum hiç de komik değil.

Ama gülüyorum, o gülüyor.

Bazen kendime anlam veremiyorum.

"Tanrı aşkına etrafın ne biçim insanlarla çevrili senin! Sana bunu söyleyenlerin espri anlayışının da saçma sapan soğuk espriler yapanlara gülmekten ötede olduğunu sanmıyorum. Hem, illa ki bir şey komik olduğu için gülmek zorunda değilsin ki. Mutlu olduğun için de gülebilirsin, mesela ben gülüyorum çünkü mutluyum. Seninle konuştuğum için mutluyum."

"Çok garip olduğunu söylersem eğer, buna alınmazsın, değil mi?"

"Ne, hayır! Bunu o kadar çok duydum ki artık bana garip olduğum söylenince mutlu oluyorum. Çünkü o kişinin tanıdığı herkesten farklıyım, anlıyor musun? Hayatında benim gibi birini daha görmemiş ve bu beni eşsiz yapıyor. Bu yüzden sen de etrafındaki akılsız kişilerle muhattap olmayı kesip benimle konuşmalısın."

"Evet, bunu yapmayı ben de istiyorum."

"Her zamanki gibi çok aşırı tepki veriyorsun, Mark."

Bu sefer ben gülüyorum, onunki kadar büyük olmasa da mutlu olduğum belli, mutluyum, çok mutluyum. Zihnimin siyah perdeleri kapanmış ve dağınık olan hiçbir şeyi göremiyorum artık, ustaca göz ardı edebiliyorum.

"Dalga geçiyorsun değil mi?"

Teyit etmek için soruyorum bu soruyu, sesindeki alaylı tavrı zaten yakalayabilmiş olsam bile yine de soruyorum, aramıza yine sessizlik girsin istemiyorum. O da farkına varıyor gibi, küçük kıkırtısının tatlı sesini işitiyorum ilk, derin nefesini, boğazını temizleyişini...

"Kesinlikle. Baksana, Mark, benimle konuşurken rahatsız olmuyorsun, değil mi? Benden çekinmiyorsun?"

Böyle saçma bir soru soruşuna mı şaşırsam, cidden bunu düşünmüş olmasına mı üzülsem bilemiyorum açıkçası. Bu beni uzun süredir tanıyan birisi için cevabı oldukça açık bir soru fakat o beni tanımıyor, beni sadece iki gündür biliyor, sesimi iki gündür duyuyor. Böyle düşünmesini istemiyorum.

"Hayır, Haechan, böyle düşünme. Seninle konuşmayı seviyorum, sesini duymayı seviyorum, hatta, sesinin verdiği huzurun müptelası bile olabilirim."

"Öyle mi diyorsun? Bazen... biraz fazla sessiz kaldığında benden sıkıldığını düşünüyorum, son vermek istediğini ve bana söyleyemediğini... Falan... öyle."

"Sadece ne söylemem gerektiğini bilemiyorum, çok konuşkan bir tip değilim ve bu bazen zor oluyor. Üzgünüm, sana böyle hissettirmek istemezdim."

"Üzgün olma, en azından benim yüzümden üzgün olma. Şimdiye kadar seni üzmüş herkesin aksine, ben seni mutlu eden birisi olmak istiyorum, Mark, anlarsın ya, senin için farklı olmak istiyorum işte."

MetanoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin