Bu bölümü yazmak için çok heyecanlıydım dopdolu bir bölüm olacak skdjdjskeoelenve
***
Fred'in anlatımıyla:
Havanın sıcaklığı, daha Nisan'da olmamıza rağmen sanki Ağustos ayındaymışız gibi hissettiriyordu. Annem ve babam bu geceyi aramızda geçirmemiz için bize evi bırakmışlar, kendileri Tonks'un ailesinin evine misafirliğe gitmişlerdi.
Harry , Ginny ve George atıştırmalık almaya gitmişti. Hermione ve Angelina mutfaktaydı. Lee, Ron ve Wood ise gecenin sonunda oynayacağımız Quidditch maçı için herkese fazladan süpürge arıyorlardı. Ben ise etrafı toparlamayı yeni bitirmiştim. Yorgunlukla koltuğa oturdum ve gözlerimi tavana diktim. Yanıma birinin otumasıyla dikkatim tamamen dağıldı. Omzumun üzerinden sağ tarafıma baktığımda Hermione'yi gördüm.
Elinde küçük bir kek ile bana bakıyordu gülümseyerek. Üzerine mum dikmişti.
(Muzlu popkek düşünün öwşöçfkeöjr)
"İyi ki doğdun." dedi neşeli bir sesle. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Gülümsedim ve mumu üflemek için ona doğru yaklaştım.
Keki kendisine yakın tuttuğu için aynı anda Hermione'nin yüzüne saçlarım düşmüştü. Mumu üfleyip geriye çekildiğimde güldü, "Artık resmi olarak on sekiz oldun."
"Sen kaçtın, on beş mi?" dediğimde yüzündeki gülümseme silindi ve sinir aldı yerini.
"Büyüdüğümü görmüyorsun, değil mi?" diye sordu. Sesinin inceldiğini fark ettiğimde gülerek ona yaklaştım. "Mione, sadece şakaydı."
Bana sanki 'Geber.' diyormuş gibi bakıyordu. Gözleri böyle söylüyordu en azından. Derin bir nefes aldı. "Angelina mutfakta tek başına, kalk yardım et. Buraya çağırıyorsun ama tabakları o hazırlıyor!"
Bana ayıplarcasına baktığında güldüm, "Sanki onunla başbaşa kalmama bayılıyorsun." dediğimde kıpmırmızı kesilerek çatlarını çattı.
"N-ne demek o?"
Cevap vermedim, sırıtarak koltuktan kalktım ve yukarıdan konuştum. "Haklısın, Angelina'ya yardım etmeliyim." diyerek mutfağa doğru yürümeye başladım. Arkama bakmasam bile şu an sinirlendiğini biliyordum.
Hermione'yi sinirlendirmek dünyada yapmayı sevdiğim ikinci şey olabilirdi. Birincisi zaten Hermione'yi sevmekti.
yazar notu¹: (aşırı dozda sevgiden kuscam)
Kapıdan içeriye girdiğimde Angelina tabakları hazırlamayı bitirmişti. Beni gördüğünde sinirle, "Lee'nin de burada olacağını bana söylememiştin!" dedi ve üzerime doğru yürümeye başladı. Kendini geriye atmadan önce Hermione'nin yanımıza geldiğini gördüm.
"Siz iyi misiniz?"
Refleks olarak kafamı evet dercesine salladım. Hermione, önce Angelina' ya sonra bana baktı. Ellerini beline koydu ve gülümsedi.
"O halde size kolay gelsin. Benim bir işim var." dedi ve mutfak kapısından çıkarak merdivenlere yöneldi. Arkasından onu izlerken sadece ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Beni gerçekten onunla yanlız bırakmak istiyor olamazdı, değil mi?
"Fred, bakmaya mı geldin? Şunu içeriye götür, bir işe yara." dedi Angelina. Az önceki sinirinin hala üzerinde olduğu anlaşılıyordu. Uzattığı tabağı aldım.
"Angelina, ben sadece ikiniz için de en iyisini istiyorum." dedim kapıdan çıkacakken.
"Benim için en iyisi Lee değil." dedi. Bu sefer sesinde öfke yoktu. "Sadece-"
Cümlesini tamamlayamadan zil sesi duyuldu. Yanımdan hızlıca geçip kapıya doğru koştururken nedensizce kendimi suçladım. Angelina'yı gerçekten seviyordum, ama sadece arkadaş olarak. Geçen sene beni sevdiğini söylediğinde herkes gibi ben de aramızda bir şey olabileceğini düşünmüştüm. Hatta onu sevmeyi gerçekten denedim. Ama olmamıştı.
Hermione'yi gördüğümde hissettiğim şeyi hiçbir zaman ve hiç kimsede hissetmemiştim.
Düşüncelerimi bölen şey içeriden gelen Wood'un sesi oldu. "Nasıl fazladan süpürge olamaz? Tüm Londra'yı dolaştık ve süpürge sayısı, sizinkiler dahil, 7 mi?"
Sesler Wood'a aitti. Yanlarına gittiğimde kapı bir kez daha çaldı. Ron kapıyı açacakken merdivenlerden inen Hermione onu durdurdu. Üzerini değiştirmişti, pijamaları yerine beyaz askılı ve mavi şort giymişti. Açıkçası, nefes kesici görünüyordu.
"Ben bakarım, Draco gelmiş olmalı."
***
Yine beğenemediğim bir bölüm.
Draco ve Cormac arasında kaldım ama hikayenin içinde Draco'nun da bulunmasını istedim.
Dramione yok arkadaslar dramione sevmiyorum şosöpfsğçxekdl
(Bir aralar fazla shipliyordum kitapları okuduktan sonra birbirilerine yakışmadıklarını fark ettim.)
Hadi buraya dramione shipi hakkında bir seyler yazın dkdksköspsğçlelrkdi
Bir dee Hermione 1979 Eylül,
Fred ise 1978 Nisan doğumlu yaş farkı yok yani yok. Fred Hermione'den çok büyük diyenlerin ağzına kürekle vurasım geliyor.Nne kadar çok "bakmak" kelimesini kullanmisim okurken rahatsiz oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ilomilo |fremione|
FanficFred Weasley ve Hermione Granger, ortak hiçbir yanları olmamalarına rağmen fark etmeden birbirilerine tutulmuşlardı.