Biraz küfür olacak rahatsız oluyorsanız da olmayım pöşfeğvşeiroe gülün geçin detaylara takılmayın.
3. kişi anlatımı:
Ortama büyük bir gerginlik hakimdi. Hermione'nin Draco'yu davet etmesini kimse iyi karşılamamıştı. Masada hiç kimse konuşmuyordu.
"Bir dilim daha versenize,"
Draco'nun bunu söylemesiyle herkes kaşlarını çatarak ona baktı. Burada istenmediği çok belliydi. Ama bu durum, onun umurundaymış gibi görünmüyordu. Kimse bir tepkide bulunmayınca Hermione, bir dilim pasta keserek Draco'nun tabağına yerleştirdi.
Buraya gelmesini kimse beklemiyordu. Her zaman aşağıladığı insanların evinde bulunması ironikti. Ama kendi çıkarı için buradaydı. Hermione, Draco hakkında geçen sene kimsenin bilmediği bir şey öğrenmişti. Bu ikisinin sırrı olarak devam etmiş ve o günden itibaren Draco ona 'bulanık' demeyi kesmişti.
"Sağ ol, Granger."
Fred'in yüzü kasılmaya başlamıştı. Onu sadece Hermione'nin soy adını kullandığı için bile kıskanabilirdi. George, sanki ikizinin düşüncelerini okumuş gibi kulağına yaklaştı ve sadece Fred'in duyabileceği bir sesle konuştu.
"Bir koku alıyorum, Freddie.. kıskançlıktan çürüdüğünün kokusu."
Fred, somurtarak ona döndü. Cebinden asasını çıkardı ve kimseye görünmemesini umarak masanın altından Draco'nun bacaklarına doğrulttu. Bir şeyler fısıldadıktan sonra tatmin olmuş bir gülümsemeyle tekrar asasını yerine yerleştirdi ve yemeğe devam etti.
"Yedikten sonra git." dedi Harry Draco'ya bakarken.
Sarışın çocuk hiç bozulmuşa benzemiyordu. Aksine, dudakları yukarı kıvrıldı. "Beni Granger davet etti, Potter. Sana bir şey söylemek düşmez."
Harry, yumruklarını sıkmaya başladı. "Burada istenmiyorsun." dediğinde Hermione, Molly Weasley'in azarlama tonuyla konuştu.
"Bu bir doğum günü, Harry. O da bir davetli." Fred, kıza garip bir şekilde ama bir şey demedi. Bu bir gönderme gibi gelmişti kulağa. Harry alaylı bir ses tonuyla konuştu.
"Daha kaliteli insanları çağırabilirdin, Hermione. Bu karaktersiz piçle aynı ortamda kalmak isteyen varsa otursun, ben gidiyorum." dedi ve masadan kalkmaya çalıştı. Ron onu sıkıca kolundan tuttu ve yerine oturttu.
"Gitmesi gereken sen değilsin." dedi. Harry, biraz yumuşamış gibiydi, tekrar yerine oturdu. Wood ise sanki çok önemli bir şey söylecekmiş edasıyla araya girdi, "Bir dakika.. Fazladan süpürgeleri varsa kalmasında bir sorun yok bence."
Draco hevesle kafa salladı, "Yalnızca Potter ile aynı süpürgeye binersem kabul ederim."
Hermione bir an Harry'nin sırıttığını gördüğünü sandı. Ama Harry, onu öldürmek istercesine bakıyordu. Herkes kurduğu cümleyi garipserken, Draco devamını getirdi.
"Onu süpürgeden aşağı ittirmek için."
Harry göz devirdi, "Quidditch'e kadar kalmayacaksın. Hatta hemen şimdi gideceksin."
Ginny, Harry'nin aksine, fazla sakindi. "Sadece bizimle birlikte eğlenmek istiyor, Harry." dedi Ginny. Harry'i sakinleştirmeye çalışıyordu.
Draco ise göz devirdi, "Sizinle birlikte eğlenmek mi? Sizinle mi?" diye sordu ve tüm Weasley'lerin üzerinde göz gezdirdi. Daha sonra sırıttı ve Harry'e döndü. "Potter varken?"
Cümlesinden saliseler sonra Harry dayanamayıp ona yumruk atmıştı. Malfoy sandalyesinden sendelendi ve yere düştü. Birbirilerine yumruk atarlarken diğer yandan küfürler ediyorlardı. Lee ve Ron da Harry'e katılmıştı ve Malfoy'a vuruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ilomilo |fremione|
FanfictionFred Weasley ve Hermione Granger, ortak hiçbir yanları olmamalarına rağmen fark etmeden birbirilerine tutulmuşlardı.