13

1K 75 140
                                    

Fred: 00.00'de ortak salonda buluşalım, tamam mı?

Fred: Yalnız gel.

(Görüldü, 23.20)

Hermione ellerini gözlerine götürüp ovuşturdu. Çok fazla uykusu vardı ama uykuya direniyordu. Hogwarst'a döneli üç gün olmuştu ve dersler her zamankinden daha zor bir hal almıştı. Ne de olsa iki ay sonra son sınavlarını olacaktı ve okul bitecekti. Onun beşinci yılı bittiğinde, bir sonraki sene Fred olmayacaktı. Onu göremeyecekti ve içinde bir miktar bunun üzüntüsü vardı.

Yatağından kalkıp dolabın kapağını açtı ve bulduğu ilk şeyleri hızlıca üzerine geçirdikten sonra aynanın önüne gitti, saçlarını biçimlendirmeye çalıştı.

Yirmi dakika sonra işi tamamen bitmişti. Yatakhaneden çıkıp ortak salona indiğinde koltuğa yayılmış Fred Weasley'den başkasını göremedi.

Fred, kızın kendisinde baktığını fark etti ve gülümseyerek doğruldu. "Gelsene," dedi ve hemen yanını işaret etti. Hermione yavaşça çocuğun yanına otururken tüm vücudu elektrik akımına kapılmıştı sanki. Fred kolunu Hermione'nin omzuna attı ve kendine doğru çekti.

"Seninle yalnız kalmayı özlemiştim." dedi ve genç kızın kıvırcık saçlarıyla oynamaya başladı. Hermione ufak bir tebessümle karşılık verdi.

Artık bir şeyden kesinlikle emindi. Fred Wealsey kendisiyle flört ediyordu. Minik bir tebessümle karşılık verdi.

"Ben de öyle."

Genç adam kızın saçlarını rahat bırakıp ellerini boynuna götürdü. Daha sonra Hermione'nin ne tepki vereceğini kontrol etmek için yüzüne baktı. Kız gözlerini kapatmıştı ve hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Olacakları şimdiden tahmin edebiliyordu. İçten içe istediği, ama bir türlü gerçekleştirecek cesareti kendisinde bulamadığı şey şu anda yaşanıyordu.

Fred, yüzleri arasındaki mesafeyi iyice kapattı. İnce uzun parmaklarını boynundan yanağına doğru sürüklerken Hermione her dokunuşta daha da fazlasını istiyordu. Bir saniye için gözlerini araladı. O saniye, Fred'in dudaklarını Hermione'ninkilere bastırmasına yetti.

Hermione bir saniye şoka girse de karşılık vermişti. Fred, dudaklarını ondan ayırıp yüzüne baktı ve samimiyetle gülümsedi. İkisi için de mükemmel bir andı. Hermione, tekrar onu öpmek için uzanırken portre deliğinden gelen sesler ikisinin de uzaklaşmasına sebep oldu.

"Demiştim, değil mi? Ben kazandım." diye seviniyordu George.

Hermione, Fred'i hızla üzerinden attı ve kalktı koltukten. Utançtan kıpkırmızı olmuştu. Fred sırıtırken Lee ve George hararetle tartışmaya koyuldular.

Lee, "Tamamen saçmalık. Nasıl olabildi ki?" dediğinde George kaşlarını kaldırdı.

"İtiraz yok, Jordan. 20 galleon."

Fred, bu anı berbat ettikleri için şu an ikisinden de nefret ediyordu. Bakışlarını Hermione'ye çevirdiğinde gözlerinin dolduğunu gördü.

"B-benim üzerime iddiaya mı girdin?" dedi ona bakarak. Sesinde öyle yoğun bir hayal kırıklığı vardı ki, Fred böyle hissetmesine neden olduğunu düşünerek kendini suçladı. Bir alakası olmadığını anlatmak için ona yaklaşırken Hermione çoktan kızlar yatakhanesine koşmaya başlamıştı.

ilomilo |fremione|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin