7

1.1K 83 186
                                    

Pencereden içeriye giren güneşe baktım. Hava daha yeni aydınlanıyordu ve ben düşünmekten uyuyamamıştım.

Kovuğa gelmenin eğlenceli olacağını zannetmiştim. Kovuğa gelişimizin ilk gününden beri yaşadığımız tek şey gerginlikti. İlk günün akşami Snape gelmiş ve Sirius ile kavga etmişti. Bir an büyücü olduklarını unutup birbirilerini yumruklamaya başlamışlardı. Sebebini sorduğumuzda, ben dahil hepimiz gülmeden edemedik. Sirius, Snape'in Lily Potter'a olan hislerinin sevgi olmadığını, onun evli bir kadına kafayı takan bir manyak olduğunu söylemişti. Snape de bunun üzerine asasını fırlatıp Sirius'un kaşına tekme atmıştı.

Harry de sürekli şikayet ediyordu ve hiç olmadığı kadar agresifti ki böyle hissetmekte çok haklıydı. Harry hiçbir şey yapmasa bile, Bakanlık kendisinin hakkında bir sürü yalan yazıyordu.

Emin olduğum bi şey varsa, bu akşam herkesin morali düzelecekti. İkizlerin doğum günü vardı çünkü.

Düşüncelerimi yarıda kesip Ginny'nin yattığı tarafa baktım. Dün hep birlikte çekildiğimiz fotoğrafı elinde tutuyordu.

Bu haline üzülmemek elde değildi. Senelerdir Harry'i seviyordu. Son zamanlarda onu unutmuş olduğunu düşünmeye başlamış olsam da elindeki fotoğraf her şeyi açıklıyordu.

"Hermione, şuna bak!" dedi ve yanıma geldi. Bana uzattığı fotoğrafı aldım. Anlamayarak sordum, "Neye bakayım?" dediğimde göz devirdi ve parmağını fotoğrafın köşesine götürdü. Ben ve Fred'in bulunduğu yeri gösteriyordu.

"Elini beline koymuş!" dedi. "Ayrıca kolu da omzunda."

Dikkatlice baktığımda, Fred'in sol elinin belimde olduğunu gördüm. Bunu hatırlıyordum. Fred, fotoğrafa çıkabilmek için bana yaklaşmıştı ve omzuma kolunu atsa bir sorun olup olmayacağını sormuştu.

"Neden sana sürekli göz kırpıyor ayrıca?" dediğinde yüzüm yanmaya başladı.

"B-bilmiyorum! Sürekli göz mü kırpıyor?"

Ginny kocaman bir kahkaha attı. "Hermione, bence senden hoşlanıyor!"

Tüm yüzüm yanmaya başlamıştı ve parmaklarım uyuşmuştu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Nedensizce, hiç karşı çıkmak istemiyordum.

Neyse ki beni cevap vermekten kurtaran, kapının hızla açılmasıydı. Arkama döndüğümde Harry, Ron, Fred ve George'un kapının önüne toplanmış bir halde gördüm.

Harika zamanlama, Fred.

Ginny sinirle bağırdı onlara, "Nereye girdiğinizi zannediyorsunuz?!" dedi ve kapıyı onların yüzüne çarpmak için ayağa kalktı. "Bu odada iki tane kız var. Ya uygunsuz bir halde olsaydık? Giyiniyor ols-"

Harry'nin, ony sakinleştirmek bileklerini yumuşakça kavramasıyla cümlesi yarıda kalmıştı. Birkaç saniye bileklerini tutan ellere ve Harry'nin yüzüne baktıktan sonra kendini geriye çekti.

"Nedem geldiniz?"

Ron bağırdı, "Kahvaltı hazır ve annem siz gelmeden yememize izin vermiyor. Çabuk olun çünkü karnım aç!"

Hep birlikte odadan çıktık ve mutfağa yürümeye başladık. Daha merdivenlerdeyken, mutfakta Sirius ve Remus'un gülüşme sesleri kulağıma gelmişti.

Mutfağa ulaştığımızda, Mrs. Weasley mutlulukla hepimize baktı. Anlaşılan onlar bizden önce yemişti. "Haydi oturun, harika şeyler hazırladım!" dediğinde Ron üzerimden atlayarak masadaki herini aldı.

Harry de yanına oturdu. Ginny, Harry'nin sağına geçti ve ben de George'un yanına oturdum. Fred ise en baştaki yere oturdu.

Yerken, George ile ellerimiz sürekli birbirine giriyordu. O solaktı ve ben sağ elimle yediğimden çarpıyorduk birbirimize. Bu halimize gülerken bir yandan da yemek yemeye çalışıyorduk. George'un aklına bir fikir gelmiş olacak ki çatalını bırakıp gülümsedi.

"Fred, yer değişelim." dedi. "Hermione ile ellerim sürekli çarpıyor. Baş tarafa ben geçmeliyim." dedi.

İkisi yer değiştiğinde sanki etraf daha sıcak olmuştu. Belki de Ginny'in söylediklerinden sonra.. tekrar yüzüm yanmaya başlamıştı. Ginny, bana ve Fred'e bakarak sırıttığında neler düşündüğünü anlayabiliyordum.

"Hermione," dedi Fred usulca. Elini yavaşça yüzüme doğru getirdi. Dokunuşuyla tüm vücudum titremişti. Dudağımın üzerine baş parmağını koyduktan sonra bir şeyi siler gibi yaptı. Sonra gözlerime baktı.

"Bir şey kalmıştı da orada." dedi ve hızla geri çekti elini. Ginny'in sırıtmaktan ağzı yırtılacaktı neredeyse. Konuyu dağıtmak için bir şeyler söyledim.

"Akşam için heyecanlı mısınız?" diye sorduğumda ikisi de kafasını iki yana salladı. "Heyecanlı olması gereken kişi Fred." dedi George muzipçe. Ginny dışında hepimiz anlamayarak Fred'e baktık. O da iki saniye yüzüme baktıktan sonra cevap verdi.

"Angelina geliyor."

Angelina geliyor.

Angelina geliyor.

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Ama olmamalıydı, şu an burada ağlayamazdım. Yoksa henüz yeni olan hislerimi anlardı herkes.

Ve Fred.. çok dalga geçerdi. Bunu kaldıramazdım.

Refleksle ayağa kalktığımda Fred şaşkınlıkla baktı, "Mione?" dediğinde içimdeki bir taraf yumuşarken diğer taraf daha da alevleniyordu.

Zil sesi duyuldu, misafirler gelmiş olmalıydılar. Ron, kapıyı açmak için masadan kalkmıştı. Şu an Fred'e söylemek istediğim onca şeyi geride bırakıp merdivenlere yöneldim.

Göz yaşlarımı serbest bıraktığımda, Angelina'nın, Lee'nin ve geçen sene mezun olan Wood'un seslerini duydum.

ilomilo |fremione|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin