7.

129 5 0
                                    

Multi-Buğra Aksoy

*******

PATRON KİM?

Gerçekten yani patron kim ve ne patronu? 

Kafam karışmış halde giden siyah mercedesin ardından aval aval bakıyor ve Esra'ya birşey olmaması için dua ediyordum. Gerekmedikçe pek dua etmezdim ama yaşanmadan da bilinmezmiş meğer bir duada bu kadar samimi ve medet ummanın ne demek olduğunu gerçek bir derde düşene kadar insaoğlu. 

Araba görüş alanımdan çıkınca Buğra'ya baktım. O da en az benim kadar endişeliydi.  Duygusuz bir ses tonuyla ''İçeri gir.'' dedi.  Zaten sevmiyordum şimdi iyice ayar olmuştum çocuğa. Ters bakış atıp içeri girdim.  Hiçbir şey demeden doğruca yukarı bana verilen odaya geçip yatağa uzandım. Dua etmeye devam ediyordum. yatakta oturur pozisyona gelip Esra için tutmaya çalıştığım göz yaşlarımı serbest bıraktım. Esra ve yüreğimin en kuytu köşesinde sakladığım kuzenim için sessizce ağladım. 

Adı Melike'ydi. Kuzenim dediğime de bakmayın, kardeşten de öteydik belki de... 

Çamurdan pastalar, kaydıraktan kayma yarışmaları, camlara taş atıp kaçmalar daha neler neler. Her şeyimiz birdi onunla. Taki o lanet kazayı geçirene kadar. Asla ne kendimi ne de o sürücüyü affetmicem. Yakalambaç oynuyorduk bu masum oyunun Melike'yi ölüm yoluna götürdüğünü bilsem oynar mıydık hiç? İçim asla dinmeyen bu acıyla yanıp kavrulurken bide Esra giderse ne olucak? Bir masum küçük bedenin gözlerimin önünden kaybolup gidişini izlemiştim peki ya şimdi de aynısı olursa? Ben ne yapardım? Kendimi geçtim Mert ne yapardı? 

Farkına varamadım hıçkırmaya başlamışım bundan olucak ki Buğra önce kapıyı kırarcasına tıklattı ardından beklemeden içeri daldı. Yanıma oturmamıştı, seviyeme inmemişti öyle yukardan yukardan ''Ne zırladın be tamam Eren'i ikna edip postalıcam evine seni.'' dedi.

İnanamadım.

Bu kadar halden anlamaz, yüzeysel olduğuna inanamadım.

Hepsinden öte beni de kendisi gibi sandığına inanamadım.

Belki de iki günde yaşadığım tüm bu olaylardan dolayı bilinmez bir hışımla kalkıp suratına attığım tokatın sesinin odayı doldurmasından huzur buldum.

''Ne diyosun lan sen!''  sesin benden çıktığına ben bile inanamayarak kükredim. Şok olmuş görünüyordu. Ama damarıma basmıştı geri dönüşüm yoktu, içimdeki tüm zehri akıtmadan duramazdım. 

İki yakasından tutup ileri geri salladım ''Kendi ruhsuzluğunu bende bulmaya kalkma sakın. Rehin aldınız tamam, kaçırdınız tamam, ama böyle aşağılık biri yerine koyamazsın beni.'' 

Biraz daha iyiydim ellerimi yakasından çekip yavaşça yere diz çöktüm. Bu kadar aşırı tepki vermemin sebebi yıllardır kendimi 'ben çocuk sevmiyorum' yalanına iten olaydı. Ben çocuktum ve kardeşim dediğim kuzenimi kaybetmiştim. Kaybettim ve o yaşta büyüdüm. Uzun süre arkadaşlık kuramadım kimseyle okullar açıldığında ders dinlemekten başka yaptığım aktivite yoktu. 

Parklardan çıkan neşeli çocuk sesleri adeta ölüm çığlıklarına dönüşmüş, oyuncaklar gereksiz gelmeye başlamış, özellikle arabalardan uzun süre kaçmıştım. O yaz ben 12 yaşındaydım melikeyse 10. Hep kendimden büyüklerle takılmaya başlamıştım. Yaşıtlarım onlardan büyüklerle takıldığım için hayran gözlerle bakarlardı bana oysaki onlarla 12 yaşındaki bir kız gibi oynayabilmek için nelerimi vermezdim?  Onlar bana özenen gözle bakarlardı, ben onlara. ..

SUÇLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin